20. BÖLÜM- Uykusuz Beş Ayın Ardından

183 13 21
                                    

Bölümü düzenlemeden attığım için yazım hataları fazla olabilir. Müsait olduğumda gözden geçireceğim yeniden bildirim gelirse kusura bakmayın şimdiden :))

Üzülerek bir haber vermek istiyorum. Bölümü uzun tutmaya çalışım. Çünkü hikayeyi toparlamak adına eğer bir sıkıntı çıkmazsa birkaç bölüm sonra sezon finali niteliğinde ara vereceğim. Çok uzun olmayacak ama elimde stok bölüm olması ve sonraki bölümlerin planlamasını yapmam için zaman gerekiyor. Ayrıca elimden geldiği kadarıyla karamsar temayı biraz dağıtmak istiyorum.

Bir yıldır aralıksız yazıyorum bu yüzden umarım beni anlayışla karşılarsınız <3

Ayrıca aynı anda yazdığım diğer kurgumu da gün içerisinde yayımlayacağım. Umarım ona da bir şans verir ve beğenerek okursunuz. 

Hepinizi çokkk seviyorum. Gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederimmm. 


***

20. BÖLÜM "Uykusuz Beş Ayın Ardından"

İnsanlar acımasızdı ama ben de artık akıllanmıştım. Kutsal'ın karşımdaki varlığı devam ettiği sürece de akıllanmaya devam edeceğimi biliyordum. Kan ve rutubet kokulu bu neredeyse kullanılmayan ring binalarının pisliğine rağmen dünyanın en huzurlu anında takılı kalmış gibiydim. Gözleri benimkilerde duruyor, acı çekiyor olmasına rağmen gözlerini açık tutmaya çalışıyordu aynı benim gibi.

Öne doğru eğildim. "Benimle gerçekten evlenmek zorunda değilsin ama o imzayı atmazsan seni ringlere çıkarmaya devam edecekler." Yüzünde alaycı bir gülüş oluştu. "Beni kimse bir şeyler yapmaya zorlayamaz Mahi." Gülüşü kaybolup tehlikeli bir bakışa dönüştüğünde tüylerim ürperdi çünkü bu onun daha önce hiç görmediğim yanıydı. "Sadece... seninle tehdit ederlerse dizlerimin üzerine bile çökebildiğimi biliyorlar."

Bu beni yaraladığı kadar yaralarımı sardı da. Fakat hemen ardından söylediği "Bu yüzden yeniden ortadan kaybolursan her şey daha kolay olur." sözleri umudumu yeniden yerle bir etmişti. Odadan çıkmak üzere ayaklandığında arkasından "Merih ve Hifa'yı Maçka'ya gönderdim. Evi boşalttım ve geriye yalnızca emanetçideki iki bavulum ve ben kaldık. Oynadığım kumar bu defa hileli ve tek kazananı olmak için çıkıyorum yola." dediğimde adımları durmuştu.

Ne düşündüğünü merak ediyordum. Hareketsizce hakkımda vereceği hükmü bekliyordum, neredeyse tırnaklarımı yiyecek kadar endişe içindeydim. Kapının aniden açılışıyla beraber içeri söylene söylene "Şu kolundaki vidasını si-" girerken gözleri beni bulup olduğu yerde donakalan Cengiz girmişti.

Kutsal'ı elinin tersiyle itip karşıma geldiğinde "Oğlum yine hangi korku filminden çıktın, yetmedi mi şu garibanın aklıyla oynadığın." diye söylenişine devam etti. "Bak artık ben bile görüyordum kabus gibi seni. Vallahi deliriyorum sandım meğer bu salak gece sayıklı-"

Sözlerini Kutsal'ın onu sert bir darbeyle iterek bozmuştu. "Gevşek tellerini kesmezsen kapıdaki vidayı ben sokacağım müsait bir tarafına fitil niyetine." Dişlerinin arasından hırsla söylediği cümlesine rağmen ben Cengiz'in ana fikrini anlamıştım.

"Mahi'yi İstanbul'a benim eve götür." Omzunun üzerinden bana döndüğünde yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Gerçekten benden vaz mı geçiyordu? Ama o zaman evine götürmesini söylemezdi.

"Ama hani trip atacaktık, hemen ilk görüşte yumuşamayacaktık Kutsalcığım!" Cengiz heybetli bedenine rağmen kırılgan bir edayla süzüle süzüle baktı gözlerime. "Kusura bakma Mahi ama sen de bokunu çıkardın, beş ay ne demek yani."

Gecenin Bir VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin