AYÇİÇEĞİ

121 69 8
                                    

Bir kan düşünün. Kıpkırmızı ellerinizde kurumaya yüz tutmuş. kanın sahibine sarılmaktan kıyafetlerinizin rengi kırmızıya çalar olmuş, ellerinize baktıkça gördüğünüz tablo her daim aklınızda beyninizdeki yerini size tekrar ve tekrar hatırlatıyor.

Tam 5 saattir umutla elinizdeki kanı yıkamaya gidecek kadar bile olsa bir kapı ardında onu vücudundaki çıkmamaya yemin etmiş mermiden kurtarmak için mücadele edilen Elif'i yalnız bırakmak istemiyorsunuz.

Anne babası tam karşınızda durmuş elinizdeki kanı gördükçe kahroluyor arkadaşları ise o üzerinde ameliyathane yazan kapının önünde diz çökmüş bir müjde verecek doktor arayışındalardı. Beklerim Elif, sen o kapının ardından çık ben seni değil 5 saat ,5 gün bile beklerim.

Saatlerdir bir elimdeki kana bir ameliyathane kapısına bakıp duruyorum. Ilgaz yanımda ve onun hemen yanında diz çöküp ağlayan anıl. Hala öğrenememiştik neler olduğunu hala sormaya cesaretimiz yoktu Elif'in neler yaşadığını öğrenmeye.

"ANIL'IN ANLATIMIYLA"

Canımı yakıyor sevdiğim kızı bu kapının ardında can çekişirken görmek çok canımı yakıyor. Henüz ona doyamadım onu bırakmaya hazır değilim. O depoda olanları düşünmeye zihnim izin vermiyor.

O silahın tetiğinin büyük bir zevkle çeken iki çekik göz ve büyük bir patlama sesinin beynimde yankılanışı gözlerimdeki yaşların yerini tazelemek için tekrar ve tekrar gözlerimin önünde beliriyordu.

Ellerimi utançtan yüzümden çekemiyordum, o benden yardım istemiş ama ben durup izlemek dışında hiçbir şey yapamamıştım. Onun Anıl diye bağırışı.. Olduğum sandalyede çırpınışım .

Öyle çok çırpındım ki sandalye yana doğru devrildi. Yer ayapımın altından kaysa bile ona ulaşamadım evren hep bir engel koyar değil mi? Bu kez engel değildi evren beni bir hiç gibi düşürmüştü.

Sevdiğim kızı koruyamacak kadar koca bir hiçten ibarettim.

Akrep ve yelkovan bile tam 12 de birbirlerine kavuşuyorlardı. Onları kovalayacak hiçbir şey yoktu.

Ne vardı bizimde normal bir hayatımız olsaydı ne vardı ona dilediğim gibi sarılabilsem parkta salıncakta beraber sallanıp herşeyle dalga geçebilsek, bir kere de olsa yanağından öpebilsem onu.. Nergis kokan parfümünü doya doya içime çeke bilsem..

"AYÇA'NIN ANLATIMIYLA "

Dalmışım.. su sebiline koyduğum karton bardağın dolduğunu ve hatta ruhsuz hastene koridorunu göllendirecek kadar taştığını anlayamayacak kadar dalmışım..

Yanımdan birkaç sedyenin üzerine yatırılmış yarı baygın insanlar geçiyor, mat bir parlaklığı olan zemine minik damlacıklar halinde düşen kan tortuları ve yakınlarının çığlıkları.

"Uyuma Sedat " Diyordu biri

" Anne uyan" diyordu diğeri

"Kurtulacaksın Elif" Dedim kendi kendime "Kurtulacaksın" Sen bizsiz biz sensiz yapamayız , kolumdaki bilekliğin anlamını sonuna kadar damarlarında yaşatacaksın Sen elifsin ve bu koskoca dünyada bizi bırakacak kadar acımasız değilsin .

"SAATLER ÖNCE"(ELİF'İN ANLATIMIYLA)

Birinin elime incecik tırnaklarını batırmasıyla gözlerimi araladım .oldukça karanlık bir ortamı bir mum ışığı aydınlatmak için büyük çaba sarf ediyordu.

GÖLGELERİN İÇİNDE( ARA VERİLDİ ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin