Aradan birkaç gün geçmişti.
Hao hâlâ nasıl davranacağını bilmiyordu. Onları ziyarete gitmiyor haberleri arkadaşından alıyordu -arada bir de Mattle telefondan konuşuyordu-.Hanbin ise deli gibi özlediği sevgilisine (eski sevgilisine*) nasıl açıklama yapacağını bilmiyordu aslında kendinin böyle bir lüksü olduğunu da düşünmüyordu. Çünkü ondan nefret etsin diye hiçbir açıklama yapmamıştı ama şimdi her şeyi açıklamaktan başka bir çözüm yolu da düşünemiyordu.
Günlerdir konuşmaya nasıl gireceğini, her şeyi nasıl açıklayacağını düşünüp sonu kötü biten senaryolar yazıyordu.
Hoş şansı olduğunu asla düşünmüyordu çünkü Haonun ilk gördüğünde ona olan bakışları o kadar karmaşıktı ki. Kazada bile bu kadar sarsılmamıştı. Bakışlarında olan duyguların hepsini anlayamamıştı ama öfke ve hayalkırıklığı gözlerinden net bir şekilde okunuyordu.
Eskiden olsa küçücük bir şeyde bile yanından ayrılmayan sevgilisi şimdi kazadan sonra onunla doğrudan bile konuşmayıp arada bir arkadaşına sormakla yetiniyordu.
Bu günlerdir Hanbinin hâlâ adam akıllı iyileşmemesinin sebebiydi. Kendini çok üzüyordu. Matt ise arkadaşı için endişelenip onu rahatlatmaya çalışıyordu.
İkisinin de yaraları birkaç güne neredeyse geçmişti Jiwoong da iyi hissettiklerinden emin olduktan sonra dün kendi evine dönmüştü.
Şu ansa Hanbin ve Matthew balkonda ellerinde kahveleriyle hava almaya çıkmışlardı."Her saniye bu kadar düşünerek kendini daha beter ettiğinin farkında mısın?"
"Elimde değil Matt. Güvenini sarstım. Bana olan bakışlarını görmedin mi? Artık benden nefret ettiğine eminim.
Ahhh o an içimden ölmeyi diledim.""Saçma sapan konuşmayı kes. Ne kadar mücadele verdiğini hatırlamıyor musun?
Hem böyle yaparak beni de üzüyorsun. Zaten sevgilim de sana kızgın Hao hâlâ bile tamamen toparlanamamış senin üstüne gelmek istemediğini söyledi ama o da senden hesap soracağını söyleyip duruyor.""Güzel haberler gelmeye devam ediyor."
Derin bir iç çekti ikisi de.
"Bence bir an önce açıklama yapmalısın. Sana yardımcı olmak isterdim dostum ama Hao bana da kızgın benimle bile zar zor iletişim kuruyor. Kısacası konuşmada her şeyi kendi başına halletmelisin. Ama merak etme her zaman yanındayım ve destek olacağım ne olursa olsun benim en yakın arkadaşımsın."
"Biliyorum sana sahip olduğum için şanslıyım.
Ama konuşmamı hâlâ toparlayamadım. Beni dinleyecek mi ondan bile emin değilim.""Fırsat yaratmalıyız."
"Evet ama nasıl?"
"Jiwoongdan bu konuda yardım isteyeceğim. Ama öncesinde ona da anlatmalıyım bana bu konuda o da kırgın. Arkadaşı için çok endişelendi." dudağını büzerek konuştu.
"Haksız değil. Aynı şey senin de başına gelse ben de aynı hissederdim."
"Tamam o halde yarın konuşacağım hak verecektir -en azından bir kısmına- sonra da fırsat yaratır Haoya her şeyi en kısa sürede anlatmana yardım ederiz."
"Teşekkür ederim Matt. Ben de bu sırada konuşmamı toparlamaya çalışayım. Gerçi onu çok uzun zamandır görmedim o kadar özledim ki karşısında toparladığım cümleleri unutacağıma eminim."
"Sana güveniyorum dostum. Fighting" ellerini yumruk yapmıştı Matt.
Gülüştüler, son zamanlarda pek yapamadıkları bir şeydi.
Biraz daha konuşup hava aldıktan sonra odalarına geçtiler.
Matt sevgilisiyle yarın için buluşma ayarladıktan sonra uyudu.
Hanbin de biraz daha düşündü yorgundu kısa bir süre sonra da uyuyakalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone| Haobin
FanfictionÇok özlemişti Anlatabileceğinden değil Anlayabileceğinden bile çok.