Hanbin ertesi gün beklemediği şekilde erken uyanmıştı ve nedense enerjik hissediyordu.
"Acaba hyungun elleri mi şifalıydı?"
Daha sonra saçmaladığının farkına varıp banyoya yöneldi. Elini yüzünü yıkayıp guruldayan midesine bir şeyler indirmek için mutfağa gitti.Dolaptan malzemeleri çıkarıp doğramaya başladı. Uzun süredir pek yemek yapmadığı için bu kadar farkına varmamıştı ama sevgilisinin tatlı sesi, minik öpücükleri olmadan yemek yapmanın bile keyif vermediğini anladı. Pratik bir iki şey hazırlayıp yemeye başladı. Gerçekten onsuz yaptığı her eylem ağır gelmeye başlamıştı. Yemekler boğazında diziliyordu sanki. Zorla birkaç lokma daha alıp eşyaları kaldırdı.
Odasına yöneldi. Hao onu henüz affetmemişti ama yanında olmak istiyordu. Aklına hiçbir plan gelmemesi üzücüydü.
.
.
.Hao dinlenmiş bir şekilde uyandığı için mutlu olmuştu. Odasına ne ara geçmişti diye düşündü ama uykulu olduğu için bir şey hatırlamıyordu.
Saate bakmak için telefonuna yöneldi 2 cevapsız arama 5 de mesaj vardı. Aramaların ikisi de Gunwooka aitti.Gunwook:
Hyung nasıl oldun?Merak ettiğim için ikinci kez aradım umarım hâlâ uyuyorsundur.
Uyanınca haber ver.
Jiwoong:
Uyanınca haber ver kahvaltı sözüm vardı üşenirsin sen şimdi hazırlamaya.Diğer mesaj da reklam mesajıydı.
Hızlıca Gunwooku aradı.
"Günaydın Gunwook. Kusura bakma uyuyordum telefonum da sessizdeydi. Daha iyiyim. Sorduğun için teşekkür ederim.""İyi olmana sevindim hyung. Bir an önce aramızda seni tekrar görmek istiyoruz. Tae hyung da tekrar geçmiş olsun dileklerini iletti."
"Sağ olun çocuklar. Kendimi toparlar toparlamaz oradayım."
"Tamam hyung. Görüşmek üzere."
"Görüşürüz Gunwook."
Hanbin gittiğinden beri oraya hiç uğramamıştı ama Gunwookla arada bir mesajlaşıyorlardı. Bundan sonra daha yakın olacakları kesindi.
Bir ara onunla yemek yemek ya da içmeye gitmek iyi olur diye düşündü Hao. Ya da birkaç kişi daha beraber bir yerlere giderlerdi. Uzun zamandır yapmamışlardı. Ama beraber gittikleri etkinlikler eğlenceli oluyordu.Hao Gunwookla konuştuktan sonra Jiwoongun mesajına cevap verdi. Bugün hiç dışarı çıkası yoktu.
Hao:
Sözünü başka zamana erteleyelim hyung. Bugün pek dışarı çıkasım yok.Birkaç dakika içinde mesaj gelmişti.
Jiwoong:
Hayır. Hazırlan seni birazdan alırım. Matthew da yanımda haberin olsun.Hao:
pfff pekiHao hemen üstüne bir şeyler geçirip arkadaşlarını bekledi. Ardından telefonu çaldı.
"Hazır mısın?"
"Hazırım hyung çıkıyorum."
Telefonu kapatıp yanına kulaklığı ve cüzdanını da alarak evden çıktı."Günaydın Hao nasılsın?"
"Günaydın Matthew. İyiyim, sen?"
"İyiyim teşekkürler."
Hao yolculuk boyunca telefonundan müzik dinlemeye karar verdi. Kahvaltı yapacakları yere gelmişlerdi. Buraya ilk gelişleri değildi. Hanbinle sevgiliyken de dördü beraber sık sık buraya kahvaltıya veya yemeğe gelirlerdi. Manzarası güzeldi. Sanırım Hao ilk kez sevgilisinin yüzünü değil buranın manzarasını izleyecekti.
İçeri geçtiler. Siparişi verip konuşmaya başladılar.
"Akademiye daha sık gelmeyi düşünüyor musun? Uzun zaman oldu."
"Evet öyle bir düşüncem var. Ara verdiğim şeylere geri dönmek bana iyi gelecek."
"Kesinlikle. Hem herkes seni özlemişti."
"Ben de orayı da oradakileri de özledim."
Konservatuvar bittikten sonra aynı yerde çalışmaya başlamışlardı. Matthew da iş arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi severdi. Hao ise çoğu kişiyle Hanbin ve Matthew sayesinde tanışmıştı zaten.
"Kendine daha çok zaman ayırman güzel. Evde boş boş oturmandan ben bile sıkılmıştım."
Hao arkadaşına göz devirdi.
"Ona boş boş oturma denmez. Sadece evde zaman geçiriyordum.""Peki. Oraya gidersen sık sık göreceğin kişiler arasına Hanbinin de gireceğini biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum hyung. Bundan çekinecek bir durum yok ortada."
"Hayır dostum biliyorum. Sadece ufak bir hatırlatmaydı diyelim."
Sonrasında konuyu değiştirip kahvaltı boyunca sohbet etmişlerdi. Kahvaltı bitince Hao her zamanki yerlerine gitmek istedi. Günlerdir gidemiyordu.
lanet uygulama
neyse 2 yıl içinde zb1 konserine gitmek dileğiyle
((T_T))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone| Haobin
FanfictionÇok özlemişti Anlatabileceğinden değil Anlayabileceğinden bile çok.