fünf.

211 37 3
                                    

"Hey! Hyunsuk."

Bakışlarının hemen arkasına çevirdi. Kolları arasına almaya çalıştığı kutuyu ise hemen geri yerine bıraktı.

"Kaç kere uyardım, ağır taşıma ve herhangi bir şeyi yerinden kaldırma diye."

Hongjoong sinirle karışık anlayışlı bir şekilde ikizine baktı ve yanına yürüdü. Hyunsuk elini beline koyarken gözlerini devirdi.

"Ağır değildi ki."

"Ne fark eder? Ayrıca sen oturup dinlensene." Hongjoong az önce Hyunsuk'un almaya çalıştığı kutuyu kaldırıp mutfak masasının üzerine bırakmıştı.

"Evet canım haklısın, hepiniz çalışın -ki benim evim- ben oturayım." Histerik bir gülüş bıraktı Hyunsuk.

"Çok nazlanıyorsun." dedi Hyein dış kapıdan içeriye elinde valizler ile girerken. Büyük ihtimalle bunlar Hyunsuk'un kıyafetleriydi.

Yeni aldıkları evi düzenlemek için hepsi toplanmıştı. El birliğiyle ile dün temizlik yapılmıştı. Bugün ise eve alınan mobilyaları sabahtan Jihoon gelip ustalar ile halletmişti.

Hyunsuk'un dersi olduğu için öğlenden sonra Hongjoong ile okuldan eve gelmiş ve geri kalan eşyaları yerleştirmeye başlamışlardı.

Hyein ise yeni geliyordu. Jihoon da Hyein'in arkasından iki karton kutuyla içeriye girmişti.

"Bunlar kitaplar ve bazı biblolar." deyip kutuları salonun köşesine, televizyonun önüne bırakmıştı.

"Neler kaldı?" dedi Hyein'in üzerinde ki ceketi çıkarıp koltuğun köşesine bırakırken.

"Salonda ufak tefek işler kaldı ve mutfağın yarısı bitmedi. Birde," dedi Hongjoong bakışlarını misafir odasını düzelten Sungchan'a döndürürken. "Misafir odasıyla yatak odası kaldı."

Hyein'in başını anladım derecesinde salladı ve yanında durduğu Hyunsuk'un karnını okşamak için elini uzattı.

"Mide bulantın var mı?" diye sordu bir yandan da şirin şirin Hyunsuk'un karnını okşarken. Hyunsuk ablasına güldü ve başını iki yana salladı. Gözleri ileride onları mutlu bir şekilde izleyen Jihoon'a kaydığın da aniden utanmış hissetti.

Oysaki iki gündür birlikte burada, bu evde proje yetiştirmeye çalışıyorlardı. Kocaman bir zaman diliminde sürekli yalnız kalmışlardı. Ara sıra Jihoon onu öpmüş, sarılmış ve hatta hâlâ nohut tanesi kadar olan bebeğine bile seslenmişti.

"Tamam o zaman." demişti Hyein sırtını düzeltirken. "Siz ikiniz," deyip Hyunsuk ve Jihoon'u işaret etmişti.

"Yatak odasını halledin, bizde mutfağı halledelim Hongjoong ile birlikte. Sonra da yemek sipariş ederiz."

Jihoon ve Hyunsuk ikiletmeden yatak odasına doğru ilerlediler. Önden Hyunsuk arkasından Jihoon içeriye girince kapıyı kapatmayın da ihmal etmemişti.

Hyunsuk yatak odasını şöyle bir baktı. Odanın sol tarafından balkon vardı ve balkona açılan bütün taraf camlıydı. Bu sabah takılan perdeler kenara doğru çekilmişti. Odanın içinde o kadar çok eşya vardı ki Hyunsuk hangi birini düzelteceğini bilemedi.

Beline sarılan eller onu ürkütsede çaktırmadan devam etti. Jihoon'un sıcak nefesi boynuna çarpıp deliyordu.

"Sen kıyafetleri yerleştir, bende yatağın çarşaflarını takayım." Eliyle sol köşede ebeveyn banyosuna açılan kapının yanına kadar uzanan gardırobu göstererek konuştu Hyunsuk.

Jihoon başını salladı ve Hyunsuk'un belinden ayrılmayan önce yanağına bir buse kondurdu. Hemen valizleri açmayan koyuldu Jihoon.

Onun aksine Hyunsuk, annesinin gönderdiği nevresim kutusunun açıp yatağına sereceği çarşafı çıkarttı. İki üç hamleden sonra düzgünce yerleştirdiği çarşafı eliyle düzeltti ve yastık kılıflarını da taktı.

Yorganına da nevresimi geçirdikten sonra düzgünce hallolmuş yatağa baktı. Yermi dakikasını anca almıştı. Yorulmuş olmasına rağmen Jihoon'un yanına iki adımla varmıştı.

Aslında şu günlerde inanılmaz derecede kendini halsiz hissediyordu. Sabah uyanır uyanmaz okula gitmek bile onun için şu sıralar neredeyse çok zor olmaya başlamıştı.

Çünkü hem midesi bulanıyor hem de vücudu inanılmaz derecede kırgın hissediyordu. Aslında bugün düne oranla daha fazla lavaboyu kullanmıştı, istiğfar etme oranında ki artış onu şaşırtmıştı.

Ama eve geldiğinden beri ne midesi bulanmış ne de halsizlik belirtisi olmuştu. Yere oturmuş tişörtlerini katlayan Jihoon'un yanına yerleşmişti o da.

Birlikte ilk önce Jihoon'un kıyafetlerini sonra da Hyunsuk'un kıyafetlerini yerleştirdiler. Daha sonra ortak dolaba ikisinin eşyalarını yerleştirdiler. Hyunsuk garip bir hisle çalıştı çoğu zaman.

İkisinin birlikte yaşaması olayına hâlâ alışmış değildi. İki ailede onlar için resmen seferber olmuştu bütün hafta boyunca. Düğüne iki gün vardı ve inanılmaz derecede hızlı geçmişti zaman.

"Ne düşüyorsun güzelim?" demişti Jihoon boş karton kutuları iç içe geçirirken. Resmen yatak odasının hepsi bitmişti, iki saate yakındır aralıksız çalışmışlardı ama.

Hyunsuk ileride çalışma masasının üzerinde duran maket alışveriş merkezine baktıktan sonra Jihoon'un bedenine odaklanmıştı.

"Düğüne iki gün kaldı."

Jihoon duyduğu şey ile kıkırdamasına engel olamadı. Düzeltilmiş odayı es geçerek yatakta oturan Hyunsuk'un hemen yanına oturmuştu.

"Benimle evleniyorsun." Omuzlarını kabartarak konuştu Jihoon. Hyunsuk onun göğsüne vurarak daha da yakınlaştırdı yüzlerini birbirlerine.

"Gevezeliği bırak." demişti Hyunsuk eli hâlâ Jihoon'un sert göğsü üzerindeydi. "Teşekkür ederim." dedi.

"Neden?" diye atıldı ama Jihoon hemen.

Elleri Hyunsuk'un ince beline dolandı ve onu iyice kendine çekti. Hatta Hyunsuk'un bir bacağı şimdi Jihoon'un sol bacağına tırmanmıştı.

"Beni bebekle öylece bırakabilirdinde."

"Bunu defalarca konuştuk güzelim, öyle bir şey olmadı ve olmayacakta." Sert sesini biraz yumuşatarak konuştu Jihoon.

Hyunsuk gülümsedi buna. Uzanıp bulut kadar hafif bir öpücük bıraktı Jihoon'un dudaklarına.

"Yalnız çok kısa oldu bu." dedi Jihoon, Hyunsuk'un geri çekilen bedenini kendine çekmeye çalışırken.

"Hayır, yeterliydi." dedi Hyunsuk itiraz etmeye çabalarken. Jihoon onu bırakmadı. Küçük burnuna ve yüzünün bir kaç noktasında öpücükler bıraktı. Ardından dudaklarına kapandı.

Hyunsuk bundan zevk aldı ve kollarını Jihoon'un boynuna sardı. Bu eylemi gerçekleştirdiği an odanın kapısı sert bir şekilde açıldı.

İkili birbirlerinden ayrılıp kapının eşiğinde bekleyen Sungchan'a baktılar ve bağırışına aynı anda şok oldular.

"Bunlar çalışmıyor ki, sevişiyorlar."

43, hoonsuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin