Alarm sesiyle uyandı. Biraz dinlenmiş hissediyordu. Duşa girdi. Ilık suyun altında biraz kaldı, iyi gelmişti.
Duştan çıktı saçlarını kurutmadan dolabının önüne geçerek giyeceği şeye karar vermeye çalıştı.
Tamamen siyah kıyafetlerle dolu olan dolabından bir tişört pantolon ceket üçlüsü çıkardı.
Hızlıca kıyafetlerini giydi araba kullanmayı çok sevmese de geç kalmamak adına hızlıca arabasına binip yola koyudu.Bir süre sonra iş yerine vardı. Erkenden açması gerektiği çiçekçisi. Burda tek başına çalışmıyordu.
Zaten Hanbin gittiğinden beri gelmeye başlamıştı.
Aslında yapmak istediği farklı şeyler vardı ve arkadaşıyla ortak açtığı çiçekçide çalışanları vardı.
Ama sevgilisi gittiğinden beri sevgisini bir şeylere verip oyalanmak istiyordu ve hatta dert anlatacağı bir şeylere ihtiyacı vardı bunu da çiçekleriyle yapıyordu. Ona iyi geliyorlardı.Aslında müzisyenlik yapıyordu. Hayatını hem güzelleştiren hem mahveden insanla da müzik sayesinde tanışmıştı ama o gittikten sonra biraz ara verdi. En azından kendini toparlayana kadar.
Çiçeklerini sulamaya başladı.
Biraz sonra kapı sesi duydu arkadaşı gelmişti.
"Yine erkencisin."
"Günaydın."
Arkadaşı Jiwoong da hemen üzerine önlük geçirip çiçeklerle ilgilenmeye başladı.Jiwoongla aynı lisede okumuşlardı. Yıllardır en yakın arkadaşı oydu. Hatta tek arkadaşı da denebilir.
Hao asosyaldi tanıştığı kişiler genelde arkadaşlarının arkadaşları oluyordu.
Hanbinle de Jiwoongun sevgilisi Matthewla olan buluşmaları sayesinde yakınlaşmışlardı. İkisi de konservatuvar okuyorlardı ve yakın arkadaşlardı. Ama tanışmaları biraz tuhaf ve kısa, başka bir zaman diliminde gerçekleşmişti.~Bir gün Hao tek başına müzik odasında tam kemanını çalmaya başlayacakken Hanbin girmişti.
"Çok özür dilerim boş sanmıştım."
"Sorun değil. Sadece bana ait olan bir yer değil sonuçta." utangaçça gülümsedi ikisi de.
Hao Hanbini daha önce arkadaşının sevgilisi Mattle görmüştü ama hiç tanışıp konuşmamışlardı. Ve kendi de utandığı için konu açamadı. İçinden Hanbinin konuşmayı uzatması için dua etti.
Hanbin içerde bıraktığı çantasını almaya gelmişti. Ama o da Haoyla konuşmak için can atıyordu. En yakın arkadaşıyla onun en yakın arkadaşı sevgili olduğu halde tanışmamışlardı bile.
Gördüğü andan itibaren çekici olduğunu düşünüyordu. Gözünün altındaki beni, utangaçlığı, gülümsemesi, sesi..."Ben Hanbin. Sanırım sen Jiwoong hyungun arkadaşısın birkaç kere görmüştüm ama hiç tanışma fırsatımız olmadı."
"Hao, memnun oldum. Ve evet genelde okuldan sonra yürüyüş yapıyorum o yüzden buluşmalara gelmedim. Matthewla bile çiçekçide tanışabilmiştik."
"Jiwoong hyungun ortağı sen misin yoksa?"
"Evet ama pek uğradığım söylenemez." bu kadar konuşacağını tahmin bile etmemişti Hao.
"Daha çok sosyalleşmelisin. Bir sonraki buluşmada Jiwoong hyungla gel. Benim biraz işim var çıkmam lazım buluşmada sohbet ederiz olur mu?"
"Tamam görüşürüz."
"Görüşürüz Hao."
Hao o an farklı hissettiğinden emin olmuştu.
O gün onun için çok güzel geçmişti. Çünkü aklında sadece Hanbinin yumuşak sesi ve tatlı gülümsemesi vardı.~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone| Haobin
FanfictionÇok özlemişti Anlatabileceğinden değil Anlayabileceğinden bile çok.