Final

646 47 6
                                    

Çok duygusalım, bu kitaba başlarken hiç emin değildim devam ettirebilir miyim diye. Çoğu zaman çok tıkandım, uzun bir süre yazamadım. Çoğu zamanda hevesli hevesli yeni bölüm yazmaya başladım. Iyisiyle kötüsüyle bir kitabı daha bitirdik. Hatalarım olduysa kusura bakmayın. Bir hikayenin sonuna gelmiş olabiliriz ama binbir hikayenin başındayız benim hikayelerimin sonu gelmez. Aklımda dehşet kurgular var. Profilimdeki diğer kitaplara bakmanızı da tavsiye ederim. Ayrıca kaliteli bl adında bir okuma listem var. Kitap bulamıyorsanız oradan da okuyabilirsiniz gerçekten hepsi çok başarılı ve güzel kitaplar. Hepsini tekrar tekrar okumuşumdur. Lafı daha çok uzatmak isterdim ama başınızı şişirmeyeyim. Iyi okumalar aşklarım😚

Toplantı salonundan çıktığımızda Atillanın babası bizimle konuşmak istemişti. Atilla, benim dışarıdan bakıldığında her ne kadar güçlü gözüksem de içten içe ne kadar yorgun olduğumu biliyordu. Bu yüzden benim yerime kesin bir dille babasını reddederken arabaya binmiştik. "Nereye gidiyoruz güzelim?" Ilımlı çıkan sesine karşı yorgunca gülümserken "Ege'nin yanına bırak beni biraz Atillam. Çok yorgunum, onun yanında biraz dinlenmek istiyorum." Başını anlayışla salladığında arabayı çalıştırmıştı. Yol boyunca sessiz kalırken Ege'nin evinin önüne geldiğimiz zaman Atillaya döndüm. "Atilla, ben biraz Egeyle yalnız kalmak istiyorum. Sen de şirketteki işlere bak istersen, hem şu işi Enginle de bir konuş. Sorun çıkmasın olur mu hayatım?" Bana doğru eğilip alnımı öperken "tamam güzelim, her şeyi hallettikten sonra seni ararım. Kendine dikkat et." Başımı sallayarak arabadan indiğimde Ege'nin evine doğru yürümeye başladım. Geleceğimden haberi yoktu, belki de balayından döndüğümüzden bile haberi yoktu.

Zili çaldığım zaman evin içinde oluşan kaosu seslerden anlarken gülmeye başladım. Tipik Egeydi. Kapıyı açmadan önce her zaman delikten baktığı için bilerek kapı deliğini parmağımla kapattım. Ege'nin "bak kimsin, sapık mısın, nesin bas git adamı uğraştırma lan!" Evin içinden götünü yırtan bedenle gülmeye başladım. "Allah Allah ben bu gülüşü tanıyorum lan sanki." Kendi kendine mırıldanmasına artık dayanamamıştım. "Sürpriz!" Bağırdığım zaman kapıyı ışık hızında açan kankamla kahkaha attım. Beni kucağına aldığı gibi evin içine çekerken bacağıyla kapıyı kapatmıştı. "Ya canım kankam, seni çok özledim." Sıkı sıkı sarılırken bende yanaklarını öpmüştüm. "Bende seni çok özledim canım kardeşim." Uzun bir süre birbirimize sarıldık. Bizim bazen kendi aramızdaki tedavimiz sarılmak olurdu. Sarılırken kalbimizde ki acıyı da hisseder birbirimizi anlardık.

Gözlerim sulanmış bir şekilde geri çekilirken onun da benden aşa kalır bir yanı yoktu. Kanepeye oturduğumuz zaman " e anlat bakalım, neler geçti başından ne yaptın bensiz?" Gözlerini silerek konuştuğunda bende burnumu çekmiştim. "Ah kanka ah, başıma neler geldi bir bilsen..."

______________

"Öyle oldu yani kanka. Şimdi bekliyoruz Aysel'den haber. Muhtemelen yarın patlar magazin, tabi gözünü korkuttum biraz belki akşam magazininde bile çıkabiliriz." Ege kararsız kalmış gibi suratıma baktığında kaşımı kaldırmıştım. "Yani Bulut, senin bütün olayları tekrar tekrar tekrar yaşaman sana iyi gelmez. Evinizin önüne toplanırlar. Zaten perişan oldun yeterince." Nefes almadan konuşmasına karşın gülümserken "zaten burada olmayacağız. Kafadan izin kullanmaya karar verdik. Tabii bu sırada seninkine biraz iş düşecek ama hemen üzülme çünkü kocam oradan da Engin beyciğine yardım eder." Son cümlemde durup göz kırparken Ege burukça gülümsemişti. "Aman be Bulutum, boşver. Sen mutlu ol, ferah ol yeter o bana. Hem Engin çalışmayı da seviyor zaten sorun olmaz." Dediğinde bir problemler olduğunu anlamıştım. "Sabahtan beri ben konuştum biraz da sen konuş bakalım, neye üzüldün sen ne oldu?" Dizlerini kendine çekip başını dizlerine yaslarken "çok yoruldum be Bulut, her şey çok güzeldi birlikte çok mutluyduk ama şimdi öyle değil. Sanki benden çekiliyor sanki beni sevmiyor gibi." Saçlarını okşamaya başladığımda derin bir nefes aldı. Ağlamak istediğinde yapardı bunu Ege. Ağlamak isteyip ağlayamadığı zamanlarda. "Bu meseleyi çözeceğim Ege  canını sıkma. Bir şekilde alttan girip üstten çıkarım ben. Neyse karın ağrısı konuşur." Ege başını şiddetle iki yanına sallarken gülümsedi. "Gerek yok kanka, eğer şimdi sen de üstüne düşersen daha çok geri çekilir muhtemelen. Biraz daha bekleyeceğim. Bu hafta da düzelmezse bitireceğim." Normalde üstüne düşeceğim konuda Ege ilk defa bu kadar kararlı duruyordu karşımda. O yüzden onu dinlemeye karar vermiştim.

Telefonum çalmaya başladığında arayan kişiye baktığımda Atilla olduğunu gördüm. Saate baktığımda yaklaşık beş altı saattir Ege'de olduğumu fark ettim. "Efendim?" Bir süre ses gelmezken arkadan gelen yol sesiyle araba sürdüğünü anlamıştım. "Seni almaya geliyorum hayatım, müsaitsin değil mi?" Egeyi normalde böylece bırakıp gitmek istemediğim için değilim diyecek olsam da sonradan aklıma gelen fikirle içimden kahkaha attım. Kankam tabiki karışma demişti ama ben, bu olaya müdahale edecektim. "Evet hayatım, Ege de gelecek bizimle akşam Engin alır Egeyi birlikte geçerler bizi yolcu ettikten sonra." Atilla onaylarcasına "hm hm" derken daha fazla meşgul etmemek için kapatmıştım. "Hadi hazırlan Ege kuş bugün kankinin evinde kalıyorsun." Ege her ne kadar reddetse bile içten içe yalnız kalmak istemediğinden , daha doğrusu benden ayrı kalmak istemediğinden, kabul etmişti. Atilla geldiğinde hep beraber eve çıkmıştık. Atilla, mutfağa girip bir şeyler hazırlarken ben de Egeyle birlikte valizimi hazırlıyordum.

Bunu bilenler bilirdi ki arkadaşla hazırlanan valizlerde her zaman defile olur, kıyafet oylaması yapılırdı.

Valizime dair her şeyi hazırladığımız zaman mutfağa ilerleyip Atillanın hazırladığı yemeklerden yemiş bol bol sohbet etmiştik.

Uzun bir aradan sonra belki de ilk defa ailem var gibi hissetmiştim.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle mesajlarıma bakmıştım. İstediğim mesajı görmemle yanımdaki şarap dolu bardaktan büyük bir yudum aldım. Telefonu kapattığımda elime şarabımı alıp salona ilerlerken Ege ve Atilla arkamdan gelmişti. Televizyondaki magazin programını açarken gördüğüm yüz ile kahkaha atmaya başladım.

İşte şimdi tatlı (!) ızdırabım son bulmuştu...

Geçtiğimiz günlerde daha yeni dünya evine girmiş Bulut Akça ve Atilla kara çifti hakkında şok haber! Dizileri anımsatan aşk hikayesine hoş geldiniz sayın izleyiciler. Biliyorsunuz ki Bulut akcanin ablası Özlem Akça silahlı saldırı sebebiyle vefat etmişti. Bundan kısa süre sonra Özlem Akçanın erkek kardeşi Bulut Akça Atilla Kara ile evleneceğini duyurdu. Bu karadan sonra fazlasıyla linç yiyen Bulut Akça bu hikayenin en masumuydu...

Haberi daha fazla izleme gereksinimi duymadan kapattığımda Atillaya baktım. "Başardım." Dediğimde gülümseyerek "başardın." Demişti. Ağlamak ve gülmek arasında kalırken Ege benim yerime çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Koşarak ikisine birden sarıldığımda teşekkür etmiştim.

Yaşanan hiçbir şey ve ağızdan çıkan hiçbir söz önemsiz değildi. Her olayın sonunda yeni bir tecrübe kazanmış olmasaydım, yaşadığım felaketler beni Atillaya kavuşturmasaydı ve ben hiçbir zaman gerçekleri öğrenemeseydim işte bu benim için önemsiz, bomboş bir hayat olurdu.

Sağ tarafimda kardeşim dediğim adam, sol tarafımda hayat arkadaşım vardı.

Mutluydum.

Ve onlarla birlikte olduğum süre boyunca mutlu olacaktım.

TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin