19

161 22 3
                                    

Hao ayaklandığında Matthew ve Jiwoong ikilisi de kalkmıştı.

"Ben burdan ayrılayım. Eve gitmeyeceğim."

"Tamam nereye istersen bırakayım."

Hao oraya gittiğinde ne kadar kalacağını kestiremedi.

"Tamam eğer gideceğim yerden geç kalkarsam alırsın, olur mu?

"Peki, nasıl istersen."

"Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Her zamanki yerlerine gitmek için taksi çağırdı. Gittikleri yerin yakınlarında bir market vardı. Varmadan biraz önce inip marketten içecek bir şeyler aldı. Şu sıralar çok içiyordu evet ama kafası güzelken biraz daha rahat hissediyordu. Sonrasını pek düşündüğü yoktu zaten.

İçecek bir şeyler alıp her zamanki yerlerine yürüdü. Hava kararmaya başlamıştı. Etrafta kimse olmadığı için kulaklık olmadan müzik dinlemeye başladı. Aldığı şişelerin yarsını bitirmişti bile.
Bir süre daha manzarayı seyredip içtikten sonra bir şarkı başlamıştı bu şarkı sevgilisiyleyken beraber en çok dinledikleri şarkıydı. Her dinlediklerinde sevdikleri kısımlara eşlik ederlerdi.
Şarkının bir kısmına eşlik ettikten sonra arkadan şarkıya eşlik eden başka bir ses duydu.

Hanbin neredeyse 1 saattir onu uzaktan izliyordu. Aslında rahatsız etmek istememişti ama hâlâ en sevdikleri şarkıyı dinleyip ona eşlik etmesinin çok özel olduğunu düşünüp devamını getirmek istedi. Sevgilisinin sesini o kadar özlemişti ki geldiğinden beri her değişen şarkıda onun da sesini duymak için dua etmişti.

Hao arkasını dönmedi. Onu henüz affetmemişti ve yüzünü görmeye hâlâ hazır değildi. Hanbin aşık olduğu adam dönüp yüzüne bile bakmadığı için üzülmüştü. Hao, Hanbin şarkıya eşlik etmeye başladığından beri söylemeyi bırakmıştı. Ama Hanbin vazgeçmeyecekti.

"Oturabilir miyim?"

"Başka boş yerler de var onlara oturabilirsin tabi."
diyerek yalandan gülümsemişti önünde biten adama.

"Hadi ama söz veriyorum rahatsız etmeyeceğim. Sadece yanında durmama izin ver."

Hao içtiği şişelerden sonra tamamen kontrollü düşünemiyordu. Hafiften uykusu da gelmeye başlamıştı. Zaten birazdan kalkarım diyip ses çıkarmadı.

"Oturuyorum?"

Hao bir şey demek istemiyordu, kafasını sallamakla yetindi.

"Burası hiç değişmemiş değil mi?"

Hao onu rahatsız etmeyeceğini söyleyen kişiye ters ters baktı.

Hanbinse Haoya dönüp elini ağzına götürüp fermuar kapar gibi çekip susmuştu.

Hao manzarayı izlemeye devam etti.
"Geldiğinden beri buraya kaç kere uğradın?"
Bu sefer soruyu o sormuştu.

"Konuşmamı istemiyorsun sanıyordum."

"Şansını kaybetmeyi istiyorsan susmaya devam et."

"Her gün. Seni, burayı, seninle burada olmayı, eskisi gibi vakit geçirmeyi, öpmeyi, elini tutmayı, sesini duymayı, beraber salakça şeylere gülüp şakalaşmayı...
Her şeyi çok özledim."

Hao gözünü manzaradan çekip birkaç saniyeliğine geldiğinden beridir gözünü üstünden ayırmayan Hanbine baktı.
Hanbinin manzarası asla değişmeyecekti. Buraya ne zaman gelirlerse gelsinler Hanbin sadece Haoya bakardı. Hao da sadece ona.

Hao gökyüzündeki yıldızları seyretmek istedi. Fakat başını kaldırdıktan birkaç saniye sonra dönmeye başlamıştı. O kadar hızlı içmemeliydi. Aslında toleransı düşük değildi sadece çok içmişti.
Hemen başını indirip birkaç saniye eğik tuttu. Elini cebine attı, biraz uğraşın sonunda telefonunu çıkarmayı başarmıştı.
Arkadaşı Jiwoongu aradı
"Beni almaya gelir misin?"

"Sesin bir garip geliyor, iyi misin?"

"İyiyim. Konum atıyorum, çabuk gel."
Telefonu tam da ona bir şeyler diyecekken arkadaşının suratına kapatmıştı.

"Ben seni bırakırdım."

"Gerek yok."

"Peki, nasıl istersen. Ama Jiwoong hyung gelene kadar yanında kalacağım. İtiraz istemiyorum."

Hao omuz silkmekle yetindi.
Bir süre sessizce beklediler. Sonunda Jiwoong gelmişti. Arkadaşının yanına yürüdü.

"Beraber miydiniz?"

"Hayır hyung, karşılaştık sadece."
Hanbin cevaplamıştı.

"Hao kalkabilecek misin?"

Hao arkadaşına elini uzattı. Yardımıyla ayağa kalktı.

"İyi geceler."
Hanbin en azından biraz onun yanında kalabilmeyi başarmıştı. Umarım tamamen ayık olduğunda da bu kadarına izin verir diye geçirdi içinden.

"İyi geceler."
Jiwoong karşılık vermişti. Çünkü Haonun buna niyeti yoktu.

Arabaya binip Haoyu eve bıraktı. Ayık değildi ama yürüyemeyecek kadar sarhoş da değildi. Yine de sağ salim odasına kadar bıraktı.

"Kalmamı ister misin? İyi değilsen kalabilirim."

"İyiyim hyung bir duş alıp uyuyacağım."

"Peki, iyi geceler o zaman."

"İyi geceler."

Hao arkadaşı gittikten sonra ılık suyun altına girdi. Kendine gelene kadar biraz öyle kaldı. Uykusu geldiği için her zamankinden hızlı bir şekilde duş alıp çıktı. Altına şort geçirip üstüne bir şey geçirmekle uğraşmadan kafasını koyup yattı.

benim gibi neredeyse tamamen çıplak yatan hao
böyle olmayan rahat uyuyorum demesin

medyadaki matte kalbimi bırakıyom(uωu*)
iyi geceleeeerrr

Not Alone| HaobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin