otuz

389 30 1
                                    


"Nefes al Açelya, geri ver içinde tutma Açelya. Nefesini al Açelya, içinde uzun uzun tutma patlayacaksın gerizekalı Açelya," Derin nefesler almaya devam ederken tekrar konuştum. "Evet, çok güzel, aynen bu şekilde, oo harika gidiyorum kaptım ben bu işi."

En sonunda nefesimi dışarı salarak iki elimi horon tepermiş gibi havaya kaldırıp sallarken bir yandan ellerimi yurmuk yapıp geri açıyordum. "Titremeyin eller, şu an hiç sırası değil," Diğer yandan ayaklarımı da sallamaya başladım. Şimdi tüm vücudum sallanıyordu. Birkaç saniye sonra dans ettiğimi fark edince sırıtarak havamı değiştirdim ve bağırdım. "Hoppaa oturmaya mı geldik, hoplayıver çekirge..."

"Açelya gece gece evde tepinme komşular rahatsız olacak!" Canım annem, ne de güzel bağırıyor o gür sesiyle, gece gece.

Sallanmayı bırakıp homurdandım. "Gece gece bağırdığında rahatsız olmuyorlar çünkü."

Elimi alnıma koyup derin bir nefes üfledim. Tedirgindim, heyecanlıydım, endişeliydim, bir yandan mutluydum, hafif bir buruklukta var gibiydi, ufacık bir hüzün de vardı sanki, korku da olmazsa tamamlanmazdı şimdi. Ama sanırım en çok utanç vardı.

Çünkü gece olmuştu ve Bulut beni aramak üzereydi.

Elimi alnımdan çekip ağzıma götürdüm ve bir çığlık atarken yerimde birkaç kere zıpladım. "Allah'ım!"

"Açelya, kız ben kime diyorum!" Annem'in sesi yükselirken kapıya doğru bakıp birkaç adım geriye attım. Çünkü o geliyordu, sinirle, yerleri titreterek, terliklerini sağlam basa basa geliyordu.

Odamın kapısı açıldığında korkuyla geri geri yürürken bacağım yatağın kenarına çarptı ve yatağın üzerine düştüm.

Annem sinirle içeri girerek telefonunu bana gösterdi. "Sana kaç kere şu evde çocuk gibi tepinip durma dedim. Al bak, alt komşu mesaj atmış, 'gece gece evde at mı sürüyorsunuz' diye."

Kaşlarımı çatarak aşağı doğru bağırdım. "Sana ne lan Rüştü! İster at sürerim, ister fil sürerim!" Annem sessiz olmam için eliyle işaret verirken bana yaklaştı. "Açelya niye kıçın düşmüş gibi bağırıyorsun?"

Omuz silktim. "Ben hep yukarı kattakilerin konuştuklarını buradan duyuyorum, belki onlar da duyar dedim. Vallahi kredi kartı borçlarına kadar her şeyi biliyorum." Elimi birbirine çarptırıp kolunu tuttum ve onu da yatağa otutturdum. "Kız mom neler öğrendim neler, dinle bak. Şimdi bu yukarıdakinin kardeşi va-"

"Sen niye milleti dinliyorsun kızım?" Ellerimi iki yana kaldırdım. "Vallahi isteyerek dinlemiyorum, onlar konuşuyor."

"Tövbe yarabbim," diye söylenerek ayaklandı ve bana son bir bakış attı. "Bir daha seni evde ses yapmayacağın konusunda uyarmayacağım Açelya."

Başımla onayladığımda kafasını çevirip odadan çıkmak için hareketlendi ama gözlerini bir yere dikip kaldı. Aha, hiçbir zaman saçtığım ışıktan dolayı göremeyeceğini düşündüğüm çiçeklerimi gördü.

"Açelya onlar ne?" Dalga geçer gibi güldüm. "Bulaşık süngeri." Kaşlarını çatıp bana dik dik baktığında şirince gülümsedim. "İnsanlar onları sınıflandırmak yerine kısaca 'çiçek' diyerek kolaya kaçıyorlar mom. Ben de kolaya kaçarak, çiçek diyeceğim. Yani kısacası onlar bir çiçek."

"Nereden çıktılar?" diye sordu onlara doğru ilerlerken. Gıcık gıcık güldüm. "Topraktan."

"Açelya-" diyerek sinirle bana döndüğünde ellerimi önüme salladım. "Tamam tamam şaka yapıyorum." Sürekli anneme laf yetiştirdiğim için susup ne yalan söyleyeceğimi düşünememiştim. Ağzıma gelen ilk şeyi salladım. "Bilmiyorum ki ben geldiğimde oradaydı."

düşür beniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin