kasabanın ağzına meze olmak.

987 138 62
                                    

- - ┈┈∘┈˃̶༒˂̶┈∘┈┈ - -

Akşamın karanlığında arabasına atlayıp sürmeye başladığında yan koltuğunda birkaç dakika önce altında kıvrandığı adam oturuyordu. İçinde nedenini bilmediği bir huzursuzluk vardı; bu durumu her ne kadar eşini kaybetme korkusu yaşayan kurduna bağlamak istese de, artık kurdunun alfayı reddettiğini biliyordu.

Bu; birini, eşini, kocasını ölümün eşiğine getirmiş olmanın verdiği suçluluk duygusuydu.

Mühürlü eşinin çekmediği vicdan azabını kendisi çekiyordu. Jeongguk bu ilişkiye harcadığı emeği ve sarf ettiği duyguları hesap ederken eşinden aynı çabayı görmediğini yeni yeni fark ediyordu. Gözüne inmiş olan o perde yavaş yavaş yok oluyordu.

Onun içinde kopan fırtınalara tezat bir şekilde, Komutan'ın kendisinin aksine yüzünde hiç bir ifade yoktu, alfaya bu denli zarar vermiş olmak pek de umrunda değil gibiydi. Hatta gibisi fazla, Christian'a zarar gelmesi umrunda değildi; suçluluk bile hissetmiyordu.

Umursamazca torpidoya uzanıp bir şeylere bakınmış ve bulduğunda uzanıp almıştı Taehyung. Bir paket hışırtısı arabaya yayılırken Jeongguk yola odaklandığından bakmamamıştı ne yaptığına.

Komutan ona bir ıslak mendil uzattığında anlamlandıramasa da eline almıştı mendili. Kısa bir süreliğine adama dönüp sorar gibi bakmış ve önüne dönmüştü.

"Burnun."

Kısaca verdiği cevapla birlikte artık genç olan tek eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle biraz önce oluk oluk kan akan ve şimdi o kanların kurumuş olduğu burnunu siliyordu. Yirmi dakikalık yol neredeyse yarıya inerken birkaç ambulansın ve tanıdık iki arabanın park ettiği hastanenin önünde durmuşlardı.

Jeongguk gelişigüzel park ettiği arabadan aceleyle inerken arabayı kilitleme zahmetine bile girmeden, arkasında bıraktığı adama bir kez bile dönüp bakmadan içeriye ilerlemeye başlamıştı.

Acil servis kısmına ilerlediğinde gördüğü tanıdık yüzlerle emin adımları oraya yönelmişti. Babası ve kocasının ailesi beraber konuşurlarken içeriye girdiği anda görüş açısına giren ikili ile boynunda, mühür yerinde bir sızı baş göstermişti.

Aynı acıyı sedyede yatan adam da çekmeye başlamış olacak ki, kendini elleri arasında duran Karen Darcia'ya ait ellerden uzaklaştırırken gözleri kapıda donakalmış kendilerini izleyen kocasına döndü.

Halihazırda öğrenmiş, fotoğraf ve mesajlarla desteklemiş olduğu aldatıldığı gerçeği şimdi tam da karşısında kanlı canlı dururken, Jeongguk onların ailelerinin gözü önünde nasıl bu kadar umursamaz olduklarını düşünmeyi akıl edememişti.

Tek düşündüğü nasıl tepki vermesi gerektiğiydi. Arkasında bir hareketlilik hissetse bile dönüp bakamamıştı. Gözlerini kocasının mahzun gözlerinden çekemiyordu. Sahi, neden üzgündü?

Jeongguk etrafta olan biteni umursamadan sedyeye yaklaştığında Karen'ın ödünç almış olduğu rolünü yeniden ele almıştı bir süreliğine. Kız ona tek bir laf edemeden iki adım gerilediğinde omega olan da kocasının yanına ulaşmıştı.

Beklemediği şey ise, kendisinden uzaklaştığını sandığı kızın bir elini omzuna koyması ve kulağına fısıldamasıydı. Jeongguk kızın dokunuşundan tiksinecek vakit bile bulamamışken duyduklarıyla kalakalmıştı.

"Senin öğrendiğini biliyor."

Kaşları kendinden bağımsız imayla kalkarken gözleri hâlen eşinin üzerindeydi. Kendisine ilk defa böyle baktığını görüyordu onun. Fakat bu bakışta nelerin gizli olduğunu anlayamayacak kadar yabancılaşmıştı artık ona.

fade into you :: taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin