8. BÖLÜM- Kalubeladan Beri Aşina

347 31 107
                                    

Hepinize tekrardan merhabalar efendimm <333

13.08.23 şöyle bir tarih bırakalım.

Yaramızda Kalsın- Merve Özbey

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, seviyorum sizi <33

Uyarı: Rahatsız edici ögeler içerebilir!

***

8. BÖLÜM- Kalubeladan Beri Aşina

Yani insan en çok neyden sınanırdı? Aradığı şeyden mi yoksa eksikliğini gördüğü her şeyden mi?

Büyük bir vicdan azabı içindeydi Kutsal. Ağır yükün altın ezildi, yıkıldı ve taşıyamadı. Sakin olmaya çalışırken bile yıkıyordu etrafını. Kapıdaki herkesi birbirine geçirip nefes nefese devam etti koridordaki yoluna.

"Ulan daha yirmi yaşında o kız. Yirmi lan yirmi!" diye söylenirken koridor sesiyle inledi. Kimse kalmamıştı ayakta. Doğruca Şerif'in odasına attı adımın, öfkeliydi ve önüne gelen herkesi yıkıyordu. Çelik kapıyı açtığı gibi daldı içeri ama önce arkasından kimsenin gelmemesini sağlamalıydı.

Kapıyı ardından kilitlediği gibi anahtarı cebine atıp arkasını döndü. "Kutsal?" dedi şaşkınca Şerif. "Burada ne işin var?"

Kutsal tek kelime etmeden koştu, koştu ve elinde viski bardağıyla dikilen Şerif'e sıkı bir yumruk geçirdi. "Kızın lan o senin, kızın!" diye kükrediğinde kanlar içinde sendelemiş, bir elini masaya dayamıştı bile. Bardak yerde binlerce parça olmuş içindeki sıvı zemine yayılıyordu.

"Nasıl zehirlersin lan kızını! Yıllarca bir bildiği vardır dedim, hastadır dedim. O testler uyuşturucu kontrolleri için miydi şerefsiz herif!"

Yakasına yapışıp birkaç yumruk daha geçirdiğinde nefes nefese konuştu Şerif. "Sana ne lan!" Elinden kurtulmaya çalıştı fakat boynuz kulağı çoktan geçmişti, karşısında ondan kat kat güçlü bir Kutsal vardı artık.

"Sana kızı izle dedik, burnunu boka sok demedik." dedi hırsla Şerif. Elinin tersiyle burnundan akan kanları silerken ikisi de çatık kaşlarıyla birbirlerine meydan okuyorlardı. Kasvetli odada yalnızca ikisinin olması çok tehlikeliydi.

Öfkeli nefes sesleri odada yankılanıyordu, "Senin aksine benim bir vicdanım var!" diye kükredi Kutsal. "O Vefa itine söyle, biliyorum artık senin için çalıştığını. Eğer beni yanında görmeye devam etmek istiyorsan, Mahi'ye bir daha mal satmayacak. En başında Mahi'yi bana emanet ettiysen, her şey benim kontrolümde olacak yoksa ben bu işte yokum, Vefa'yla devam edersin yoluna."

Hırsını çıkarmış ve artık daha fazla inatlaşmadan gitmeliydi yoksa Şerif her şeyin farkına varacaktı. Birkaç yıl, yalnızca birkaç yıl daha bu adama katlanıp kalemini kırmasına çok az kalmıştı; sabretmeliydi.

Kutsal kapıdan çıkmak üzereyken "Mahi benim en büyük projem, sana emanet ettiysem sonuna kadar devam ettireceksin! Ne yaptığımı sorgulamadan sadece aynılarını yapmaya devam et. Vefa veya başkasına güvenemem." dedi çaresizce Şerif. Fakat bu çaresizlikte bile hainlik ve şerefsizlik kokusu vardı; insanın özünde karaktersizlik olunca konunun kim olduğunun bir önemi yoktu.

Kutsal artık Şerif'in tamamen ona muhtaç olduğunu biliyor ve bunun farkında olmanın rahatlığıyla ayrılıyordu onun ininden. Zamanı geldiğine Mahi'yi bu çukurdan çıkarmak için yeterince gücü ve destekçisi olacaktı zaten.

Gecenin Bir VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin