10=kriz

82 14 68
                                    

Jeongin'den

Şu an Hyunjin ve Felix olduğunu bildiğim ama bir yandan da bilmediğim kişilerle amfinin kapısında bakışıyorduk. Evet, tam anlamıyla bakışıyorduk çünkü üçümüzün de ağzını bıçak açmıyordu. Kim olduklarını bile tam anımsayamıyorken sanki bu anı daha önce yaşamış gibiydim.

"Ee ne konuşacaksın bizimle?" diye sormuştu Hyunjin.

Ben onlarla bir şey mi konuşacaktım? Bunun üzerine düşünürken bir an başım döner gibi olmuş ve gözlerimi kırpıştırmıştım. Felix ve Hyunjin kötü olduğumu görmüş olmalarından gerek kollarımdan tutmuşlardı düşmemem için.

Onların tutuşlarıyla ayakta kalabiliyorken kafamda yaşananları netleştirmeye çalışıyordum. Aynalar, ruhlar, planlar, arkadaşlar, üzüntüler, aşağılamalar, hapisler, aşklar, ağlayışlar, yok oluşlar, krizler... Hepsini tek tek değerlendirdim kafamda. Garip hissediyordum, bir şeyleri unutmuş gibiydim. Bir şeyler eksik gibiydi.

Kendimi zorladım, kendimi hatırlamaya zorladım. Yarım kalmış hissediyordum. Hayatımın bir kısmını unutmuş gibiydim. Düşündüm, ayaklarım titrerken içimdeki o boşluk hissini düşündüm.

Changbin.

Keeho.

Soul.

Bir anda tüm olanlar aklıma doluştu. Changbin'in aynadaki yorgun görünüşü, gece sohbetimiz, yaptığımız planlar, Keeho'nun zamanı geri alması. Hepsi ama hepsi bir anda zihnime doluşurken başıma keskin bir ağrı girdi.

Felix ve Hyunjin endişeli bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışırken gülümsemeye çalıştım. Beni tutan ellerden uzaklaşırken planı uygulamaya odaklandım. Kendimi yalancı hissediyordum. Beni tekrar tutmaya yeltenmişlerdi benim onların ellerinden kurtulmamla ama izin vermedim ve sorun yok anlamında bir el hareketi yaptım.

"Hey, iyi misin?"

"Evet. Evet, iyiyim. Teşekkür ederim. Size demek istediğim şey... Yani, aslında- Of! Bunu nasıl diyebilirim bilmiyorum, biraz utanç verici."

"Direkt söyle gitsin." dedi Felix.

"Arkadaş olabilir miyiz?" diye sormuştum hızlıca. Evet, planı hatırlıyordum artık ama onlarla nasıl arkadaş olabileceğim konusunda bir fikrim yoktu. Bu yüzden ilkokulda uyguladığım arkadaş olma taktiklerini uygulayacaktım.

"Ne?" diyerek gülmüştü Hyunjin. "Şaka mı yapıyorsun?"

"Hayır, hayır! Sadece arkadaş olmak istiyorum ama bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyorum."

Sanırım Keeho'nun zamanı daha da geriye almasını öğrenmesi gerekiyor. Şu an aşırı saçma bir durumun içinde kalmıştım. Günün başından başlamak daha iyi olabilirdi. Böylece önce hatırlar sonra konuşurdum.

"Pekâlâ, arkadaş olalım o zaman." demişti Felix gülümseyerek. Ben de ona gülümsediğimde Hyunjin, bu durumdan memnun değilmişçesine bakarken elini, Felix'in omzuna atarak kendine yaklaştırmıştı. Böyle yapmasıyla gülerek "Sevgili olduğunuzu biliyorum Hyunjin, kıskanmana gerek yok. Hem benim sevdiğim biri var zaten." demiştim.

"Kıskanmamıştım zaten." demiş ve elini, Felix'in omzundan çekmişti. Bunu yapmasıyla Felix, ona "Öyle mi?" dercesine bakmış ve kafasını aşağı yukarı sallamıştı kollarını göğsünde çaprazlarken. İkisine de bir bakış attığım sırada dersim olduğu aklıma gelince hızlıca konuştum.

"Bugün bir şeyler yapmak ister misiniz?" diye sordum.

"Ne gibi?" diye sordu Felix.

"Bilmem, bir kafede oturabiliriz belki. Daha iyi tanışırız hem."

Kurtar Beni, Lütfen (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin