24

151 20 2
                                    

"Eve gidelim."

Hanbin arabaya bindi. Sevgilisinin elini tutarak sürüyordu. Zaten hep bir eli direksiyonda diğeri sevgilisinin elindeydi.
Arada dudağına götürüp minik öpücükler bırakıyordu.

Hao mutluydu. Verdiği kararın doğru olduğunu biliyordu. Bundan sonra her şey daha güzel olacaktı.

Haonun evinin önüne geldiklerinde Hanbin yaklaşıp sevgilisinin dudağına minik bir öpücük bıraktı. Ayrıldıktan sonra bu kez Hao uzanmıştı. Birkaç minik öpücük bırakıp geri çekildi.
"İnelim sevgilim."

"Yanında mı kalmamı istiyorsun?"

"Evet." sonrasında dudağını büzdü.
"Özlem gidermeyecek miyiz?"

Hanbin sevgilisinin açık davetini kabul etmemenin salaklık olduğunu biliyordu.
Arabadan indiler kapıyı açana kadar elini bırakmadı Hanbin.
Kapıyı açıp içeri geçtiler Hao ceketini çıkarmak için harekete geçmişti ki Hanbin engel olup kendine çekti.
"Bu gece üstündeki her şeyi ben çıkarmak istiyorum."

Hao ellerini sevgilisinin boynuna dolayıp ensesinden kendine çekmişti. Öpücükleri aşk dolu ve yumuşak başlayıp gitgide sertleşiyordu.
Hanbin Haonun hızına yetişemiyor gibi hissediyordu. Halbuki her zaman sevişmeyi daha yavaş ve uzun tutan oydu. Hanbin önce sevgilisinin sonra kendi ceketini çıkarıp öpüşmeyi derinleştirdi.
Hao nefes almak için geri çekildi dudakları iki saniye olmadan tekrar birleşmişti. İkisi de sabırsızdı. Hanbin sevgilisini kucağına alıp yatak odasına kadar ayağını bir yerlere çarparak vardı.
Sevgilisini yavaşça yatağa bırakıp üstüne çıkmıştı ki Hao yönlerini değiştirdi. Sevgilisinin tişörtünü çıkardı. Dudaklarını tekrar birleştirdi. Bir süre sonra Hanbin tekrar Haoyu altına alıp boynuna yöneldi. İkisi de bunu uzun zamandır bekliyordu. Artık tekrardan tamamen birbirilerinin olmuşlardı.
(⌒‐⌒)

İkisi de uzun turların ardından yorulup uzandı. Hanbin kokusunu özlediği sevgilisinin boynuna kafasını gömüp sarılmıştı. Hem büyük hem küçük kaşık olmaktan memnundu.

"Bu kadar yorulacağını tahmin etmemiştim."
Hanbin ciddi anlamda nefes nefese kalmıştı.
Haonun enerjisi hâlâ vardı hem üstte hem altta olmasına rağmen pek yorulmamıştı.

"Sanırım sabahki yorgunluk vardı üstümde biraz."

"Uyumak ister misin?"

"Hayır demeyeceğim."

Hao üstlerini örttü, boynunda olan sevgilisi kısa sürede uymuştu. Bir süre sevgilisinin huzurlu nefes alış-verişini dinledikten sonra o da uyumuştu.

Gözlerini açtığında yanında kimsenin olmadığını görmeyi beklemiyordu. Sağına döndü Hanbinin çıkardığı kıyafetleri katlı bir şekilde duruyordu. Elini telefonuna uzatıp saate baktı 10 buçuktu.
Telefonu yerine koyup gerildi.
Oturur pozisyona geçtikten birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Günaydın bebeğim."

"Günaydın sevgilim. Neredeydin?"

"Kahvaltı hazırlamak için indim. Hadi kalk da bir şeyler yiyelim."

"Pekii." uzatarak söylemişti.

Sevgilisinin şirinliğine dayanamayıp yanağına öpücük bıraktı Hanbin. Hao da üstüne tişört ve şort geçirip aşağı indi. Sevgilisi yine döktürmüştü.

"Çok lezzetli görünüyorlar." diyerek sevgilisinin boynuna öpücük bırakmıştı.

"Yine de senin öpücüklerin olmadan hazırlamak sıkıcıydı."

Hao güldü
"Bundan sonra eksik etmeyeceğim merak etme."
Masaya oturup yemeye başladılar.

"Bugün akademiye uğrayacak mısın?"

"Hayır dersim yok. Sen?"

"Evet öğleden sonra dersim var. Sonrasında ne yapmak istersin."

"Sevgilim ve arkadaşlarımla evde vakit geçirmek istiyorum."

"Peki. Sevgilin işi bittiği gibi burada olacak. Ama şimdi çıkması lazım."

Kahvaltılarını bitirdikten sonra Hanbin üstüne sevgilisinin dolabından bir şeyler aldı. Hao daha uzundu ama fark çok az olduğu için sıkıntı yaşamıyorlardı.

"Çıkıyorum aşkım."

Hao yaklaşıp sevgilisine sarıldı. Ayrıldıklarında dudağına öpücük bıraktı.
"Kolay gelsin sana."

Hao sevgilisi derse gittikten sonra Jiwoongu aradı.
"Hyung merhaba. Nasılsın?"

"İyiyim, sen?"

"İyi bu akşam Matt ve sen bana gelsenize eğleniriz."

"Hanbin de olacak mı?"

"Sen sevgilini getirirken ben neden getirmeyeyim?"

"Ne?"
Jiwoong o kadar yüksek sesle sormuştu ki Hao telefonu kulağından uzaklaştırdı.

"Barıştınız mı?"

"Evet hyung. Sevinmedin mi?"

"Sevindim tabiki. Hem ne karar verirsen var arkandayım."

"Biliyorum."

"Ee nasıl oldu?"

"Gelince detayları anlatırım. Bekliyorum ikinizi de ona göre."

"Tamam akşama oradayız. Görüşürüz."

"Bay bay."

Hao telefonu kapatıp etrafı temizlemeye başladı. Dün geceden beri heyecanı dinmemişti. Kendini uzun zaman sonra ilk kez mutlu ve enerjik hissediyordu. Kısa sürede işini bitirmişti. Yemek için eksik malzemeleri not alıp sipariş verdi. Markete gitmekle zaman kaybetmek istemiyordu. Yemeği de Hanbin yorgun geleceği için erken gelen arkadaşlarına yaptıracaktı.
[:)))))]

Canı tatlı bir şeyler istedi. Sevgilisine mesaj attı.
'Sevgilim gelirken tatlı bir şeyler alır mısın?
Yemeği de dert etme Mattwoonga yaptıracağım.'

'Tamam güzelim.'

CALL ME MOTHER !?
(Σ(ノ'Д')ノ

Not Alone| HaobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin