senin kadar güzel ağlayan biri.

993 127 31
                                    

- - ┈┈∘┈˃̶༒˂̶┈∘┈┈ - -

Eve çöken sessizlik, kız kapıyı çarpıp çıktıktan sonra da devam etmişti. Omeganın yumruk halindeki eli olduğu masadaki yerini korurken nefesleri düzensizleşmişti.

Karşısında duran boş duvara bakarken gözleri sinirden ağır ağır doluyordu. Elleri kendinden bağımsız titrerken aklında sadece son duydukları yankılanıyordu.

'Eğer içinde biraz olsun şüphe olsaydı, benden dinlemeye bile tahammül edemediğin şeylerin kanıtlarını kendi ellerinle bulurdun Jeongguk.'

Şüphe.

Jeongguk sahiden hiç şüphe etmemişti ondan, hiçbir zaman bir şeyleri sorgulama derdine düşmemiş ve var olmayan merakının esiri olmamıştı.

Karen'dan dinlemeye dahi korktuğu şeyler, kocası ve biricik dostunun kendisine olan ihanetiydi. Kim dinlemek isterdi böyle bir şeyi? Dili bile onların adını, ihanetini, aşkını söylemeye varmıyorken nasıl kocasının aşığından dinlerdi onların saadetini?

Dolmuş gözlerinden birkaç yaş daha firar ettiğinde puslanmış olan görüşü biraz olsun eski haline döner gibi olmuştu. Üç adam masada öylece otururken, masada söz sahibi bile olmamış olan diğer ikisi göz göze gelmişti oğlandan akan yaşlardan sonra.

Delta her ne kadar oğlana daha yakın olmak için çırpınsa da, biraz uzun baksa karşısındaki adam anlayacakmış gibi hissediyor ve bakışlarını başka şeylere yönlendiriyordu.

Şimdi ise, bir babanın çaresiz bir şekilde kendisinden yardım istediğine şahit olmuştu o kısa bakışta.

Kendisi başkalarının bakışlarından ne demek istediğini böyle anlayabiliyorken, Jeongguk neden onun bakışlarına yabancı kalıyordu, bu haksızlık değil miydi?

Başını belli belirsiz sağa doğru eğmiş sessiz kalmasını istemişti adamdan. Her ne kadar istemese de kendisini omeganın yerine koydu. Eşi tarafından aldatılmış bir Taehyung canlandırdı gözünde, hayal edecek bir eşi dahi yokken. İstemsizce hiçbir şeyi olan Jeongguk'un kendisine olan ihanetini hayal ederken bulmuştu kendini.

Güzel omega onu bırakıp o alfaya doğru gidiyordu, onun elinden ise dişlerini sıkıp yumruklarına hakim olmaktan başka bir şey gelmiyordu. Çünkü onun aşığına zarar vermek, kendi aşığına zarar vermekti. Seven insan sevdiğinin mutluluğuna nasıl gölge düşürebilirdi ki?

Yaşlı adamın bakışları gözlerinden inci tanesi misali yaşlar akıtan oğluna döndüğünde, onun üzüntüden ziyade öfkesinden ağladığını anlamıştı kasılan çenesiyle.

Jeongguk'un öfkesi içinde köpürdükçe köpürüyor, oturdukları masayı ve üzerinde bulunan her şeyi az önce yumruğunu geçiridiği masanın şiddetiyle kırılan kadeh gibi paramparça etmek istiyordu.

"Jeongguk, oğlum-"

"Ne demek bu şimdi?"

Onu teselli etmek istercesine oğlunun ismini sayıklayan adam oğlunun sözünü kesmesiyle yeniden susmuştu.

"Ne?"

"İçinde biraz şüphe olsaydı kanıtları kendi ellerinle bulurdun.."

Oğlan, babasıyla konuşmaktan ziyade, kafasında bir şeyleri neticeye kavuşturmak ister gibi mırıldanıyordu az önce kızdan duyduğu cümleyi.

"Kanıtları kendi ellerinle bulurdun.."

Sesi bu cümleyi birkaç kere daha tekrarlarken birden kesilmişti. Bakışları babasına dönerken adamın çatılı kaşlarıyla karşılaşmıştı.

fade into you :: taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin