eins.

345 34 1
                                    

Kahverengi parkelerin üzerine dağılan o beyaz ışık, iki katlı evin alt katında ki salonu iyice aydınlatıyordu.

Salonun içinde bulunan üç kişi vardı. Tekli koltuğa oturmuştu bir genç. Karşısında duran büyük koltukta ise annesi ve ikiz erkek kardeşi vardı.

Pek iç açıcı bir halide yoktu çocuğun. Annesinin göğsüne yaslanmış, gözyaşı döküyordu. Sarı saçları annesinin elleri arasında okşanmaktan dolayı dağılmıştı.

Annesi derin bir nefes aldığın da kafasını geri çekmiş ve küçük kollarını kapatan hırkasıyla gözlerini silmişti.

"Hyunsuk," demişti annesi yanında oturan oğluna dönerek. Bir eli sırtını ovalarken diğer eli yanağını okşayıp geri çekilmiş ve bacağına düşmüştü.

"Ağlama. Kendini yıpratma oğlum."

Bir hıçkırık daha boğazına oturduğunda bir müddettir karşı koltukta oturan ikizinin bakışları ondan uzağa kaymıştı.

Hyunsuk'u bu halde görmek onu iyice derinden etkiliyordu.

"Babam." dedi Hyunsuk. Ellerini birbirlerine kenetlemeye çalışırken. Annesi korkusunu anlar gibi sırtındaki elini daha da belirgin hale getirip rahatlasın diye okşamıştı.

"Korkma, hiçbir şey yapmasına izin vermem." demişti gülümseyerek. Bakışları diğer oğlunu bulduğun da yüzünde ki tebessüm iyice kırgın bir hal almıştı.

"Hongjoong," demişti.

"Sende buraya gelsene, yanımıza."

Hongjoong bakışlarımı balkon kapısının ardında kalan dünyadan çıkıp annesinin yüzüne baktı.

Sitem edercesine duran gülümsemesi ayağa kalkmasına hemen sebebiyet vermişti. Adımlarını bir çırpıda bitirip Hyunsuk'un yanında ki boşluğa hafifçe oturmuştu.

Annesinin uzandığı elini tutup kaldırmış ve kendisi gibi elleri küçük olan Hyunsuk'un elleri üzerine bırakmıştı. Yüzünde serbest bıraktığı o gülümsemesi ile de konuşmuştu.

"Hep beraber atlatacağız bu süreci. Taa ki," demişti elini tuttuğu oğlunun elinden ayırıp diğer oğlunun karnına yerleştirirken.

"Aramıza, ailemize katılacak o minik gelinceye dek."

Hongjoong hafifçe kıvrılan dudaklarını ısırarak kendini engellerken Hyunsuk kızarmış gözlerle annesini süzdü.

Zil çaldı. Hyunsuk gergince yerinden kıpırdanırken annesi oğlunun omuzunu okşayıp kapıya yönelmişti. Hongjoong ise ikizinin ellerini tutmuştu.

Gözleri salonun girişinde takılı kalırken gelecek olan kişiyle olayın seyrinin değişeceğini biliyorlardı. Babaları gelecek olursa bağırış ve çağırışlar ile dolu büyük bir kavga dönecekti. Gelen ablaları Hyein ise onları daha sakin bir olay örgüsü bekliyordu.

Gelen bir kaç topuklu tıkırtısı ile salona giren genç kız her iki oğlanın da yüzünde benzersiz birer mutluluk gülümsemesi bırakmıştı.

Her iki oğlan gibi aynı renk olan sarı saçlarının havalanmasına izin vererek onlara doğru yürümüştü. Hemen boynuna sarılan Hyunsuk'un saçlarına bir öpücük bırakmıştı Hyein.

"Noona." demiştim ağlaması siddetlenen Hyunsuk. Ssshhh, demişti Hyein ona sarılmaya devam ederken.

"Nasılsın, önce onu söyle." demişti. Kendinden ayırdığı erkek kardeşini uzun süredir oturduğu yere geri oturturken.

"Ağrın sızın var mı?"

Bakışları Hyunsuk'un yüzünde gezindi. Hyunsuk başını iki yana sallayıp "İyiyim." dedi.

Hyein güldü ve Hyunsuk'un yanaklarından öptü. "Tebrik ederim canım kardeşim." dedi.

"Bana, teyze olmama imkan verdiğin için."

Elleri ile gözlerine yelpaze yaparken Hongjoong sonunda kıkırdadı. Bakışlar ona döndüğünde Hyein hemen sordu.

"Ya sen ne oluyorsun Joong?"

"Sanırım dayısı oluyorum." dedi yanı başında duran annesine sarılarak. "Ve bu da," demişti Hyunsuk'u göstererek.

"Doğacak çocuğun dünya üzerinde seçtiğim en güzel anne olacak."

Hyunsuk gözlerini devirirken içini yiyip bitiren o soruyu sordu. "Babam geliyor mu?"

Onlardan uzağa oturmuş olan annesi güven vererek gülümsemişti. "Yakında burada olur."

Lafını bitirdiği gibi açılan ve saniyeler içinde kapanan kapının sesi hepsini korkutmuştu. Hyein de annesi gibi ayağa kalkarken adımlarını Hyunsuk'un önünde durdurmuştu.

Babasını sert davranmayacağını biliyordu ama işte içine bir korku yayılmıştı.

İş ayakkabılarının çıkardığı o kalın ve gürültülü ses salona varıncaya dek herkes nefesini tutmuştu adeta.

Çerçevesinin iki yanına dağılan siyah ve beyaz saçları düzgün bir şekilde sallanıyordu, o yürüdükçe. Koridoru aşıp salona geçtiğinde herkesin yüzünde o belli belirsiz korku oluştu.

Adam şimdi evinde uzun süredir bir arada olmayan ailesine bir bakış attı. Bedenini tekli koltuklardan birine bıraktığında bile oturmayan ailesine baktı.

"Otursanıza."

Evin annesi hemen oturunca çocukları da ona uydu, Hyein ve Hongjoong hamile çocuğun iki yanına kuruldular.

Yaşlı adamın bakışları oğlunun üzerinde gidip geldi. Yıpranmış yüzü içini alev alev yakarken sinirleri henüz sönmüş değildi.

"Hyunsuk." dedi ellerini bacağına vurarak. Gerilim dolu odada biraz daha olsun sakinlik yok gibiydi. "Buraya gel."

Yutkunarak ayağa kalkan Hyunsuk, ikiletmeden babasının karşısına yürümüştü. Ayakta dikilirken babası zayıf vücuduna göz devirmişti.

"Otur." dedi ve sözlerini içinde tutamayıp konuştu. "Bu vücudunla nasıl baş edeceksin o çocukla, tanrım sabır ver."

Babasının sözlerini bir yandan dinleyip ve bir yandan da babasının dizlerinin önüne oturmuştu. Elleri kucağında dururken babasının saçlarını okşaması onu bir hayli şaşırtmıştı.

"Sinirlendim ama seni kırıp dökmek istemiyorum. Aksine şimdiki yolu düzeltmek istiyorum, oğlum."

"Emin misin?" Hyunsuk'un bakışları babasının sorgulayıcı yüzüne dönmüştü. Adam tekrar konuştu.

"Bebeği doğurmak istiyor musun?"

Aslında bunu hiç düşünmemişti Hyunsuk. Karnında yetiştirmekte olduğu çocuğun varlığını sanki ilk kez somut bir şekilde hissetti. Otomatikman elleri karnını yokladığın da başını salladı.

Babası derin bir nefes aldı ve yine saçlarını okşadı.

"Babası kim?"

Hyunsuk başını eğdi. Utanmaktan çok adını anacağı çocuğu babası dahil bütün ailenin tanıyor olmasıydı.

"Jihoon." dedi kuruyan boğazı ile. "Park Jihoon."

"Namjoon'un oğlu mu?" Söylenenler ile gözleri büyüyen adam oğlunun saçlarını okşamayı bıraktı.

Hyunsuk tekrar başını salladı.

Derin iç çekişlerin doldurduğu odada büyük bir sessizlik başladı. Kimse konuşmadı,  Hyunsuk yerinden dahi kalkmadı ve bir süre sonra babası yine saçlarını okşadı.

"Yarın Jihoon ile konuş, çocuktan haberi var mı?"

"Hayır, yok." dedi Hyunsuk.

"Ona söyledikten sonra beni ara, babasına ulaşacağım. Annesi çok mutlu olacaktır. Nede olsa çocuğunu hemen evlendirmek istiyordu."

43, hoonsuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin