14

173 24 18
                                    

"Selam."

Karşısında Hanbini görmeyi beklemiyordu.

"Merhaba."
Soğuk bir şekilde cevap verdi. Tekrar işine döndü.

"Şey... Konuşabilir miyiz?"

"Gördüğün gibi meşgulüm daha sonra konuşursun."

"Daha sonra dinleyecek misin?"

"Keyfim isterse neden olmasın?"

Hanbinin eski sevgilisinin soğuk tavırlardından dolayı kalbi ağırlaşmıştı. İçinden bunu hak ettim diye söylendi. Kendini suçlamaktan asla vazgeçmeyecekti.

"Tamam öyleyse sana yardım edeyim işin bittikten sonra konuşalım?"

Aslında ısrarcı davranıp olan şansını da yok etmek istemiyordu. Ama daha sonra ona izin verip vermeyeceği de şüpheliydi.

Hao bir şey demeden eline bez tutuşturup kitaplığını gösterdi. Madem gelmişti bari bir işe yarasaydı.

Hanbin de sesini çıkarmadan bezi alıp yardım etti. Sadece Haonun işaretleriyle bir şeyleri halletmişlerdi. İçinden kendini tebrik etti büyük bir adım atmıştı. Yani sanırım.

Odanın düzenlenecek daha fazla bir şeyi kalmamıştı. Hanbin tekrar söze girmeye çalıştı.

"İşimiz bittiğine göre konuşabiliriz."

"Yerleri silmedim."

Hanbin sevgilisinin inatçılığının aynı olduğunu görünce güldü, ses çıkınca Hao ona dönüp ters ters bakmaya başladı.

"Hayır. Yerleri sonra temizlersin."

Kapıyı kapatıp Haoyu zorla sandalyeye oturttu.
Aslında Hao hem konuşmak istiyordu hem de onu duymak istemiyordu. Bir şey dememeye karar verdi.

"Nasılsın?"
Direkt olarak kafa giremezdi.

"Çok iyiyim."
Hao belki de ilk kez Hanbine yalan söylemişti.

"Beni sorarsan pek de iyi sayılmam."

"Tam tersi gibi görünüyorsun."

Hap ters cevaplar vermeye devam ediyordu anlaşılan düşündüğünden de zorlu bir konuşma olacaktı.

"Benden nefret ediyor olabilirsin. Ama lütfen kendimi açıklamama izin ver."

"Bahaneler üretip hemen hayatımın merkezine yerleşmeyi düşünüyorsan şimdiden başlama derim. Nasılsa açıklama yapmamana alışkınım. İnsan yerine koyulmamaya da. Aaa hatta aylarca yüz üstü bırakılmaya da."

Hanbin ilk kez Haoyu bu kadar öfkeli görüyordu. Ama başladığı şeye devam etmeden olmazdı.

"Seni yüz üstü bırakmadım. Asla yapmam da. Ayrıca beni hemen affetmeyeceğinin ben de farkındayım ama dikkatlice dinlemeden son kararını vermeni istemiyorum."
Boğazını temizledikten sonra hazırladığı konuşmaya girdi.

"Bak Hao öncelikle yaptığım her şey seni üzmemek adınaydı. Şu an karşında olamayabilirdim de. Bir daha gözlerinin içine bakamayabilirdim. Bunları düşünerek doğru olmayan bir karar verdim aylar önce. Özür dilerim daha kaç kere dileyeceğim bilmiyorum ama bundan asla gocunmam."
Hao Hanbinin ne hakkında bahsettiğini anlamamıştı.

"Sürekli bir kilo kaybım vardı ve seninle hastaneye gitmeyi reddetmiştim hatırlıyor musun? Senden sonra tek başıma gidip tahlil verdim. Eğer kötü bir şey varsa öğrenmeni istemedim. Bu konuda hassas olduğunu bildiğim için tek başıma gittim. Ki beklediğim gibi hatta beklediğimden de kötü bir sonuç aldım. Tedavi olmak için yurt dışına çıkmam gerekiyordu. İnan bana yanımda olmanı çok isterdim sana ne kadar ihtiyacım olduğunu bilemezsin. Hayatımda geçirdiğim en kötü ayları geçirdim. Her gece yanımda olup elimi tutmanı diledim. Sadece seni hayal ettim, seni düşündüm. Tedavi ilk başlarda iyi gitmiyordu zaten gitmeden önce de pek umudum yoktu. Belki benden nefret edersen sonrasında daha az üzülürsün diye düşündüm."

Hao duyduğu şeylere nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Ama kalbinin ağrıdığını hissetti. Böyle bir şeyi ne hakla sevgilisinden saklardı. Gerçekten tam bir aptaldı. Ondan hemen nefret edeceğini düşünmesi ayrı bir saçmalıktı. Bir insan aşık olduğu kişiden nasıl vazgeçebilirdi, ondan nasıl nefret ederdi? Lafını bölmeden dinlemeye devam etti.

"Biliyorum verdiğim karar saçma gelebilir ama inan sadece seni düşünerek verdim bu kararı. Sana olan aşkım hiçbir zaman azalmadı. Düşündüğünün aksine seni terk falan da etmedim. Her dakika her saniye aklımdaydın. Hastalığı öğrenirsen kahrolacaktın seni o şekilde görürsem ben de daha kötü olacaktım.
Sevgilim senin kokunu içime çekerek uyumayı diledim her gece, sadece ses kayıtlarınla yetindiğim zamanlar oldu. Sesini, kokunu, gülüşünü, her zaman ısıtmam için uzattığın ellerini, gözlerini, bana verdiğin öpücükleri, sarılmalarını... Hiçbir şeyi unutmadım hep içimdeydin.
Seni bencilce bir şekilde üzmeyi istemezken yine bencilce sürüklediğim oyunda mahvettim. Gerçekten çok özür dilerim. Ayaklarına kapanmamı istersen kapanırım, günlerce kapında yatacağımı bilsem yine peşinden gelirim. Seni her şeyden çok sevdim, seni her şeyden çok sevmeye devam edeceğim."

Sesi aralarda titremişti ama kendini ifade etmeyi başarabilmişti.

Hao sevgilisinin anlattıklarından sonra gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.

"Madem böyle bir şey vardı neden gittikten sonra bu kadar bekledin. Bana en başta söylememene zaten anlam veremiyorum. Neden?
Biz birbirimize söz vermemiş miydik? Ne olursa olsun beraber olacaktık. Birbirimize destek çıkacaktık. Bu sözleri süs olsun diye mi verdik? Tam bir aptalsın.
İkimizi de ne kadar üzdüğünün farkında değilsin. Aylardır sana ne olduğu düşüncesiyle ne kadar zor günler geçirdim biliyor musun?"

Hanbin dolmuş gözlerini daha fazla tutamadı.

"Özür dilerim
Özür dilerim
Çok özür dilerim"
Hao da ağlayacağını hissettiği an Hanbini arkasında bırakarak koşar adımlarla odadan çıktı. Hava almaya ihtiyacı vardı ve başı da dönmeye başlamıştı. Kalbiyse sanki bıçak saplanırcasına ağrıyordu.
Merdivenlerden inerken ağlamaya başlamıştı. Son bir merdiven kala enerjisi tükenmişti. Başının dönmesi devam ediyordu birkaç saniye içinde dengesini kaybedip yere düştü. Gözlerinin kapanmasına izin vermek istemiyordu ama engel olamadı. Kendini tamamen kaybetmeden duyduğu son ses iş arkadaşlarından birine aitti.

ㅠㅠ
2 bölümlük bi bölüm
öpüldünüz zerose

Not Alone| HaobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin