"Sadece konuşacağım. Hemen affetiğimi falan sanma."
"Tamam peki, aksini düşünmedim zaten. Baksana nerdeyse burnum kırıldı ve geçmiş olsun bile demedin."
"Hak etmiştin.
Bak Hanbin beni öylece açıklamasız bırakıp gittin. Tamam senin de gününü gün etmediğin ortada ama kendi adına da benim adıma da yaşadığımız zehir gibi günlere sen sebep oldun. Eğer baştan her şeyi anlatsan işler bu şekilde ilerlemeyecekti. Sonucu ne olursa olsun yanında olacaktım. İkimiz de birbirimizden güç alacaktık.
Ama sen ne yaptın? Klişe bir söze göre karar verip beni arkanda bıraktın. Amacın terk etmek olmayabilir ama ondan farksız bir şey yapmadığın da belli. Üstelik sen burada Matthew sayesinde benden haber alabilirken ben senden tamamen uzaklaşmak zorunda kaldım. Sürekli iyi misin değil misin diye kafayı yedim. Ve arkadaşına sorduğumda bana söylediği tek şey bilmiyorumdu."Hanbin Matten haber alsa bile Haonun neler yaşadığını ikisi de tam olarak bilmiyordu. Bazı günler Jiwoong bile arkadaşının ne hissettiğinden ne yaptığından bihaberdi. Hanbin gerçekten ne kadar özür dilese azdı. Üstelik şimdi karşısında konuşmaya bu şekilde giren Haonun onu hayatından tamamen çıkarmasından çok korkuyordu. Onu kaybederse kendini asla toparlayamazdı.
"Beni hayatından tamamen çıkaracak mısın?"
"Ne saçmalıyorsun? Bunu mu istiyorsun? Ya da seninle bu şekilde konuşmayıp sana öpüp sarılayım mı? Hiçbir şey olmamış gibi mi davranayım? Unutma Hanbin ben kalpsiz biri değilim ama aciz de değilim."
Hao affetmeyi şu an için düşünmüyordu sadece biraz zamana ihtiyacı vardı."Özür dilerim. Tabiki senden ikisini de istemiyorum. Sadece düşüneceğin bu süre zarfında yanında olmama izin vermeni istiyorum. Seni tekrar kazanmak istiyorum."
"Sence de çok fazla şey istemiyor musun? Seni ödüllendirmek için burada olmayacağım."
Tek kaşını kaldırarak sormuştu. Hanbin yeterince sağlıklıydı biraz sürünse bir şey olmazdı. Hem Hao sinirini çıkarmadan affetmeyecekti."Peki sen ne zaman istersen o zaman yanında olacağım. Ama beni kendinden tamamen uzaklaştırma lütfen."
"Tamam şimdi yalnız kalmak istiyorum."
"Beni başından bu kadar çabuk savacağını düşünmemiştim."
Hao ona dik dik baktı.
"Peki şansımı zorlamayacağım. Geçmiş olsun. Bir şey olursa haber ver."
"Beni kendinle karıştırma."
Bunu uzun bir süre yüzüne vuracağı kesindi.Hanbin odadan çıktı. Kenarda oturan arkadaşlarına da haber verip evine geçmek üzere hastaneden çıktı. Üstünden bir yük kalmıştı evet ama hiçbir şey kesin değildi. Haonun kalbini tekrar kazanmalıydı. Uğraştırıcı ve zor bir yolculuk olacaktı. Çünkü Haonun bir süre adım atamayacağını biliyordu.
"Yüce Haomun affına sığınmaktan başka çarem yok."
Eve gidip pijamalarını üstüne geçirdi. Yatağına uzanıp aşık olduğu adamı düşündü. Onun için her şeyini ortaya koymaya hazırdı. Yeter ki Hao onu tekrar hayatına alsın.
Telefonunu açıp galeriye girdi. İkisi de her zaman birbirinin gizlice fotoğrafını çekerdi. Birsürü albümleri vardı. Onu o kadar özlemişti ki bugün görünce kokusunu içine çekmek istedi. Tabiki istemekle kalmıştı. Haonun sevgisini tekrar elde edene kadar sürüneceğinin farkındaydı.yüce haobin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone| Haobin
FanfictionÇok özlemişti Anlatabileceğinden değil Anlayabileceğinden bile çok.