Hyunsuk bebek karnı yaklaşık sekiz buçuk aylık iken dışarıya çıkmayı hiç planlamıyordu. Ama lise arkadaşlarında oluşan bir grup sayesinde kendini Hyein'in kliniğinden sonra onlar ile buluşacağı kafeye yürürken bulmuştu.
Elbette ki ani gelişen bir olay değildi. yaklaşık iki ay önce Jeju Adasından döndüklerinde havaalanın da tesadüfi bir şekilde sınıf arkadaşı Yoshi ile karşılaşmıştı. Bavulları çeken Jihoon'un arkasında paytak paytak yürürken lise arkadaşının onu görmesini utanç verici olarak kabul etmişti. Her şeye rağmen Yoshi onu tanımış ve kollarını boynuna dolarken 'İnanamıyorum, hamilesin!' diye ciyaklamıştı.
Ayak üstü sohbet etmek isteselerde Yoshi, Hyunsuk'u itmiş ve eve gidip dinlenmesini söylemişti. Bir buluşma ayarlamaya karar verdiğinde ona bildirecekti.
Her şey sorunsuzca ilerlemeye devam etti. Hyunsuk bebek kontrollerine gidip geldi ve zamanla karnı daha da büyüdü. Kızı daha fazla baskı uygulayıp ağırlaştı. Ayakları ve vücudunun belirli yerlerinde şişkinlikler ortaya çıktı. Özellikle ayak tabanları gün içinde yanmaya başladı, mevsim sonbaharı ağırlamaya başlamasına rağmen Hyunsuk vücudunda ki sıcaklıkla beraberdi. Geceleri Jihoon'un üzerine bir battaniye atmasına rağmen pijamaları ile uyumayı tercih ediyordu.
Bebek odasının konumu belirlenmişti. Jihoon cinsiyetini öğrendikten sonra odanın rengini açık bir krem rengine boyamıştı. Bebekleri için rahatsız edici olmayacaktı aynı zamanda diğer çocukları içinde kullanılabilecek bir alan olacaktı. Hyunsuk diğer çocukları derken Jihoon'un ne kasttettiğini sormuş. Jihoon'un çapkın bakışlarından başka bir cevap bulamamıştı.
Geçen haftanın sonları doğru Jihoon ile akşam yemeğinden sonra masaj aktiviteleri sırasında Yoshi'den bir çağrı almıştı. Telefonu açarken çıplak gövdesini Jihoon'un çıplak sırtına yaslamıştı.
Onaylanan aramada Yoshi'nin sesini duymayı beklerken kulağına yan sınıftan olan ama aynı sınıfta olan Junkyu'nun heyecanlı bağırışları dolmuştu. Birlikte hafta içi bir güne randevu ayarlarken Hyunsuk'un düşündüğü tek şey onca zamandan sonra onlarla tekrardan nasıl görüşeceğiydi.
Lise boyunca her zaman dip dibelerdi. Okuldan sonra bütün vakitleri birbirlerine ayırırlardı. Ama şimdi gençten çok yetişkinlerdi. Ve Hyunsuk hamileydi. Bebekten hoşgörüden yoksun davranmak yerine çoktan kendi akrabalık modellemelerine sahip olmak için konuşmaya başlamışlardı.
Kızını elbette onlara kabul ettirmek zorunda değildi ve ona memnuniyet ile yaklaşmayana hoşgörülü davranamazdı. Üniversitede yediği yargılayıcı bakışlardan sonra bu duvarı örmüş olsa da bu seferki onlardan tamamen farklı kişilerdi. Onlar her ne olursa olsun Hyunsuk'un lise arkadaşlarıydı.
Her şey yoluna girecek, dedi karnını okşarken Hyunsuk. Kafeye çok az mesafe kalmıştı ve Hyunsuk olabildiğince yorgundu. Hyein ile yaptıkları konuşmalardan sonra doğum zamanının yakın olduğunu söylemişti. Elbette ki diğer gebelikler gibi olmayacaktı bu. Erken doğum en olası ve Hyunsuk için en güvenilir yoldu.
Kafeden içeriye girerken kapının açılmasıyla ses çıkaran hafif boncuk süslere baktı uzun bir süre. Ardından kafenin içine göz attı. Arkadaşlarını ararken zaten Yoshi'nin ona doğru geldiğini gördü. Başta yavaş ve narin bir kucaklaşma içindelerken Hyunsuk, Yoshi'yi kendine doğru çekmiş ve sıkıca sarılmıştı. Kızını ezmekten korktuğu kadar Yoshi'nin de endişelenmesine gülmek istemişti.
Ayrıca karnında bir baskı hissettiği an bebeği orayı ya yumrukluyor ya da tekmeliyordu. Bir keresinde Jihoon kafasını karnına yaslayıp bebeği hissetmeye çalıştığında yüzüne ilk yumruğu yemişti.
"Hadi gel, Junkyu ve Asahi'de burada."
"Asahi?" diye sordu Hyunsuk. Yabancı isme aşinalık sağlayamadığı için suçlu hissetti birkaç saniye.
"Ah, onunla hiç tanışmadın doğru ya," Yoshi konuşurken bir yandan da yürüyordu. "Hemen buradayız." diye oturdukları masayı gösterdi. Sarı saçlı Junkyu'nun yanında bir adam vardı. Kısaydı ve siyah saçlıydı. Yüzü, diye düşündü Hyunsuk. Çok güzel.
"Şu bebek karnına bakın, Aman Tanrım!" Junkyu'nun gürültüsü bütün kafeyi kapladı ama kimse aldırış etmedi. Birkaç defa daha gerçekleşirse onları atacaklarından emin olacaklardı.
Junkyu'nun karnına sarılmasına hatta Hyunsuk'un dolgun yanaklarına birkaç buse bırakmasına razı oldu. Ardından onları kocaman bir gülümseme ile izleyen Asahi'ye döndü Hyunsuk. Ellerini ileriye doğru uzattı.
"Merhaba ben Hyunsuk." dedi. Kızının da müsaade ettiği kadar eğildi ve selam vermekten geri kaçmadı.
"Memnun oldum Hyunsuk-shi, bende Asahi."
"Hadi ama Asahi," Junkyu genç adamın koluna hafifçe vurarak alay etti. "Saniyeler önce burada olan Asahi'yi geri getir."
Asahi'nin gerilen yüz ifadesi duydukları ile sakinleşirken Hyunsuk sandalyelerden çok köşeli koltuklardan birine oturmuştu. Karnını masaya çarpmamaya dikkat ederek yerine kuruldu ve sonbahar esintisinden korunmak için giydiği kabanı kollarından sıyırdı.
Junkyu ve Asahi'nin büyük ve neyseki kısa süre sonra didişmeleri bittiğinde Hyunsuk, Asahi'nin Junkyu'nun sevgilisi Haruto'nun kuzeni olduğunu öğrendi. Geçen yıl üniversite için Kore'ye geldiğini ve stajını bitirmeye çalıştığını öğrendi.
Meraklı olduklarını bilen Hyunsuk onlara bebeğinin ve Jihoon'un hikâyesini anlatmaya başladı. Kısa sürede bir çok şeyden konuştular. Hyunsuk ikinci bardak limonatasından sonra lavaboya gitmeye ihtiyacı hissetti. Baskı çok fazlaydı ama masada ki sohbet kendisine doğru yeniden yönetildiğinden kalkamıyordu.
"Yani henüz karar veremedik." dedi Hyunsuk. Bir eli karnını okşarken Junkyu'nun sorduğu soruya karşılık veriyordu. "Özellikle Jihoon'un da keyif alacağı aynı zamanda ileride kızımız büyüyünce hoşuna gidebileceği bir isim seçmek istiyorum."
"Ah, sana yardımcı olabilirim." Çıkarcı bir yüz ifadesi takınarak konuştu Junkyu. Yoshi yanından kıkırdadı ama Asahi hemen adamı sinirlendirmek için konuştu.
"Hyunsuk buna müsaade etmez."
"Neden?" diye sahte bir öfkeyle kaşlarını çattı Junkyu. "Onu tanımıyorsun bile."
"Etmemeli." Asahi kendini yeniden tekrarladı. Junkyu sustu ve cevap vermesi için bakışları ile zorladı adamı.
"Junkyu onun hiçbir şeyi değilsin. Lise arkadaşısın ve en azından birinci dereceden bir akraba sayılsan belki bu kabul edilebilirdi."
"Ama," Junkyu'nun sesi çatladı.
"Onu rahat bırak Asahi." Yoshi alaycı bir şekilde konuştu. Junkyu ile dalga geçmeye bayılıyorlardı. Lise yıllarında Hyunsuk bunlara ne kadar çok şahit olduğunu hatırlayınca güldü. Junkyu asla bu durumdan üzülmez veya geri çekilmezdi. Çünkü o daha fenaydı.
Masa da bir karmaşa yükseldiğinde Hyunsuk mesanesine uygulanan baskıyı yine hissetti. Üç adamdan yalnızca bu kadar fazla sesin çıktığını gördüğünde buna inanamadı. Lavaboya gideceğini söylediğinde elbette sesi bastırıldı.
Masadan kalkıp ilk adımını attığında kasıklarından yukarıya doğru gittikçe artan ağrıyı başta görmezden geldi. Ama karnına bir kramp olarak çarptığında bacakları yürümeyi bıraktı. Vücuduna acı saplandı ve iki büklüm oldu neredeyse. Dizleri üzerine yere çökerken etrafında ki arkadaşlarının endişe dolu yüzlerini gördü.
Yapmak istediği tek şey kızının tekmelerini hissetmek ve Jihoon'un ellerini tutmaktı. Tekrardan bir kramp hissettiğinde bilinci savruldu ve kapandı.
-
bu fice aksiyon lazim dedim gecen gece (yoksa bolum sonu soft bitiyodu) ve burdayizz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
43, hoonsuk
FanfictionHyunsuk, Park Jihoon'un çocuğuna hamileydi. - Bu kurgu da geçen her türlü olay, davranış ve kişilerin gerçek ile bağlantısı bulunmamaktadır.