8=kapanmamış ayna

79 16 105
                                    

Jeongin'den

Sabah alarm sesini duymadan uyandığımda bunun ilk defa olmasına şaşırmıştım. Yataktan kalkıp telefondan saate baktığımdaysa ilk dersimi çoktan kaçırdığımı fark etmiştim.

"Siktir!" derken uykum tamamen açılmış ve hemen hazırlanmaya başlamıştım. Hyunjin ve Felix'den gelen mesajları görmemle "Hayır, hayır, olamaz." diye mırıldanırken hızlıca onlara uyuyakaldığımı ve geleceğimi yazmıştım. Mesajıma cevap vermeseler de dersim olduğu için evden çıkmış ve aceleyle üniversiteye doğru yol almıştım.

İkinci derse yetişmek için daha vaktim vardı. Bu yüzden Felix ve Hyunjin'den mesaj gelmiş diye baktığımda gittiklerini ve bir daha onlarla muhatap olmamam gerektiğini yazdıklarını görmüştüm. Tekrar mesaj atmaya yeltenmiştim ki beni engellediklerini fark etmiştim.

Her şeyi mahvettiğimi düşünürken şu an Soul'la konuşmaktan başka bir şey yapamayacağım kesindi. Keeho da iki gündür yoktu ve soru sorabileceğim tek kişi Soul oluyordu.

Tuvalete girmiş ve kabinleri kontrol ettikten sonra boş olduğunu anlamıştım. Kimse gelmeden halletmem mantıklı olacağı için "Soul!" diye seslenirken aynaya dünkü gibi birkaç kere vurmuştum. Birkaç dakika bu işi tekrarlasam da Soul bir türlü gelmemişti.

"Sikeyim seni Soul!" diye bağırmış ve ne yapacağımı kafamda toplamaya çalışmıştım. Keeho'nun şu an zamanı geri alması gerekiyordu ama zaman akmaya devam ediyordu. Neredeydi bu çocuk? Onun dışında Soul'la da iletişime geçemiyordum. Bilinmezlik beni sinir etmeye yeterken saçlarımı çekiştirdiğim sırada kapı açılmıştı.

Kapının açılmasıyla içeri tanımadığım bir öğrenci girince sinirden deliye dönmemiş gibi ellerimi yıkamaya başlamıştım sakince. Giren öğrenci ise kabinlerden birine girmişti. Elimi yıkadıktan sonra konuşabileceğim başka bir kişi daha olduğunu hatırlamıştım. Pekâlâ, Changbin de her ne kadar benim kadar bu evrenlerin işleyişini bilse de Keeho gelince zamanı geri alacaktı ve ikinci plana geçecektik. Bu yüzden arkadaşlarına nasıl yakın olabileceğim hakkında birkaç taktik alabilirdim.

Tabii tüm bu planlardan önce girmem gereken dersler vardı. O yüzden dersimin olduğu yere doğru adımlamıştım. Bir dahaki döngülerde bu derslere tekrar girmeme gerek kalmayacaktı.

.

Derslerim bittikten sonra hızlıca eve varmıştım. Eve geldiğim gibi ilk işim tuvaletteki aynayı kontrol etmekti. Changbin, Soul'la konuştuğu için mi yoksa unuttuğu için mi bilmem ama ayna hâlâ tüm renkleriyle duruyordu.

"Hey, Changbin!" diye seslenmiş ve Changbin'i görmeyi beklemiştim. Yaklaştıkça bir silüeti andıran küçük siyah noktayı yaklaşana kadar fark etmemiştim bile. Changbin olduğunu anlamamla gülümsemiştim.

"Merhaba tekrardan Jeongin."

"Sana da merhaba. Burası hiç kapanmadı mı?"

"Hayır, Soul dün geceden beri yok. Onunla konuşamadım o yüzden. Sen ne yaptın bugün? Konuşabildin mi Hyunjin ve Felix'le?"

"Hayır. İşin aslı bugün uyuyakalmıştım ve onların da bugünkü dersleri sabah saatlerindeymiş. Bu yüzden onlara yalan söylediğimi düşündüler. Beni engellemişler. Sanırım birkaç kişi daha bu konuda onlarla dalga geçti ve bu yüzden de pek güvenmiyorlar. Eh, ben de gelmeyince sanki onlarla dalga geçiyormuş gibi oldum."

Changbin bir cevap vermediğinde gözlerimi, onun kahvelerine çevirmiştim. Sessizlik sürerken bakışlarımız kesiştiği gibi kaçırdı gözlerini. Düşünceli gözüküyordu. Cevap vermemesi her şeyi yokuşa sürmüşüm gibi hissettiriyordu. O konuşmayınca dolan gözlerimle tekrar konuştum.

Kurtar Beni, Lütfen (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin