Sizi beklettiğim için çoook üzgünüm.
Bu bölüm smut mu yazdım acaba? Yazdım bir şeyler evet. İyi okumalar^^Medya; Kier
**
Mikail'in ortaya attığı fikirden sonra Anastasia'ya bunu sormaya ne dersiniz diyerek tartışmanın büyümesini önlemiştim. Tek sorun Anastasia'nın nerede olduğuydu. Botan'la ikisini savaş esnasında görmemiştim. Kier endişeye yer vermeden bir büyü yapmış ve onların evin bodrum katında olduğunu söylemişti. Bu bir savunma büyüsüymüş ve içine aldığı kişilerin enerjilerini biliyorsa yerleri de biliniyormuş.Kucağımda Kier'in az önce fiziksel yaralarını iyileştirdiği Eris'le beraber yürürken bana Daren eşlik ediyordu. Hiç yaralanmamıştı. Herhangi bir çizik bile yoktu. Mükemmeldi. Dudaklarını araladı.
"Ulysses seninle konuştu mu?"
"Evet, ama onu tersledim."
"Aptallık yapıyorsun. Kehanet denen bir şey var. Altair ölmeseydi sen ölecektin ve bunu yaptığı için ben Ulysses'e minnettarım."
Kollarımdaki Eris'e bakıp iç çektim. Kahverengi bukleli saçları dalga dalga aşağı düşerken yüzünde sakin bir ifade vardı. "Ona ne diyeceğim?"
Daren kızıl saçlarını gerisine atıp bir kapıyı açtı ve aşağı inmeye başladı. Ben de onu takip ettim. Karanlık olduğu için dikkatli adımlar atıyordum. "Altair'i öldürdüğünü söyleyeceksin. Anlayacaktır. Zaten tercihini senden yana kullanmıştı."
Derin bir nefes aldım. Bodrum katının ışıkları açıktı. Anastasia ile Botan öylece oturuyordu ve Botan eliyle yere dokunarak kırmızı çiçekler oluşturdu. Daren'in tanımını düşündüm. Doğanın sevdiği. Yani Botan Astra mıydı?
Botan oluşturduğu çiçeklerden en kırmızı olanını koparıp Anastasia'nın sarı saçları arasına yerleştirdi ardından bize döndü. "Yaşadığına göre Altair ölmüş olmalı."
Anastasia koşarak üstüme doğru gelip kucağımdaki Eris'i fark ettiğinde yavaşlayarak normal bir şekilde bana sarıldı. "Botan ölebileceğini söylediğinde gerçekten endişelenmiştim."
Botan'a baktım. Ensesini kaşıyıp masum bir bakış attı. Kaşlarımı çatıp kafamı iki yanıma salladım. Bana söylemesi gerekti! Bana gerçekte kim olduğunu söylemesi gerekti.
"Açıklayabilirim.."
"Neyi açıklayacaksın?"
"Neden söylemediğimi?"
Derin bir nefes aldm ve yanına gittim. Anastasia da arkamdan ilerlerken Mikail, Kier ve Daren bodrumun girişinde kalmışlardı. Bazen ne kadar anlayışlı olduklarını düşünüyordum. Çünkü ben bu konuşmayı onlar yapıyor olsaydı bir şekilde sıvışır ve fazlalık olarak yanlarında bulunurdum. Merak fazlasıyla zararlı bir şeydi.
Botan önce sessiz kaldı. Ardından derin bir nefes alıp gerginliğini gidermek istercesine ellerini birleştirdi. Sonunda açıklamaya karar verdiğinde dudaklarını araladı ve hızla konuşmaya başladı.
"Anladığın üzere ben Astra'yım ve bu da benim 15. hayatım. Doğa ölmeme izin vermiyor ve sürekli hayata geri dönüyorum. Ama bunun da bazı şartları var. Hiçbir şekilde doğanın bana gösterdiği geleceği değiştiremem ve kimseye de kim olduğumu açıklayamam. Aksi takdirde doğanın sevdiği olmaktan çıkarım. Yani bu böyleydi. Bu yüzden kimseye kim olduğumu açıklamamıştım ama dün senin öleceğini gördüğümde bunu Anastasia ile paylaştım. Kurallara uymamama rağmen doğa hala beni seviyor. Sanırım 15.hayatımda kuralları ihlal ettiğim için. Ama bundan sonra bir hayatım olmayacak. Bu da doğanın merhameti oluyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutasyon
Literatura Feminina3.Dünya Savaşı'ndan sonra yok olan bir dünya ve gidilen yeni bir gezegen. Ortaya çıkan farklılar ve bir farklı olan Araf için tarafını seçme zamanı. *** Yaoi, yani gay konulu bir hikayedir^^ İyi okumalar:)