İyi okumalarr ❤️
Küçük bir not : Bulut oğlanla ingilizce konuşuyor.Otelin mekanlarından birine geçip oturduğumuzda yanımıza gelen garsona kahvelerimizi söylemiştik. Garson not alıp yanımızdan ayrıldığında "bu arada adın neydi?" Demiştim. Gülümseyip "Marius. Ve senin?" Dediğinde bende gülümseyip "Bulut." Demiştim.
"Bulut, pek buralı gözükmüyorsun neden geldin acaba?" Dediğinde "eşimle balayı için geldik aslında. Fakat kendisinin işi çıktığı için şu an yalnızım." Demiştim. Ağzını şaşkınlıkla aralayıp "ah, evli miydin?" Diye sormuştu. Başımı "evet." Anlamında salladığımda "oysa bir randevudayız diye düşünmüştüm." Dedi.
Bu sefer şaşırma sırası bendeyken kafamı hızlı hızlı iki yanıma salladım. "Kendimi sana öyle mi lanse ettim? Üzgünüm." O, benim bu halime kahkahayı basarken kaşlarımı çatmıştım.
Komik miydi yahu?
"Bulut, seni yanlış anlamadım tabiki. Sadece dalga geçiyorum." Demişti. Sonradan da "sen sormadan ben diyeyim, bende buraya sevgilimin yanına geldim. Kendisi şu an yukarıda beni bekliyor sanırım." Diye eklemişti.
Yine şaka yaptığını düşündüğüm o için güldüğümde suratıma ciddi ciddi bakmıştı. O an aslında şaka olmadığını anlamıştım.
"Hiç mi akıllısı beni bulmaz?" Diye içimden geçirdiğim sırada garson kahveleri masaya bırakmıştı.
Garson gittikten sonra "Marius, beni yanlış anlama lütfen ama sence de o seni yukarıda beklerken senin yanımda olman doğru mu? İstersen yukarı çık." Demiştim.
Üzgünce sırtını koltuğa yaslayıp elindeki kahvesinden bir yudum aldı. "Yukarı çıksam ne fayda, sevdiğim adam olmadıktan sonra?" Dediğinde boş bulunup "neden sevmiyorsun peki?" Demiştim. Sonradan fazla özel alana girdiğimi fark edince "tabi istersen de!" Diye eklendiğimde elini "sorun yok." Der gibi salladı.
"Hayatımda ilk defa birini sevdim, onu da benden aldılar zaten. O yüzden kim gelirse gelsin umursamıyorum artık, çünkü o benim her şeyimdi ve o gittiğinden beri ben bir hiçim."
Anlatırken bile gözleri dolan çocuğa bakarken içim acımıştı. Kimi sevmişti acaba bu kadar?ya da kim elinden almıştı?
"Sevdiğin insanı kim aldı Marius?" Dediğimde histerikçe güldü. Bakışları yere sabitlenirken gözünden bir damla yaş düştü.
"Toprak." Dedi. "Kara toprak aldı sevdiğim insanı."
Refleksle elimle ağzımı kapatırken istemsizce gözlerim dolmuştu.
"Tanrım, ben çok üzgünüm, keşke sormasaydım." Dediğimde "asla, o zaten hep zihnimin bir köşesinde. Benim kalbim zaten hep ağlıyor Bulut, sadece uzun bir aradan sonra gerçekten ağladım."
Dediğinde oturduğum yerden kalıp nerde olduğumuzu umursamadan sıkı sıkı sarılmıştım ona.
Sarıldığım ilk dakika donup kalsa da sonradan kollarını belime sarmıştı. "Sana numaramı vereceğim, o numarayı kaydet. Ve her ne olursa olsun beni aramaktan çekinme. Bundan sonra ben senin bir abin sayılırım." Dediğimde gülüp "hey, gördüğün her acınası insanın abisi misin sen?" Dediğinde bende güldüm "asla, sadece sen bana çok farklı hissettirdin. Daha yaşını bile bilmiyorum fakat seni korumak istiyor içimde bir yer." Dediğimde başını sallayarak benden ayrıldı.
"Bu arada 20 yaşındayım." Dediğinde güldüm. "Evet, gerçekten abinmişim."
Dediğimde "kaç yaşındasın ki?" Demişti. Cevap vereceğim sırada telefonu çalmaya başladığı için susmuştum.Telefonu açıp açmamak arasında kalıp oflayarak açtığında "kusura bakma işim çıkmıştı, geliyorum şimdi." Deyip telefonu kapatmıştı.
Oturduğu yerden ayaklandığı zaman ben de kalkmıştım. Gülümseyerek telefonunu uzattığında "Ver bakalım numaranı Bulut abi." Demişti. Uzattığı telefonu elime alıp hızlıca numaramı kaydettiğimde telefonu ona geri uzatmıştım.
Marius, hızlıca elimden telefonunu almış ve koşar adımlarla kafeden çıkmıştı.
Onun arkasından bende çıktığımda gördüğüm bedenle gülümsemiştim. "Ne zaman geldin?" Dediğimde sinirle bana "derhal odayı çık!" Demişti.
Onun sinirini anlayamadığım için "Atilla ne oluyor?" Dediğimde daha yüksek bir şekilde bağırmıştı bana. Bu sefer çoğu kişinin bakışları üzerimize dönerken ona sinirli bir bakış atıp asansöre doğru yürümeye başlamıştım.
Odaya girene kadar ikimiz de sessizliğimizi korurken girdiğimiz an elimdeki telefonu yatağa atıp "senin derdin ne? Neden herkesin içinde bana bağırıyorsun?" Demiştim.
Ağzından bir "hah" nidası çıkarken "evet, evli değiliz. Ama herkes bizim evli olduğumuzu zannederken sen nasıl elin adamıyla sıkı sıkı sarılıp numaranı verebilirsin? Sen benim eşimsin anladın mı? Normal birinin eşi değilsin sen. Atilla Karanın eşisin!"
Omuzlarım istemsizce çökerken kısık bir sesle "evet gerçekten evli değiliz. Ama ben gerçekten evli olmasak bile seni aldatacak bir insan değilim Atilla. Ha aldatacak olsam, herkesin içinde yapacak kadar aptal da değilim. Sen gittikten sonra otele girerken çarpıştık ve onu yere düşürdüm. Sonra kendimi kötü hissettiğim için kahve içmeyi teklif ettiğimde kabul etti ve oturduk. Bana hayatından bahsetti. Sevdiği insanı kaybettiğini söylediğinde ona üzüldüm ve ihtiyacı olduğu zaman gelemsini söyledim. Çünkü aklıma 'Atillayı kaybetsem ne yapardım?' Düşüncesi geldi ve yardımcı olmak istedim!"
Tepkisiz bir şekilde suratıma bakmaya devam ettiğinde ise sinirle "ben kime ne anlatıyorum ya?" Deyip kapıyı açmıştım. Kendimi dışarıya atacağım zaman Atilla kolumu tutup beni kendisine çekmişti.
Hızla inip kalkan göğüsüm onun göğüsüyle çarpıştığında kolları belimi sarmıştı.
Sinirli olduğum için onu her ne kadar itsem de hareket etmeyip sarılmaya devam etmişti. "Ben özür dilerim, seni öyle görünce ben çok korktum. O adamı beğendin diye endişelendim ve bu yüzden sana bağırdım. Haklısın kızmakta." Dediğinde kafamı göğüsüne yasladım.
"Ani çıkış yapmak yerine soraydın şu an sohbet ediyor olabilirdik." Demiştim.
"Haklısın bebeğim. Özür dilerim, söz bir daha seni dinlemeden yargılamayacağım."
Ettiği hitap şekliyle istemsizce yumuşarken "pekala, seni tek bir şartla affederim." Dediğimde geri çekilip yüzüme baktı.
"Neymiş o şart?"
"Çok basit beni Instagramına atıp 'canım kocam.' Diye paylaşacaksın. "
Suratıma bakıp kahkaha atarken "ben, koskoca Atilla Kara. 'Canım kocam' diye story. Hayatta olmaz başka bir şey iste."
Dediğinde ondan ayrılıp kollarımı bağladım. "Peki hiç barışmayız bizde."Yanından geçip Adımlarımı mutfağa atarken "of bulut of!" Dediğini duymuştum.
İçimdeki sinsi Bulut, bu duruma kahkahalarla gülerken "bazı kişilerin artık evli olduğunu anlaması gerek Atillacım. Kusura bakma ama gavat da değiliz yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKAS | GAY
FantasiaYıllardır süren geleneğimiz takas, değiştirmek demekti basitçe. Ölen gelini, kardeşiyle değiştirmek. Ben Bulut Akça; sevgili ablam Özlem Akça'nın, evleneceği gün öldürülmesi sonucunda onun yerine Atilla Kara ile evlendirilmiştim.