2. GÖZLERİNİ KAPAT

34.3K 1.2K 98
                                    

Çok az bölüm olmasına rağmen okuma çok hızlı yükseliyor, hepinize teşekkür ederim. 💞




2.BÖLÜM: GÖZLERİNİ KAPAT

Gözlerim ona dönerken cevap vermedim. Aramızda iki adım kadar mesafe anca vardı. Bana yaklaşırsa ne yapacaktı? Kimdi bu adam? Ne vasıfla benimle konuşmaya kalkıyordu? Kimse sesini çıkarmazken neden o benimle konuşmayı üslenmişti? Aklınca bana doğru şekilde yaklaşarak sakinleşmemi sağlayacaktı. Oysa benim tek istediğim Yusuf Soyer'in canını yakmaktı. Bu adamla konuşmak istemiyordum.

"Elini kanattığının farkında mısın? Elinde bir cam parçası tutuyorsun."

Duraksadım, başımı eğerek sol elime baktığımda az önce masayı dağıtırken elime almış olabileceğim cam parçasını gördüm. Avucumu yer yer kanatan camın varlığı içimde canavarın kulağına inanılmaz şeyler söylüyordu. Başımı kaldırdığımda gözlerim amcama odaklanmış haldeydi. Elimdeki camı öncekinden de sıkı tuttum.

O bakışımla anladı beni. "Mısra, bu sana hiçbir faydası olmayacak bir davranış olur." Bir halt bildiğini mi sanıyordu? Sanki benim hakkımda benden çok şey biliyormuş gibi. Bu kibir anca psikologlarda olurdu.

"Onu kesersem mi kendimi kesersem mi?"

Kendi öz amcama bakarken elimdeki cam parçasıyla ona zarar verdiğim anların görüntüleri zihnimde dönmeye başladı. Öfkelenince gözü dönen bir kız olmuştum hep. Şimdi babamı dolandıran, bana karşı en ufak sevgi kırıntısı beslemeyen bu adamın yaşamasının ne faydası vardı?

Sonradan görme, hain ve yalancının tekiydi. Hayatım boyunca başıma gelen her kötülükte onun ve kardeşlerinin parmağı vardı. Şu anda yaşadığım bütün sorunların sorumlusu oydu. Hatta babamın ölümünden de onlar sorumluydu. Babamı bu kadar üzmeselerdi tansiyon hastası olmazdı, kalbinde sorun olmazdı. Hayatta olurdu... Annem gitmezdi, mutlu bir evlilikleri olurdu.

Çenesinin sonsuza dek kapanmasını öyle isterdim ki. Çaldığı para ona nasip olmasın diye; önce Yusuf Soyer'i, sonra da diğer iki haini.

"Beni mi öldüreceksin? Ne bakıyorsun öyle? Hiçbir şey yapamazsın. Yiyorsa gel!"

Beni onu öldürmek için daha fazla teşvik edemezdi. Elimdeki cam parçasıyla en fazla saldırmaya kalkarım diye mi düşünüyordu? Hemen beni etkisiz hale getireceğinden emindi demek. Kaç saniye sürerdi boynunu kesmem? Kaç adımdı canını almam?

Okan en az benim kadar öfkelenerek Yusuf Soyer'e baktı. Başka birinin de ona öfkelenebildiğini görmek beni mutlu etmişti. Yalnız olmadığımı bilmek gibiydi çünkü, haklı hissetmekti. "Yusuf Bey ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz araya girmeyin."

Eğer doğrudan boğazına saldıracaksam, kimsenin beklemediği bir zamanda olmalıydı. Okan bana karşı tetikteyken olmazdı. Ama Yusuf Soyer'e baktığı an en doğru andı. Şu an, en doğru andı.

Hiçbir şey yapamaz mıydım?

Aniden elimi kaldırarak Yusuf Soyer'in üzerine atıldım. Elimi kanatan cam parçasının sivri ucu, boğazını hedefliyordu. Birkaç adımla aramızdaki mesafeyi kapatamadan araya başka biri girdi.

Okan.

Şaşan hedefimle camı Okan'ın omzunu sıyıracak şekilde savurdum. Bilerek olmamıştı ama araya girmeyi başardığı için öfkeliydim. Sakinleştikten sonra ona öfkelenmemin anlamsız olduğunu anlayacağımı biliyordum. Ancak öfke anında herkes için düşüncesizce saldırgandım.

"Siz içeri gidin, Mısra Hanım'la biraz konuşalım, sakinleşsin. Burada olduğunuz sürece onu tetikliyorsunuz." dedi. Takım elbisesindeki cılız yırtığı hiç fark etmemiş gibi rahattı. Hızlı hızlı nefes alırken kıpırdamadım. Sadece Okan'ın omuzlarının arkasından sevgili akrabalarıma ters ters baktım. Önümde duvar gibi dikilmişti. Parmak uçlarımda durarak omuzlarının hizasından arkasını görebiliyordum anca.

Saçmaladığımı biliyordum. Şayet onu öldürseydim kendi hayatımı mahvedeceğim ortadaydı. Ölmesini isteyebilirdim ama yaptığımın hiçbir mantığı yoktu. Yine de eğer tekrar beni kışkırtacak olursa üzerine saldırmadan duramayacağımı da biliyordum.

Üzüldüğümde öfkelenirdim. Ve Tanrı şahidim, çok öfkeliydim.

Okan'ın onlardan gitmesini istemesi beni rahatlatmıştı aslında. Özellikle herkes normale dönemeye çalışıp kendi aralarında gündelik şeyler mırıldanmaya çalışarak gittiklerinde. Çünkü onu dinlemek zorunda kalmaları hoşuma gitmişti. Onun bunu söylemesinin sebebi bendim. Gecelerini mahveden bendim.

Cırcır böceklerinin sesi dışında çıt yoktu artık.

"Oraya bakmayı bırak, gittiler." Hemen kulağımın dibindeydi sesi. Hala beni bırakmamıştı çünkü. Kaşlarımı çatarak topuklarımın üzerine indim. "Farkındayım."

"Camı bırakmak ister misin?"

Camı daha da sıkı tuttum. "Hayır."

Israr etmedi, sadece soğuk kanlılıkla başını salladı.

Elleri kollarımın üzerindeydi. Aramıza girerken beni engellemek adına tutmuş olmalıydı, fark etmemiştim bile. "Derin nefesler al. Çok hızlı soluyorsun. Her şey yolunda."

"Hiçbir şey yolunda falan değil. Daha saçma bir şey söyleyebilir misin? Hayatımı mahvettiler diyorum!"

"Her şey yolunda çünkü tehlikede değilsin. Güvendesin."

Havası çekilmiş bir balon gibi söndüm. Tehlikede hissettiğimi mi düşünüyordu? Öyle mi hissetmiştim? "Güvende değilim. Güvenli bir yer yok."

"Güvendesin Mısra. Burada olduğun sürece amcanın sana yaklaşmasına izin vermeyeceğim. Tamam mı?" Sanki az önce elinde keskin bir aletle saldırmaya kalkan ben değildim de Yusuf Soyer'di. Kimi kimden koruyordu? "Saldıran o değildi." dedim bu yüzden.

"Sana bağırdığında çok korktun. Kendini tehlikede hissettin. Bu yüzden onlar gittiğinde peşlerinden gitmedin. O kadar saldırmak isteseydin benden kurtulmaya çalışırdın. Güvende olmak istiyorsun, güvendesin." Küçüklüğümden beri yüksek sesten korkardım. Beni kışkırtır, rahatsız eder hatta bazen de ağlatırdı. Sebebini hiç anlayamadım. Birisi sadece bağırarak beni ağlatabilir, saldırganlaştırabilirdi. İlk geldiğimde tek amacım biraz sorun çıkarmaktı. Amcama saldırmayı falan düşünmüyordum. Ama bana bağırdığında ve bağırmaya devam ettiğinde zihnimde alarmlar çalmaya başlamıştı.

Bunları kendim bilmek başkaydı, başkasının da anladığını görmek bambaşka. Böylece kalp atışlarım yavaşlamaya başladı. Gerçekten sakinleşmeye başladığımı hissettim.

"Gözlerini kapat, nefeslerine odaklan. Biraz sakinleş."

Her dediğini yaptım. Gözlerimi kapattım. Beni yönlendirip oturtmasına izin verdim. Nefeslerime odaklandım. Bana bir bardak su uzattığında sakince içtim. Gözleri titreyen ellerimdeydi. Bazense nefeslerime bakıyordu. Hepsinin farkındaydım.

"Daha iyi görünüyorsun."

Yutkundum. "Öyleyim."

Yeterince sakinleştiğimden emin olduğunda kararan bakışlarını gözlerime dikti. O andan itibaren gelecek şeyin bir teselli olmayacağını biliyordum. "Eğer kafandan geçen şeyi yapmış olsaydın, derdin her neyse. O çok öfkelendiğin amcanın bu yaşta seni hapislerde süründürmesini sağlayacaktın. Hayatımı mahvettiler diyorsun, hayatını iyice mahvetsinler diye adama saldırmaya kalkıyorsun. Hiçbir sorununu şiddetle çözemezsin."

⚜️

Okan beyefendiden hayat dersi geldi 🥲

Instagram: lefazen

İhtimaller Cesedi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin