Merhabaa
Bu bölüm La La Land filmden spoiler içerir. Eğer filmi daha önce izlemediyseniz ve izlemek istiyor, spoiler yemek istemiyorsanız bölümü okumadan filmi izlemenizi öneririm 🫶🏻
15.BÖLÜM: GÜZEL BİR MANZARA
Yazın gelmesiyle İstanbul'da açık hava sinemaları başlamıştı. Daha önce hiç gitmemiştim ve gitmeyi kesinlikle istiyordum. Üstelik Okan'la gidecek olmamız içimin kıpır kıpır olmasına neden oluyordu. Heyecanımı belli etmemeye çalışmadım bile. "Neredekine?"
"Four Seasons Hotel Bosphorus'da." Amerikan aksanı mıydı o? Dediğine dahi odaklamadım, doğrusu nereden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. İngilizceyi aksan geliştirecek denli iyi biliyor olması biraz aklımı almıştı. Bir de o çekici ses tonuyla konuştuğunda... Pekâlâ. Konumuz Okan'ın ses tonu veya aksanı değildi.
"Orayı bildiğimden emin değilim." Açık hava sinemasına gitmek istediğim için internetten araştırdığımda bir sürü yer bulmuştum, burası da onlardan biri olabilirdi ancak hatırlamıyordum.
"Beşiktaş'ta, deniz dibinde bir otel. Yazın açık hava sineması düzenliyorlar." diyerek açıkladı.
Denizin dibinde bir otelde, açık hava sinemasına gitmek biraz pahalı bir tercih olabilirdi. Telefonumu çıkarıp bakmak istiyordum fakat otelin uzun adını aklımda tutamamıştım. "Öyleyse rezervasyonlu olmalı."
"Evet, iki biletim var."
Kaşlarım havalandı. "Bunu önceden planlamış mıydın?" Elbette planlamıştı.
Bıyık altından gülerek ben masumum ifadesi takındı. "Eğer gelmek istersen beraber gideriz diye düşündüm." Okan'ın kontrolcü ve planlı kişiliği benim bağımsız kişiliğimle oldukça çelişkiliydi. O da benim bu huyumu anlamış olmalıydı ki, bütün kontrolü alırken tüm bunların benim isteğimle olduğundan emin oluyordu.
Bana sormadan muhtemelen geleceğimden emin olarak bilet almış olması veya beni almaya gelmesi beni rahatsız etmemişti. Ama söz konusu olan tatlı jestler sınırlarımı aşacak raddeye gelsin istemiyordum. Bu yüzden baştan sınırları çizmeliydim. "Ya istemeseydim?"
Beden dili hiç gergin değildi. Yapmaya çalıştığım şeyi anlıyordu ve ben paniklemeden yaklaşıyordu. "Sorun olmazdı. Biletleri verebileceğim arkadaşlarım var. Bu her daim sahip olacağın bir seçenek." Eğer onu reddetmiş olsaydım morali biraz olsun bozulmaz mıydı? Yerinde özgüveniyle bunu anlayışla karşılayacağını lakin asla vazgeçmeyeceğini tahmin ediyordum. Çünkü Okan biraz böyle biriydi.
Gözlerim imayla ona doğru kaydı. "Tesadüf eseri Balattan geçtiğin iyi olmuş."
İstanbul'da şimdilerde Güneş hiç batmıyor gibiydi. Bunu edebi bir anlamda söylemiyordum, cidden batmıyordu ve ben aydınlık havayı seven bir tip değildim. Saat akşam sekize geliyordu ama hava hâlen aydınlıktı.
Genişçe gülümsedi. "Bence de çok iyi oldu."
Biraz zaman geçti, sonunda hangi filme gideceğimizi söylemediğini fark ettim. Kucağıma koyduğum baget çantamın fermuarıyla oynarken "Hangi filme gidiyoruz?" diye sordum.
"Temayı müzikal filmler ve ödüllü filmler olarak belirlemişler, bildiğim kadarıyla bugün sezonunun ilk filmi olarak La La Land seçilmiş." Bildiği kadarıyla mı? Bu bilginin kesinliği şüpheli miydi yani? "Hangi film olduğuna bakmadan mı aldın bileti?"
"Aslında asistanıma almasını söyledim. Kulağa güzel bir etkinlik gibi geliyordu. Hangi filmi istediğimi sordu bende en yakını hangi tarihteyse onu dedim." Bu mantıklıydı. Acaba şu andan geleceğe dair yaptığı başka etkinlik planları var mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimaller Cesedi +18
Romance(Yetişkin okurlar için uygundur.) Cinsel terapist olan bir adam ve cinsellikle ilgili korkuları olan bir kadın. ⚜️ Okan tuttuğu elimin üstünü okşadı. Oldukça nahif gelen bu hareketin aksine, hiddetliydi. Sessizliğim ona fazla geliyormuş gibi yakası...