1 ay ve 3 hafta sonra...
Jeongin'den
Hyunjin'in evine gidiyordum. Telefondan konumu takip ediyor ve taksinin başka bir yere sapmadığına emin oluyordum. Evet, böyle şeyler beni geriyordu.
Konum hedefe ulaştığımızı belirtince parayı ödeyip inmiştim. Hyunjin'i arayıp evinin hangi blok ve daire olduğunu sorarken bir yandan da sitenin girişine ilerliyordum. Geldiğimde güvenlik görevlisine blok ve daireyi söylemiş ve içeri girmiştim.
Soldaki yola saparken Felix'in yazdığı mesajlara bakıyordum. Markette olduğunu ve bir şeyler isteyip istemediğimizi sormuştu. Ona hızlıca istediğim bir şey olmadığını yazarken Hyunjin'i tek yakaladığım için fırsat bu fırsat diyerekten Felix gelmeden önce olayları anlatmayı planlıyordum.
Asansöre binmiş sekizinci katta da inmiştim. Açık gördüğüm kapıyla Hyunjin'e "Merhaba." demiştim. O da beni içeri davet ederken "Merhaba, hoş geldin." demişti. "Hoş buldum." dedikten sonra duraklasam da devam etmiştim.
"Kısa bir konuşma olacak ve bundan Felix'e söz etmemelisin. Zaten yaklaşık bir hafta sonra kavga edeceksiniz." diye hızla sıraladım kelimeleri. Dudaklarımı yalayıp tekrar durakladığım sırada Hyunjin'in sinirle güldüğünü duydum.
"Dalga mı geçiyorsun? Biz asla kavga etmeyiz."
"Biliyorum bunu. Zaten ilk kavganız olacak. Bak, dinle. Changbin yaşıyor ama bu evrende değil. Onu buraya getirmenin bir yolu var ama zamanın içinde sizin de olmanızla olaylar ona göre şekilleniyor ve bunun sonu bir şekilde Felix'in intihar etmesine varıyor."
"Sen kafayı sıyırmışsın!" dedi şokla. "Felix intihar etmeyi asla düşünmez."
"Ama düşünüyor işte. Evime gelirsen Changbin'i görebilirsin ama sadece bu konuşmayı Felix'e söyleme çünkü neden kavga ettiğinizi öğrenemedim ve belki de bizim bu konuşmamız kavgaya sebep oluyordur."
"Şu an sadece saçmalıyorsun. Changbin'i nereden tanıyorsun bilmiyorum ama o, intihar etti, tamam mı? Ben de kabullenmek istemiyorum ama geri gelmiyor ve bize sadece kabullenmek düşüyor."
"Sadece bedeni öldü, ruhu yaşıyor diyorum!"
"Her ölünün ruhu yaşar Jeongin, kurtul şu sanrılarından."
"Hyunjin." dememe kalmadan zil çalınca Hyunjin bana bir bakış atmış ve dudaklarını oynatarak "Bunu sonra konuşacağız." demişti. Sonra da kapıyı açınca içeriye elindeki poşetlerle kocaman gülümseyen Felix girdi.
"Merhaba!" diye bize selam verirken içeri adımlamasıyla ben de anne tavuğu takip eden civciv gibi peşine takıldım. Hyunjin de benim arkamdan gelmişti.
Beraber Felix'in aldıklarını tabaklara yerleştirip içecekleri de doldurduktan sonra içeri geçmiştik. Açıkçası Changbin'in konusunu açmak istiyordum ama Felix bunu bildiği için kavga ediyor olabilirlerdi. Bu yüzden riske de atamıyordum.
.
Hyunjin'in evinden çıkmış, Changbin'in evine gidiyordum. Hyunjin de ben de o konuşma hiç yaşanmamış gibi davranmıştık. Birkaç saat sohbet etmiştik. Hyunjin, şüpheli bakışlarını asla üstümden çekmediği için rahatsız geçen birkaç saatin ardından zaten Changbin'in evine gitmek istediğim için geç oldu diyerek ayaklanmıştım. Normalde konuştuğumuz günün ertesi günü gidecektim ama bir türlü fırsatım olmamıştı.
Changbin'in dediği gibi konumda aratıp eve varmıştım. Gördüğüm domuz biblosuyla gülmüş ve arkasında duran anahtarı almıştım. Ev cidden eski duruyordu. Çevrede fazla bir yerleşke yoktu, sakin bir yerdeydi. Belki de Changbin bu sessizlikten sıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni, Lütfen (JeongBin)
Fantasy[Tamamlanmıştır (×35)] "Unutmayın çocuklar, ayna kırılırsa oyun biter." yan çiftler: keesoul, hyunlix, chanmin ve minsung İyi okumalar,