Kan Meselesi

1.3K 112 4
                                    

Braeden eline yardımcısının uzattığı şikayet dosyasını alıp okumaya başladı.

"Şeytanların bugünlerde gösterdikleri faaliyetler oldukça tehlikeli bir hal almaya başladı. Güçlerini sınamak için şehrimize yakın yerdeki savaş alanında çalışmaya başladılar. Halk olarak kraliyete iki şikayetimiz var. İlki; gürültü kirliliği. Çıkardıkları sesler o kadar yüksek ki geceleri uyuyamıyoruz bile. İkincisi ise; güçlerinin sınırı. Savaş alanından 2 km uzaklıkta bulunan şehrimiz de onların bu çalışmasından zarar görüyor. Şehrimizin kuzeyindeki evler tamamiyle harap olmuş durumda."

Braeden iç çekti ve 'Daren..' diye mırıldandı. Yaklaşık 3m uzağında duran yardımcısı "Ne yapmalı Braeden?" diye sorduğunda Braeden sarı saçlarını eliyle gerisine atıp "Hiçbir şey." diye karşılık verdi.

"Bu şikayeti kaale almıyoruz."

"Ama Braeden.."

"Ne?"

"Daren efendiyi siz büyüttüğünüz için mi böy-"

"Bana hesap sorma Trao."

Yardımcısı önce biraz geriledi sonra başını eğip sordu. "O zaman neden?"

Braeden iç çekti. "Şehirlerin yakınına savaş alanının yapılması, şehrin gelişmesine olanak sağlar. Şehrin başkanıyla konuştuktan sonra halkın %97'si 2km uzaklarına savaş alanı yapmamızı onayladı. Yani şuan şeytanlara gidip 'Savaş alanından çıkın' deme hakkımız yok. Bu yüzden de şikayetleri geçersiz."

"Anlıyorum.." dedi Trao. "Sizi sorguladığım için üzgünüm. Ama yine de şeytanlara bir uyarı yapmamız gerekmez mi?"

"Daren'in emrindekiler uyarıyı pek takar ya." deyip güldü Braeden.

Trao'nun yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Kier'den yardım istesek?"

Braeden sakallarının üzerinde elini gezdirdi. "En son kavgalıydılar. Sanırım anlaşmazlığa düşmüşlerdi."

"Kavgalı mıydılar?" dedi Trao şaşkınlıkla. Trao, okuldan mezun olup kraliyetin muhafızlarından biri olduktan sonra Braeden'in peşinde koşuşturup durmuş, her seferinde 'Yardımcınız olmak istiyorum.' demişti. Tabi Braeden'in peşinden ayrılmadığından da bazı sırları öğrenmişti. Braeden'ın büyüttüğü iki çocuk da öğrenilmesi gereken en son sırdı. Bu sırrı öğrenmesiyle Braeden onu yardımcısı yapmış ve Trao'ya çenesini kapalı tutmasını tembihlemişti. Bu iki çocuktan biri şeytanların lordu olan Daren idi. Diğeri ise meleklerin lordu olan Kier. Trao o ikisinin hiç kavga ettiğini görmemişti ki şimdi kavgalı olduklarını duymak bile onu şoke etmişti.

"Evet. Onları birilerini kontrol etmemeleri konusunda uyarmak için çağırmıştım ki, birbirlerine ölümcül bakış atmaktaydılar. Neyse şimdiye barışmışlardır gerçi."

 ♦♣♦♣♦♣♦♣♦♣♦♣♦♣♦♣

Üç lordla beraber olduğumu öğrendikten sonra, şaşkınlıktan konuşamamıştım bile. Kafam oldukça fazla karışmıştı. Hiçbir şey mantıklı değildi. İmkansızdı. Bir lord olduğunu söylese bile bir lordun bana evini açması imkansızdı. Beni bir kraliyet muhafızı olan Altair'in elinden kurtarmaları ve diğer her şey oldukça mantık dışıydı. Tarafına katıldığında bile lordunu görme olanağın yoktu ki; bu üç işi bana lord olduklarını iddia ediyorlardı. İnanamıyordan  ziyade inanmak istemiyordum. Nasıl bir durumla baş başaydım ki üç lordla birden tanışıyordum? Düşünmesi bile korkutucuydu. Okuldayken öğretmenimiz Aria, bize lordların lord olduklarını ifşa etmeyeceklerini eğer ederlerse de başımızın büyük bir belada olmuş olacağını söylemişti. Üstelik birçok sahtekarın da 'lord' olduğunu dile getirdiklerini söylemişti. Sahtekar mıydılar yoksa başım büyük bir belada mıydı? Ah.. Kafamın fazla karıştığını söylemiştim.

MutasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin