12.BÖLÜM: CENNETTE ÇARESİZLİK"Hangi blok?"
"Yolun aşağısında, en sağdaki." Dediğimi yaparak tam blokun önünde durdu.
Ben nasıl veda edeceğimi düşünürken Okan kendi kapısını açıp benim tarafıma dolanarak kapımı açtı. Teşekkür edercesine gülümseyip arabadan indim. Kapıyı kapattığında hiç olmadığı kadar yakınımda duruyordu. Sırtımı arabaya yaslarken onu görebilmek için başımı kaldırmıştım zira boy farkımız nedeniyle onunla göz göze gelmek istediğimde buna ihtiyacım vardı. Özellikle de bu denli yakınımda duruyorsa...
Arabadan neden inmişti? Arabanın içinde vedalaşırız diye düşünmüştüm. Onu eve davet etmemi falan mı bekliyordu? Öyle bir hayal kurmamış olmasını dilerdim. Aksi halde tüm büyüsü kaçacaktı.
Gözleri samimiyetle parlarken son derece içten görünüyordu. "Bugün güzel vakit geçirdim."
Okan aklımdan geçenlerden bihaberdi. Asıl söylemek istediklerine odaklanmıştı ve inanılmaz güzel bakıyordu. Ancak benim kafam başka yerlerdeydi.
İhtimaller, olasılıklar ve tehlikeler üzerine hesaplamalarımı her defasında bozmayı başarıyordu. Ya bir gün yenilirse diye düşünmeden edemiyorum elbette. Ne de olsa derdim bütün olası kötü senaryolara hazır olmakla ilgiliydi.
Her şartta, daima; en kötüsüne hazırdım. Ancak o en iyisiydi. Buna hiç hazırlanmadım...
Eski bilgilerimi geçersiz kılıyor, beni cennette çaresiz bırakıyordu. İnsan cennette çaresiz olabilir miydi? Eğer cennet sizi inanılmaz derecede büyüleyen yerse, asıl inanılmazlığı korkutucu olmaz mıydı? Bir gün gerçekten inanmamam gerektiğini görürsem, alışıp kabullendiğim cennetin acısının telafisi olmayacaktı. İnanılmaz derecede iyiyse inanmamalı, geç olmadan kendimi delirmekten korumalıydım. Ama gerçekten o kadar iyiyse? Kim cenneti reddedebilir? Bu yüzden cennette çaresizce delirebilirdim. Zira cennet fikri Okan'a benziyordu.
Sanki bin bir türlü şey düşünmüyormuşum gibi başımı salladım. "Bende öyle, her şey için teşekkür ederim."
Tıpkı beni evimden alırken yaptığı gibi elini sırtıma belli belirsiz uzatarak sarıldı. Vedalaşma sarılması. Oysa zihnimde veda dışında her şeyi sembolize edebilirdi. Karışlık vermek adına kolumu beline uzattım. Ama elim havada kaldı, o tarz bir sarılmaya pekte hâkim değildim. Normalde hızlıca olması gereken vedalaşma, haddinden uzun sürüyordu. Ya da bana zaman yavaşlamış gibi gelmişti.
Temiz kokusunu ve ferah parfümünü solurken halimden memnundum. Okan yavaşça geriye çekilmek adına hamle yaptı. Sakalları saçlarıma sürtündü, başımın tepesi çenesine geliyordu. Omuzlarına odaklanan gözlerimi yüzüne dikemedim. Nefesi saçlarıma vurdukça tüylerim diken diken olmuştu. Üstelik anca birkaç saniye süren yakınlığı, saatler kadar sürmüşçesine etkiliydi.
İnce saç tellerim kısa sakallarına tutunarak uzadığında gülerek saçımı geri çekmeye çalıştım. Son derece yanlış bir anda, onunla göz göze geldim. Okan durumu anlayarak sakince saç tellerimi geriye doğru attı. Yüzümü iyice ortaya çıkaran hamlesi, çırılçıplak hissetmeme neden olmuştu.
Gülümsüyordu, öldürürcesine; gülümsüyordu.
Hava değişti, renkler buğulandı. Bütün bedenim ısınırken hiç duymadığım bir çekimle ona kapıldım. Söz konusu çekim sadece beni değil, ikimizi de mahvederek etkisi altına alıyordu. Bunu onun gözlerinde görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimaller Cesedi +18
Romance(Yetişkin okurlar için uygundur.) Cinsel terapist olan bir adam ve cinsellikle ilgili korkuları olan bir kadın. ⚜️ Okan tuttuğu elimin üstünü okşadı. Oldukça nahif gelen bu hareketin aksine, hiddetliydi. Sessizliğim ona fazla geliyormuş gibi yakası...