- - ┈┈∘┈˃̶༒˂̶┈∘┈┈ - -
Evin içinde bir koşuşturma hali içerisindeydiler. Çünkü genç olan, kocasının 'sonra hazırlarız' diyerek ertelediği ve asla hazırlamadığı görev çantasını hazırlamaya uğraşıyor, eşi ise ona yalandan yardım etmeye çalışır gibi yapıyordu.
Adamın, eşinin kendisi için bu kadar özenmesi hoşuna gidiyordu. Şimdiyse artık birinci yılını tamamlamak üzere olan bir evliliğe dönüşmüştü. Tabii, bu pek de büyük olmayan kasabada tanışıklıkları çocukluğa dayanıyordu.
Fakat onlar bu uzaktan tanışıklığı ilertletecek kadar muhabbet etmeye başladıklarında Jeongguk'un asla kim olduğunu öğrenemediği Christian'ın bir kız arkadaşının olması durumları değiştiren etmen olmuştu.
En nihayetinde Christian'ın kızdan ayrılıp bu oğlana koşması pek de uzun sürmemişti.
Şimdi ise evlerinin içinde koştur koştur bir şeyler arayan ve çantaya tıkıştıran biricik eşini, güzeller güzelini izliyordu. Tabii bu izleme faslı pek uzun sürememiş, genç olanın ters ters kendisine bakmaya başladığını fark ettiğinde afallamasına engel olamamıştı.
"Christian, sabrımı mı sınıyorsun? Bak gerçekten çok gerginim ya gel şu çantaya yardım et ya da git ötede bekle beni, bakma bana öyle!"
Adamın birkaç adımda elleri sevgilisinin ince belini buldu ve narin bedeni kendisine çekti. Neden bu kadar gergin olduğunu biliyordu. Fakat bu durum hiç yüz yüze konuşulmamıştı ikili arasında.
Genç olanın içi rahat değildi ve kocası ne derse desin asla rahat edemeyecekti. Çift bunca zaman sevgili kalsalar ve artık evli olsalar da ikili arasındaki mühür uzun süre oluşmamıştı. Ne kadar uğraşsalar, ne kadar sızlansalar da evlilikleri altı ay boyu mühürsüz ilerlemişti. En nihayetinde mühürlenmişlerdi ancak mühür o kadar cılız, o kadar güçsüzdü ki her an bozulacak gibi bir hali vardı.
Christian her ne kadar eşine gerildiği için kızsa da o da en az eşi kadar gergindi çünkü bu görev farklıydı. Eh, bu görev konuşulmaya başlandığında eşini mühürlemek istememişti haliyle. Jeongguk'un kocasına bir şey olmayacağından emin tavırları sayesinde onu mühürlemişti en sonunda. Tabii kulak arkalarındaki yaradan hallice ize mühür denirse.
"Sevgilim, rahatla artık. Boşver çantayı çok lazım değil zaten. Kim bilir, belki kıyafet değiştirmeme bile ihtiyaç kalmaz döner geliriz. Hem kendini yoruyorsun hem de beni üzüyorsun." Sağ elini yavaşça eşinin yüzüne çıkardı. Kendisini izleyen bu yüz melül melül bakıyordu şimdi ona.
"Eğer ben giderken de arkamdan böyle bakarsan, sana yemin olsun dargın ayrılırız Jeongguk."
Kocasının kolları arasından ayrılıp zaten hazırlamayı tamamladığı çantaya geri dönüp fermuarı kapattı. Çantayı sol eline alıp sağ tarafta kalan kocasına döndü. Adam mesajı aldığında önce eşinin elindem binbir zahmetle hazırladığı çantayı aldı, sonra da diğer eline eşinin elini aldı. Beraber yatak odalarından çıkıp aşağı indiler.
Son kez evi kontrol edip çıktılar. Kapının önündeki hatrı sayılır derecede lüks olan eski model araçlarına binip karargâha gitmeye başladılar.
𓍯
Uzun koridorda yürürlerken onları gören her asker durup selam veriyor ve ardından işlerinin başına geri dönüyordu. Esasında bu selam işi komutan olan Christian yerine Jeongguk için yapılıyordu.
Zira kendisi bu karargâhın resmi olmasa da herkes tarafından sahibi kabul edilen adamın oğluydu. Bundan sebeptir ki Christian'ın bu rütbeyi alması pek de zor olmamıştı. Bu rütbeyi hak edip etmediği ise meçhuldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fade into you :: taegguk
FanfictionJeongguk, komutan eşini göreve yolcu etmek için gittiği karargâhta kocası yerine göreve gelen Komutan Kim Taehyung'u evinde misafir etmek durumunda kalır. delta kim & omega jeon