ac.zehn

96 24 5
                                    

"Şuna bak Hyunnie, ne kadar da hızlı büyümüş."

Hyein elindeki sonogramı Hyunsuk'un uzanmış bedenine doğru itti. Hyunsuk eline aldığı kağıt parçasından bebeğinin minik haline baktı.

İki ayağı artık tamamen görünür haldeydi. Kolları hemen karnının etrafına sarılıydı. Hyunsuk kesinlikle bebeğin kendi parmaklarını emdiğini hayal etti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.

"Jihoon'a cinsiyetini açıklayacak mısın?"

Hyein, Hyunsuk'un karnına sıktığı jeli peçete ile temizlerken sordu. Şişmiş göbeğin etrafında ki hareketten çok Hyunsuk içinde ki minik dokunuşları daha fazla hissediyordu.

"Hayır." dedi. Hyein elindeki peçeteleri çöpe atmak için arkasını dönünce devam etti Hyunsuk. "Zaten kız olacak deyip deyip duruyordu. Demek ki biliyormuş. Söylesem bile şaşırmaz ki."

Hyein küçük bir kahkaha attı. Ardından Hyunsuk'u doğrultmak için önce elinde ki sonogramı aldı. Ardından ellerini tutarak sedyede oturur pozisyona getirdi.

Arkasını dönüp kendi masasına giderken Hyunsuk'un giyinmesi için müsaade etti. Bol gömleğinin son düğmelerini de kapatan Hyunsuk yavaşça sedyeden indi ve perdenin ardındaki Hyein'e doğru yürüdü.

"Genel bir kontrol aldık bugün için. Bebeğimiz tam olarak 22 haftalık. Yaklaşık 500 gram ve 19 santim boyu var. Neredeyse bütün iç organları düzenli ve sağlıklı. Kemik yapısı oluşmaya başladığından artık hareketlerini çok daha doğal ve belirli şekilde hissedeceksin. Ki şimdi bile parmakları karnının iç duvarlarında geziniyordur."

"Artık daha hızlı kilo alımına başlamalıyız. Haftada en az iki kilo. Çünkü bebek bu aydan sonra daha hızlı büyümeye başlayacak. Az yemek ama sık sık yemen lazım. Yatmadan üç veya dört saat önce ağır yemekler kesinlikle yasak. Hafif şeyler için hâlâ iznimiz var. Çok fazla çalışmıyorsunuz ve uykunuzu daha fazla alın. Bebek gelişimine oldukça yararlı olacaktır."

Hyein önünde ki notlara bir şeyler yazmaya devam ettikçe bir yandan da konuşmaya devam ediyordu. Geceleri hangi pozisyon rahat uyursun, çalışırken hangi açıyla eğilmelisin gibi daha fazla şey.

"Göğüslerin için artık şişkinlik tamamen inecek. Neredeyse eski boyutuna geri kavuşacaksın. Ama kremlerini kullanmaya devam et. Süt kanallarının hâlâ açık ve temiz olmasını istiyoruz." demişti.

Hyunsuk dinlerken bir yandan da eli şişmiş karnının üzerinde geziniyordu. Artık gizleyemiyordu çünkü kızı 'baba ben burdayım' diyordu.

"Hissediyor mu artık bizi?" diye sordu Hyunsuk.

"Evet." dedi Hyein, önündeki dosyalardan kafasını kaldırıp Hyunsuk'un gözlerinin içine baktı.

"Ellerinin baskısını, sözlerini ve Jihoon'un karnına sarılmasını bile hissedebilir. Dediğim gibi kemik yapısı oluşmayı bitirmek üzere. Size olan sevgisini hareketleri ile gösterecek."

Hyunsuk, Hyein'in yanından ayrılıp evine geri döndüğünde Jihoon'un işten dönmesine bir saat kalmıştı.

Yazın ortalarında olmalarına rağmen güneş ilk günkü gibi yakmıyordu. Aksine soğuk bir esinti vardı. Hyunsuk giydiği açık kahve tonlarında olan şortunun açık bıraktığı bacaklarında ki rüzgarın öpme şeklini seviyordu.

Üzerine giydiği tişörtü yuvarlak karnının hatlarını tam olarak belirliyordu. Mutfağa girip yemek yapmaya koyuldu. Sebzeleri ayıklayıp hangi yemeği yapacağını düşündü. Ilık bir akşam yemeğine karar verdiğinde mutfağında hafif müzik eşliğinde işini yapmaya koyuldu.

O sırada arabasından inen Jihoon bütün bir haftanın yoğunluğuna itiraz ediyormuş gibi derin bir nefes bıraktı. Apartmanın içine girip asansöre doğru yöneldi.

Bütün bir hafta sonu boyunca evinde tek bir iş olmadan dinlenmek istiyordu. Hyunsuk ve bebeğiyle birlikte. Asansör dairelerinin olduğu katta durduğunda beklemeden dairesine yöneldi.

Evinin içine adım attığında ilk yaptığı şey üzerinde ki ceketi çıkarmaktı. Sonra ise mutfakta paytak paytak bir o yana bir bu yana yürüyen eşini izlemekti.

Her zamanın aksine giydiği bol gömleklerinin yerine bu sefer karnında ki bebeği belli eden bir tişört vardı. Hatta o kadar kısaydı ki karnının alt kısmını çıplak bırakmıştı.

Bal rengi cilt tonunu ortaya çıkaran şortunu es geçip Hyunsuk'un yüzüne baktı. Hyunsuk'u yoramazdı. Zaten yavrusu yeterince yoruyordu. Birde bu yaramaz, akıl erdiremediği azgınlığıyla uğraşamazdı. Aslında suçlu o değildi. Hyunsuk günden güne daha parlak bir hal alıyordu. Yanakları daha dolgunluk kazanıyor ve kokusu Jihoon'u çıldırtıyordu.

Jihoon evinin kokusunun ciğerlerine çekip mutfağa doğru yürüdü ve kapı çerçevesine yaslandı. Hyunsuk'un tezgahın önünde ki görüntüsü, ince ve açık beli ona hoş bir davette bulunuyordu.

Hyunsuk'un hâlâ onu fark etmemesine şaşırsa da pek aldırış etmeden eşinin ince beline kollarını sardı Jihoon. Burnu hemen boynuna doğru inerken dudakları ensesine değdi.

"Sarılmak için niye bu kadar beklediğin merak konusu cidden." diye konuştu Hyunsuk. Jihoon elbette ki Hyunsuk'un varlığını hissettiğini bilmeliydi.

Jihoon partnerinin belinde ki ellerini kalçalarına indirip sıkmıştı. "Manzaram çok hoştu, gözlerime engel olamadım."

"Seni azgın herif!" diye kıkırdadı Hyunsuk. Garnitürü karıştırdığı kaşığı bırakıp Jihoon'u itmeye çalışmıştı. Yaptığı iş nafileydi çünkü itişleri Jihoon'a etki bile etmiyordu.

Elleri hâlâ Hyunsuk'un kalçasındayken kendisine doğru çekmişti. Dudakları tatlı bir melodiyle birleştiğinde Hyunsuk ellerini Jihoon'un pazularından ensesine çıkarmış ve siyah saçlarına daldırmıştı.

Ne zaman öpüşmeye başlasalar ilk geri çekilen Hyunsuk olurdu. Nefessiz kaldığında Jihoon'un dudaklarından kendini kurtarması onun için büyük bir meseleydi. Jihoon bırakmak istemiyordu.

Hyunsuk'un soluklanmasını fırsat bilen Jihoon öpücüklerinin yeni hedef noktalarını seçti. Önce yanaklarını öptü. Sonra rotasını gözlerine, alnına burnuna ve boynuna indirdi.

Hyunsuk, Jihoon'un ensesindeki elini boynuna indirdi ve yumuşak ezmelerle masaj yaptı. Bilgisayarın önünde geçirdiği onca saatte karşı kasları sertleşmişti.

"Duş almaya ne dersin? Sonra birlikte akşam yemeği yiyebiliriz."

"Küvette masajı ek hizmet olarak sunuyorsanız neden olmasın." Jihoon genç adamın çenesine bir öpücük bırakarak geri çekildi. Gözlerinin en iç noktasına baktı.

"Hamile olan benim, ek hizmetler bana özel değil mi?" Hyunsuk sordu.

"İstisnalar kaideyi bozmaz."

"İyi o zaman." dedi Hyunsuk. Jihoon'u kendinden uzaklaştırıp mutfaktan çıktı. Yemek için herhangi bir sorun olmadığını bilerek boş vaktine minnettar oldu.

"Masajından sonra sende bizi yıkarsın. Ben ve kızını."

Hyunsuk arkasından 'evet' diye sessiz bir sevinç ve gurur nidası duyduğunu belirli belirsiz anladı. Park Jihoon'du bu işte, en sağlam vuruşunu yapmış bir futbolcu edasıyla geziniyordu.

Küvette ki bol köpüklerin arasına yerleştiklerinde Jihoon hemen Hyunsuk'un açık bacakları arasına girmişti. Arada sırada parmakları genç adamın dizlerini ve eğer ulaşabilirse uyluklarını okşuyordu.

Hyunsuk bir an olsun içinde, karnının iç yüzeyinde gezen parmaklar ile Jihoon'un vücudunda gezdirdiği parmakları aynı anda hissetti.

Sıcak su kaslarını gevşetirken Hyunsuk'un parmakları da masaj için belli bir ritim tutmuştu. Jihoon suyun içinde rahatlarken haftasonunu iple çekti. Uyumak, yemek yemek ve doyasıya Hyunsuk'u öpmek.

-

oy sinirimizz yok💋

43, hoonsuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin