Hayat her zaman bir engel çıkartır insanın önüne, her zaman bir yıkım verir bizlere...
Bugün her zaman ki gibi sıradan bir gündü benim için. Kalktım, elimi yüzümü yıkadım, kahvaltımı yaptım ve şimdi okula gitmek için hazırlanıyordum.
Ayakkabılarımı giyip kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişi ile kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Çocukluk aşkım olan adam tam karşımda duruyordu.
Ben hala şaşkın bir şekilde ona bakarken o bu şaşkınlığıma son vermek için söze girdi.
"Günaydın tuana. Abin içerde mi?"
Kendime gelmek için hafif kafamı sağa sola salladım. Zaten onun buraya gelme sebebi sadece abim olurdu.
"Evet Barlas abi içerde çağırıyım mı?"
Abi... Ah ne kadar saçma geliyordu bana bu. Sevdiğim adama abi diyordum. Abim demem sadece benden 5 yaş büyük olmasından başka hiç bir nedeni yoktu benim için.
Kafasını iki yana sallayarak hayır dedi. Boğazını temizledi.
"Nasılsın iyi misin?"
Bende boğazımı temizliyip nasıl cevap vereceğimi kafamda tarttım. Sonunda en normal olan cevabı verdim.
"İyiyim Barlas abi. Sen nasılsın?"
" Bende iyiyim. Koşturmaca işte. Zor iş malum."
Askerdi. Vatanı için her şeyini verecek bir asker.
Küçük yaştan beri asker olucam diye hep söylerdi... Bende hep ona bende seni korumak için avukat olurum derdim. Ve şuanda avukat olmak için okuyordum.Ona verdiğim sözü yerine getiriyordum...
Sözlerine tekrar devam etti."Sende okula herhalde."
Kafamı sallayarak onu onayladım. O da kafasını sallayınca konuşacak başka bir şeyin kalmadığını anlayınca geçmek için birazda daha yaklaştım. O da anlayınca geri çekilip yol açtı.
Sonra onun yanından geçip o atmosferden çıktım. Arkadan bana baktığını hissedip arkama döndüm. O zaman göz göze geldik. O gözlerini fazla bende tutmayıp çevirdi. Bende önüme dönüp oradan uzaklaştım.
Okula gelmiştim. En yakın arkadaşım olan Rana'yı bulmak için göz gezdirdim. Ortalık görünmüyordu. Sonra bir el omzuma dokundu. Arkamı dönüp baktığımda Atlas olduğunu gördüm.
Atlas bizim en yakın arkadaşlarımızdan. Ama o bizim gibi avukat değil savcı olma yolunda. Etrafına baktıktan sonra sorduğu ilk şey sevdiği kadın oldu.
"Rana'ya baktımda göremedim. Sen gördün mü?"
Hafif dudaklarımın tebessüm etti. Atlas o kadar güzel kalpli bir adamdı ki onu hep taktir ederdim. Onu fazla bekletmeden.
"Yok hayır bende hiç görmedim ona bakınıyordum."
"Anladım."
Dedi sadece sonra bana görüşürüz diyip uzaklaşmıştı. Bende okula girip öyle beklemeyi düşündüm.
Okul bitmişti. Ama hala Rana yoktu. Endişelenmiştim artık. Telefonlarımı da açmamıştı. Son kez bir kere daha denedim. Ama hala açan yoktu.
Evine yol aldım. Belki uyuduğu için açmamıştır diye düşündüm. Evine vardığımda Atlas'ı kapının önünde başını ellerinin arasına almış ağladığını gördüm. Kapı açıktı. Yanına gittim. Adını seslendim ama beni duymadı ama ağlaması da kesilmedi.
Anlam veremeden hızla eve girdim. Etrafa baktım. Kimse gözükmüyordu. Son bir yer kalmıştı. Oraya doğru ilerledim. O kadar çok şey aklımdan geçiyordu ki. Adımlarım ağırlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş
Roman pour AdolescentsÇocukluktan beri adama aşık olan kızın büyüdüğünde adam düşmanları tarafından hapse atıldığında onu kurtarmaya çalışırsa ne olur? Kız sevdiği adamı kurtarabilecek mi? Yoksa karanlığa mı gömülecek bu aşk? Tuana&Barlas