Tek omuzuna attığı sırt çantasını düzeltti. Projesi için gerekli olan bir kaç malzemeyi profesörün odasında bulmuştu. Onları alacağını profesöre haber ettikten sonra da binadan çıkmıştı.
Öğlen arasında olduğu için öğrenciler ya kampüsün Haziran ayı ile getirdiği yeşil çimlerin de oturur ya da yemek yemek için yemekhanede olurdu.
Hyunsuk ise bugün Jihoon ile birlikte babalarının dün onlar için aldığı eve gitmeyi kararlaştırmışlardı. Jihoon'un annesinin de dediği gibi Jihoon projesine yardım edecekti.
İkisininde son sınıf olmaları ve mezun olması işlerine gelmişti. Bu zamanda hem okuldakiler Hyunsuk'un hamile olduğuna şahit olmayacak hem de doğuracağı çocuğunun ebeveynleri birer iş sahibi olacaktı.
Kafenin kapısını itip içeriye girdi Hyunsuk. Henüz dolu olmayan masalardan birine yani kapıdan uzağa oturdu.
Çantasını yanında ki sandalyeye bırakırken kendine taze sıkılmış bir portakal suyu istedi. Hyein'de dediği gibi sağlığına dikkat etmesi gerekiyordu, eskisi gibi her şeyi yiyip içmek yoktu.
Ki Hyunsuk'un iştahı halen daha yerine gelmemişti. Yedikleri yüzünden hâlâ midesinin bulandırıcı hissi gitmiyordu. Garson gittiğinde çantasından çıkardığı maket alışveriş merkezi çizimine baktı.
Mimarlık öğrencisiydi Hyunsuk, Jihoon ise mühendislik. İki gün boyunca kağıda aktardığı çizimine baktı, eksik var mı diye.
Jihoon ile birlikte eve gittiklerinde maketin yapımına başlayacaklardı ki bu da onları en az iki gün yoracaktı.
Ama aldıkları düğün tarihinden bir gün önce projesini teslim etmesi gerekiyordu Hyunsuk'un. Projesine dört gün vardı ve düğünede beş.
Masaya konan meyve suyu ile teşekkür etti. Pipeti ağzına yaklaştırdı ve bir yudum aldı. Susuzluğunu giderdiğinde içtiği meyve suyunun tadı midesinde bir huylanmaya yol açtı.
Yine ve yeniden midesinin bulantısı başlamıştı. Eliyle biraz öteye itti bardağı ve gözlerini devirdi. Elini karnının üzerinde birleştirirken henüz daha fetüs olan bebeğini okşadı.
Yakında bir şeyler daha yemezse açlıktan öleceğini biliyordu.
Kafenin kapısı açılıp içeriye Jihoon girdiğinde bakışlarını üzerinde sabit tuttu. Siyah deri ceketini yırtık siyah pantolonu ile tamamlamıştı. Büyük bir ihtimallede siyah tişörtü sıfır kolluydu.
O Hyunsuk'un masasına yaklaşırken iki arkadaşı da onu takip ediyordu. Hyunsuk ayağa kalktığında çoktan yanına varmıştı Jihoon.
Elini beline yerleştirip kendine çektiği çocuğa sarıldı Jihoon, yanağına belli belirsiz bir öpücük bıraktı. Bunun etkisi ile hemen kalp atışları hızlanan Hyunsuk, ellerinin ne zaman Jihoon'un göğsünde durduğunu fark etmemişti.
Jihoon genç adamın oturmasına yardım ederek hemen yanında boşluğa da oturmuştu. Hyunsuk karşısında oturan Sungchan ve Yujin ikilisinede selam vermişti.
"Çantamı versene Chan." diyen Jihoon ile Sungchan sandalyenin kenarına astığı çantayı ona uzattı.
"Nasılsın?" diye sordu bu seferde Jihoon. Hyunsuk'un bedenine yönelttiği soru ile çantasını açtı ve içinden çıkardığı yemek kaplarından birini önüne uzattı.
"İyiyim," dedi Hyunsuk, Jihoon'un uzattığı yemek kabına bakarak. "Meyve suyunu içince biraz midem bulandı."
Jihoon anlayışla başını salladı ve konuştu. "Annem senin için taze meyvelerden komposto yaptı, meyve suyundan daha iyi geleceğini söyledi ve kokusu da iç açıcıymış."
Yemek kabını açarak Hyunsuk'un önüne koydu, eline verdiği kaşık ile de yemesini bekledi Jihoon.
Hyunsuk gözlerini bir Jihoon da birde arkadaşlarında gezdirdi. Eğer bunu yer ve midesi daha da bulanıp istiğfar ederse cidden rezil olacağını düşündü. Ama cidden açtı ve komposto lezzetli duruyordu.
Kaşığı ile yemeye başlayınca cidden kompostonun görünüşü kadar lezzetli olduğuna kanaat getirdi Hyunsuk. Kafasını kaldırdığı gibi Jihoon ile gözleri kesişince utandı.
Yanaklarına kan akın etti.
"Sen nasılsın?" diye sordu gözlerini kaçırmadan önce Hyunsuk. Jihoon kahve siparişi ile ilgilenen arkadaşlarına bir bakış atıp yüzünü iyice Hyunsuk'un vücuduna yakınlaştırdı.
"Seni görünce daha iyi oldum." Nefesi Hyunsuk'un yanaklarına çarpınca genç adam içtiği kompostoyu yutmakta zorlandı.
Bakışları Jihoon'un çapkınlık yapmak için gülen gözlerine kayınca derin bir nefes aldı. Bu adam onun kocası olacaktı.
Dudakları dişlerine geçirdiğinde Jihoon'un da bakışlarının dudaklarına kaydığına şahit olmuştu. Gergince önüne döndüğünde Yujin'in bakışlarını es geçmişti.
"Bence eve gidin siz." diyerek ortaya atılmıştı Yujin. Jihoon gözlerini devirdi onu bu güzel andan ayıran arkadaşına sinirlendi.
"Bence de." deyip oturduğu yerden kıpırdandı Jihoon.
Hyunsuk ne olduğunu anlamadan Jihoon onuda kaldırmış ve apar topar kafeden çıkmışlardı. Hyunsuk, Jihoon'un yüzünde ki ifadeye ve elini tuttuşu ile sinirlendiğini anlamıştı.
"Ne oldu?" dedi Jihoon'un arabasına vardıklarında. Arka koltuğa çantalarını bırakan Jihoon, cevap vermeden Hyunsuk'un ön koltuğa binmesine yardım etmişti.
Emniyet kemerini taktığında geri çekilmek için hareket etmişti. Ama Hyunsuk buna izin vermemiş ve somurtkan yüz ifadesine bürünmüş Jihoon'u kendine doğru çekmişti.
Jihoon ani çekiliş ile ne olduğunu anlamaya çalıştı. Şimdi okulun otoparkın da vücutları o kadar yakındı ki birbirlerine.
"Ne oldu dedim Jihoon?" Hyunsuk hızla atan kalp atışlarını görmezden gelerek konuştu.
"Yujin'e sinir oldum." dedi Jihoon gözlerini kaçırmadan. "Sana odaklanmışken bozdu beni."
Hyunsuk gülmek istedi ama karşısında ki adam şu an çok ciddi görünüyordu. Dudaklarını ısırdı ve Jihoon'un kolunda olan elini ensesine götürdü
Onu kendine çektiği anda dudaklarında ki sıcak baskı onu delirtti. Kendini sınırlandırmayıp hareket etti Hyunsuk.
Jihoon hemen ayak uydurdu ona. Bir eli halen koltuğu tutarken diğer eli Hyunsuk'un sol bacağının üstündeydi.
İkisininde aklına hücum eden gece ile sanki bir daha kutsandıklarını hissettiler. Jihoon istemeyerek geri çekildiğinde Hyunsuk'un yanakları gibi dudakları da pembeleşmişti.
"Bütün sinirim gitti." demişti Jihoon, Hyunsuk'un yanaklarını okşayarak.
"Bir daha öpersen belki daha da dinamik olabili- AH!"
Kolunu tutup acıyla güldü Jihoon. Hyunsuk'un koluna vurması ile geri çekilmişti. Arabanın kapısını kapatıp şoför koltuğuna oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
43, hoonsuk
FanfikceHyunsuk, Park Jihoon'un çocuğuna hamileydi. - Bu kurgu da geçen her türlü olay, davranış ve kişilerin gerçek ile bağlantısı bulunmamaktadır.