22=tozlu ayna

74 14 55
                                    

Jeongin'den

Sabahın beşinde birden uyanmıştım. Gördüğüm kabuslardan sonra zaten doğru düzgün uyuyamıyordum. Yine uyanmıştım ve geri uyayamamıştım. O yüzden yatağımda yatarken tavanı izliyordum ve düşünüyordum. Tekrar tekrar gördüğüm kabusları düşünüyordum. Bir anlamı var mıydı yoksa yok muydu çözemiyordum.

Rüyaların anlamını hiçbir zaman anlamazdım, geleceğe dair bir ön gösterim mi değil mi bilmiyordum. Aklıma hayalet orkide gelince nerede gördüğümü hatırlamaya çalıştım.

Tüm anılarımı gözden geçirirken gözlerim uykuyla kapanmaya başladı. Karanlık ile baş başa kaldım. Rüya alemine bir adım atacakken ise aklıma gelen anı ile yerimden fırlamıştım.

"Sikeyim, tabii ki annemin eviydi..." diye mırıldanırken hızlıca ayaklanmış ve benimle gelmesi için Hyunjin'i uyandırmaya karar vermiştim. Onun uyuduğu odaya girerken seslenip dürtmeye başladım.

"Hyunjin, uyan! Buldum çiçeği, uyansana!"

Ellerimi ittirip gözlerini aralamıştı. "Ne oldu?" diye sorarken sesi robot gibi çıkıyordu.

"Çiçeği buldum, gitmeliyiz."

Bir süre boş boş bana baktıktan sonra tekrar gözlerini kapatıp arkasını dönmüştü.

"Ben uyumak istiyorum." diye mırıldandı. Oflarken "Felix'i kurtarmak istemiyorsun herhalde?" diye sordum. Bunu dememle hemen kalkarken "Ne bekliyoruz? Hadi gidelim." dedi.

İkimiz de elimizi yüzümüzü yıkadık. Evin anahtarını da aldıktan sonra evden çıktık. "Nasıl gideceğiz?" diye sormasıyla Hyunjin'e dönüp "Yürüyelim, sabah sporu olur." dedim.

Hayalet orkideler, annemin eski evindeydi. Aslında planım o evde yaşamaktı ama düzenlenmesi gerekiyordu. Ben de vakit bulamadığım için düzenleyememiştim. Gerçekten vaktimi ayırıp yenilemek istiyordum. Üniversitenin bitmesine az kalmıştı. Üniversite bittikten sonra yapabilirdim. Belki de Changbin'le beraber yapabilirdik.

Sohbetle geçen bir saatin ardından gelmiştik. Aldığım anahtarlardan biriyle evin dış kapısını açtım. Evin bahçesinin arka tarafına ilerlerken Hyunjin de beni takip ediyordu.

Gördüğüm koltuk şeklindeki salıncakla anılarım canlanırken yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. Boş verip kenardaki tozlu aynaya doğru ilerlemiştim.

"Bu çiçekler nasıl solmamış?" diye soran Hyunjin'le gözümü tozlu aynadan ayırıp ona baktım. "Buranın bahçesine bakan bir bahçıvan var. Bu eve tekrar dönmeyi düşünüyorum ve çiçeklerin solmasını istemedim." dedim.

"Hmm." diyerek başını onaylar şekilde sallamıştı. Etrafı inceliyordu. Benim incelememe gerek yoktu, eskisi gibi duruyordu.

Çiçeklerin olduğu kısma yönelirken kenardaki hayalet orkideyi almıştım. "Hepsini almalı mıyız yoksa tekrar mı geliriz?" diye sordum düşünürken.

"Sonuçta bunları kullanınca bitmeyecek mi her şey?"

"İki tane yeter herhalde. Biri Changbin biri de Felix için." derken ikinci çiçeği de alıp Hyunjin'e uzattım.

"Evet. Gidiyor muyuz?"

"Gidelim."

"Keşke Keeho gibi ışınlanabilsek."

"Keşke."

Yürüyerek geldiğimiz yolu toplu taşımayla geri dönmüştük. Tekrar yürümek zor oluyordu. İkimiz de eve girdiğimizde Hyunjin üstünü değiştireceğini söyleyerek odasına gitti. Onu onaylayıp heyecanla tuvalete girdiğimde sadece Changbin ve Felix vardı.

Kurtar Beni, Lütfen (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin