9=güneşin doğuşu

73 17 85
                                    

Keeho'dan

Bildiğim her yere ışınlanıyor ve gri dumanlar arıyordum. Soul'un yanına gitmek istiyordum. Kokusunu bulmalıydım.

Sonunda bir yerde gördüğüm yükselen gri dumanlarla heyecanla bir ayna aramaya koyulmuştum. Ateşin olduğu yerde bir grup genç kamp yapıyordu. Ellerinde ayna var mı diye bakındığım sırada aldığım yanık kokusu anılarımızı hatırlatmıştı.

Soul, ellerimde kül olup giderken hiçbir şey yapamamıştım. Öylece ardında bıraktığı çiçeği izledim. Gelmesini bekledim. Ben bekledim ama o gelmedi.

Uzun bir süre sonrasında karşılaştık ve şimdi yanına gelme sırası bende Soul'um. Senin yanında olmak istiyorum, tekrar kül oluşunu izlemek istemiyorum.

Gençler arasında bir kız çantasından küçük bir ayna çıkardığı sırada fırsat bu fırsat diyerek gözlerimi kapatmış, küllerin kokusu burnuma iyice dolmuştu. Kendimi bir anda çok hafif hissetmemle gözlerimi araladığımda karşılaştığım boşlukla gülümsedim.

"Başardım..." diye fısıldadım boşluğa doğru. Sesim yankı yapıp bana döndü tekrar. Etrafta ilerledim bir süre Soul'u bulmak adına. Ayak seslerim yankı yaparken ürpermiştim. Soul cidden her gün burada ne yapıyordu?

Elimi kaldırdığımda önümde beliren görüntüyle şaşırmıştım. Bunu sadece Soul'un yapabildiğini düşünüyordum. Önümde beliren daha çok ayna ile bu aynanın, ayna satan bir dükkânda olduğunu tahmin ederek elimi indirdim.

İlerlemeye devam ediyordum ki duyduğum benimkiler dışında olan ayak sesleriyle arkama döndüm. Soul'u görmemle gülümsemiştim.

"Gelmişsin." dedi.

"Geldim." dedim.

"Nasıl?"

"Söylediğin gibi. Beni buradan alıp başka aleme yolculuk yaptıran şüphesiz ki kokundur."

"Varlığının şokundayım."

"Uzun süre ayrıydık zaten. Ne kolay geçti zaman."

"Yanımdan ayrılma, hiçbir şeyi umursamam."

"Ayrılmam. Sonuçta biz bir hikâyenin iki kahramanı, ne olursa olsun birbirini bırakmayan." derken Soul'a yaklaşmış ve tekrar küllere ayrılmasından korkarak ellerine uzanmıştım. Ellerimiz değmeden kendimi geri çekmiştim, yapamadım nedense, tutamadım özlediğim elleri.

Benim geri çekilmemle Soul elini, o gün çöplerin olduğu ara sokakta konuştuğumuz günkü gibi havaya kaldırmıştı. Bunu yapmasıyla cesaret alırken aynı şekilde elimi uzattım. Bu sefer arada bir evren yoktu, ellerimiz değdi birbirine. Bunu hissetmemle gözlerim dolarken sıkıca sarıldım Soul'a.

O da ellerini belime dolamıştı. Boynuna sardığım ellerimi daha da sıkılaştırırken "Çok mutluyum." diye mırıldanmıştım.

"Ben de. Kaybolmadığın için çok mutluyum, benden vazgeçmediğin için teşekkür ederim."

"Önemi yok artık." derken yüzümdeki kocaman gülümsemeyle ayrılmıştım ondan. O da şirince gülümserken elime uzanmıştı tekrar.

"Hadi gezdireyim sana evrenimi."

"Gezdir bakalım." derken elimden çekiştirmesine ayak uydurmuştum.

"Bu arada hangi aynadan girdin buraya?"

"Bir kızın elindekinden de neden ki?" dememle duraksamıştı.

"O kızın aynasını bulmadan tekrar dönemezsin evrenine biliyorsun, değil mi?"

Kurtar Beni, Lütfen (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin