Yeni Hayatlar

1.1K 89 5
                                    

Öncelikle lafa nerden nasıl başlasam bilemiyorum fakat sizi çok özledim.
Umarım bölümü beğenerek okursunuz
Sizi çooook seviyorumm.
Yazım yanlışlarım varsa affola.❤️

Gözlerimi açtığım vakit kendimi yeni  doğmuş bebek gibi hissediyordum. Koskoca adamdım belki de ama dün akşam Atillanın bebeği gibiydim. Benimle o kadar güzel ilgilenmiş, bana o kadar çok yardımcı olmuştu ki hiç yorgun hissetmiyordum. Hatta dün geceden sonra omuzlarımdaki yüklerin azaldığını bile hissediyordum.

Yatakta dönüp diğer yanıma baktığımda hala uyuyan Atillayı izlemeye karar vermiştim. Bir insan bu kadar mı yakışıklı olur bu kadar mı kusursuz görünürdü?

O tek kelimeyle bir Şaheserdi.

Yataktan kalkmak için hareketlendiğimde kolu belimi sertçe kavramıştı. Boğuk sesiyle "nereye?" Diye sorduğunda etkilenmediğimi söylersem çok büyük bir günaha girecekmiş gibi hissediyordum. "Banyoya, gelmek ister misin sevgili eşim?" Cilveli olduğunu düşündüğüm bir sesle konuştuğumda gözleri hemen açılmış, alttan alttan bana bakmaya başlamıştı. Bu hali istemsizce gözüme çok tatlı gelirken gülmeye başlamıştım.

O ise büyümüş göz bebekleriyle gülüşümü izlemeye başlamıştı.

Sahi ne güzeldi gözleri... Simsiyah geceyi anımsatan gözleri sadece bana bakarken yıldızlarla süsleniyordu sanki. Onun bu  bakışları için ne canlar yakardım.

"Sorduğun soruda ciddiysen sevgili eşim, seve seve banyoda sana eşlik etmek isterim." Ne ara kalktığını anlayamadan hızlı bir hareketle beni kucağına aldığında kollarımı boynuna dolamıştım. Birlikte banyoya doğru giderken bir koluyla beni bebek tutar gibi tutmuş diğer koluyla da suyu hazırlıyordu.

En sonunda beni jakuziye oturtup  kendisi de arkama geçmişti. Şimdiyse tam olarak onun kucağında oturuyordum. Bu pozisyon çok hoşuma giderken aklımın bir köşesine sonradan değerlendirmek üzere yazmıştım.

Bugün birazcık yorgundum canım, hiçbir şey deneyemezdim.

Keyifli bir banyo saatinden sonra benim karnımın guruldaması üzerine hızlıca yıkanıp banyodan çıkmıştık.

Açıkçası planlarımızda dışarıda kahvaltı yapmak varken Atillanın telefonun çalmasıyla birlikte bu planımız suya düşmüştü. Çünkü arayan kişi Atillanın babasıydı.

Yaklaşık yarım saat kadar dışarıda konuştuktan sonra yanıma geldiğinde sinirli olmasını pek beklemiyordum. "Ne oldu hayatım?" Diye yatıştırıcı bir sesle soru sorduğumda eliyle alnını sıvazlıyıp "Türkiye'ye dönmemiz gerekiyor güzelim." Demişti.

Açıkçası bu cümleyi beklemediğim için şaşırmıştım. "Kötü bir şey mi oldu?" Dediğim zaman derin bir nefes alıp "benim için ne kadar iyi ya da ne kadar kötü bilmiyorum fakat intikamını alman için eline fırsat geçti Bulut." Demişti.

Kaşlarım yukarı kalkarken "nasıl yani?" Dedim. "Bir toplantı yapılacak, bu toplantıya halk arasında 'Gizliler Toplantısı' denir. Senin bu toplantıyı bilmemen normal. Daha çok tehlikeli işlerle uğraşan ünlülerin katıldığı bir toplantı bu. " Dedi.

"Hala anlamıyorum Atilla bu toplantı benim nasıl işime yarayacak? Bildiğim kadarıyla onların bu tarz işlerle alakaları yok. Onların olmadığı yerde kimi kime rezil edeceğim ben?" Dedim.

Kafasını iki yanına sallayıp beni sandalyeye oturttu. Daha sonra da kendisi gelip karşıma oturdu.

"Bu toplantı sandığından çok daha önemli bir toplantı bebeğim, ve zannettiğinin kadar masum değiller." Demişti. İstemsizce ağzımdan bir "hah" nidası çıkmıştı. "Ne dediğinin farkında mısın Atilla?" Dediğimde başını sallamakla yetindi.

"Pes artık, ben ne salakmışım da hiçbir şey anlamamışım görmemişim." Dediğimde Atilla ellerimi tutup öptü. "Sen siyahın içindeki beyaz nokta gibisin bulut, onların şeytanlıklarını anlamaman aptallık değil masumluk olur ancak."

Gözlerinin içine gülümseyerek baktığımda o da bana bakıyordu. Yanaklarını tutup yüzünü yüzüme yaklaştırırken dudaklarından öpmüştüm.

Gittiğim yol doğru muydu yanlış mıydı bilmiyordum fakat ben hiç bu kadar doğru hissetmemiştim...

TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin