Bölüm 1

1.4K 107 264
                                    

Seneler sonra aynı heyecanla...

Kar'dan

İnsan hayatını anlamlandıracak, yaşadığını hissettirecek bir şey arar durur tüm yaşamı boyunca. Bu dünyaya gelmiştir ve bunun bir anlamı olmalıdır. Önemli olduğunu, gücünü hissetmek -hissettirmek- ister. Para, aşk, ün, sanat, bilim yüreğine yakın hangisiyse, hangisi onu kendi gibi hissettiriyorsa onun peşine düşer, koşar da koşar. Yorulduğunu fark edemeden kendini ifade etmektir derdi. Etmek zorundadır. Kalbini onunla doldurmak ister. Somutlaştırır ki görünür olsun. Önce geleceği için koşar fakat yakalamaya çalıştığı elleri arasından kayıp gider. An'ı kaçırdığının farkında değildir. Kural böyle, neye acele edersen ona geç kalırsın. Göremezsin çünkü. Ben mesela koşanlardan değildim. Hep bir kurtarıcı bekledim. Beni alacak ve kurtaracak, dünyamı mükemmel hale getirecekti. Fakat kurbanın ta kendisi olduğumun farkında değildim.

Tekrar tanışalım mı? Merhaba ben Kar. Endişelenmeyin bu hikâyede ne kurtarıcı var ne de kurban. Yeni bir sayfa açmadım hayatımda. Eski defterin boş bir sayfası değil Mine. Kurtarıcı kılıklı bir katil değil. O benim yeni dünyamın ta kendisi. Mimarı da başyapıtı da o. Her şey ve herkes ondan ibaret.

Sabahın 4’ü. Yanımda uyuyan kadınıma baktım. Melekler yeryüzüne iniyor deseler hiç şüphesiz kabul ederdim. Şu an bir dilek dilesem gerçekleştirir mi acaba? Bin hayat diliyorum. Bini de seninle olsun.

Komodinin başındaki su şişesine uzandım. Bardağa dökmeye çalıştım. Bardağıma sızan birkaç damla dışında hiç su akmadı. Kuruyan dudaklarımı onlarla ıslatmaya çalıştım. Pek işe yaramadı. Kalkarsam Mine kesin uyanır. Onu da bölmemek adına tekrar uykuya dalmaya çalıştım fakat kuruluktan boğazım tahriş olup gıcıklanmaya başladı. Öksürürsem eğer uyandığı yetmez gibi hasta oldum diye panik yapacağını çok iyi biliyorum. Üzerimdeki elini sevdim önce. Onu uyandırmadan elini üzerimden çekmeye çalıştım. Güzel gözlerini anında açtı. Ten temasımız kesildiği an uyanıyor. Nasıl anlıyor bilmiyorum.

-"Uyandın mı?” dedi  kısık şekilde. Yüzünün yarısını gömdüğü yastığından zorla baktı. Sesinin pürüzlülüğünden öpesim geldi.

-"Çok erken. Uyu bitanem, geliyorum.” Diye fısıldadım.

-"Beni bırakıp nereye gidiyorsun?” deyip gülümsedi.

-"Sen bırakılabilir misin? Bilmiyordum, olmadı deneriz.” oyununa katıldım.

-"Hımm bence bu bir rüya. Öyle bir ihtimal yok.” Yatakta gerildi.

-"Diyorsun.” Elime su şişesini aldım. Mavileri elime odaklandı. Dirsekleri üzerinde hafif doğruldu.

-"Rüya da olsa sevgilinin kafasına uyansın diye şişeyle vurmamalısın.” Gülmeye başladım. Her anı hayal gibiydi benim için. O yüzden ara ara durup hiç konuşmadan onu izliyorum. Zihnime kazınsın her anı. Şu an mesela dağınık saçlarına bayılıyorum. Eğilip uykulu gözlerinden öptüm. Ardından da dudağından. O eşsiz tadını aldım. Benim diyebiliyorum ve o benim olmayı çok seviyor.

-“Seni uyandırmak için daha etkili yöntemlerim var.” Dudağımı ısırıp hafif güldüm. Bir de uyandırmayacaktım Mine'yi. Şimdi durdur bakalım.

-"Neymiş onlar?” dedi hemen heyecanla. Kaçırmaz.

-"Sonra gösteririm.”

-"Hımmm.” Deyip seksi bir şekilde güldü. Ama gözleri sus şişesinin olduğu yere indi. “Susadın sen de mi?”

-“Öyleydi. Fakat dudakların susuzluğumu geçirdi.” Gülümseyerek bir kez daha öptüm. Elimdeki şişeyi aldı.

-"Beni yaktı yaktı. Bu dudaklar beni yaktı.” Yataktan çıktı. “Yaktın beni hain!” beni yatağa oturttu. “Su almaya ben giderim bebeğim.” Durup bana baktı. “Acıktıysan bir şeyler de hazırlayabilirim.” Yemeyeceğimi bilir ama yine de sorar.

-"Seni seviyorum.” Dedim cevap olarak.

-"Seni seviyorum.” Deyip odadan çıktı. Beş dakika sonra elinde kocaman bir bardakla ve dolu su şişesi ile geldi. Bardağı bana uzattı. “Şişedeki soğuk. Bardaktakini ılıştırdım yine de yavaş iç güzelim.” Tüm bardağı iştahla içerken o güzel bakışları üzerimdeydi. Birinin seni sevdiğini anlamak istiyorsan bakışlarını takip et. Ele verir kendini.

-"Çok iyi geldi.” Bardağı elimden alıp komodinin üzerine koydu.

-"Tadı nasıldı?”

-"Yani su gibi. Güzeldi.”

-"Hımm fark etmedin demek.”

-"Limon mu damlattın?” yatakta yerine geçmeye çalışırken tam üzerimde durdu. Gözlerime dik dik baktı.

-"Hap attım içeceğine.” Mine ya. Kahkaha atmaya başladım. “Bu gece benim olacaksın.” Dudaklarımdan uzunca öptü ve yattı.

-"Atladığın bir şey var.”

-"Ney?”

Gözlerine uzunca baktım. "Ben zaten seninim.” Gülümsedi. Birbirimizi izlemeye başladık. “Hiç üşenmiyor musun?”

-"Neye?” derken esnedi. Çenesinden öptüm. Yüzüne biraz daha yaklaştım.

-“Uykunu bölüyorsun.”

Beni kollarının arasına aldı. “Seni sevebilme fırsatı...” Saçlarımı kokladı ve orada durdu. “Böyle araları seviyorum. Uyurken de seni seviyorum ama böyle uyanıkken başka...” cümlesini tamamlayamadan uyuya kaldı. Gözlerimi kapattım. Nefesinin huzuru ile çok geçmeden ben de uyudum.

Sabah yüksek müzik sesi ile gözümü açtım. İlk önce nereden geldiğini anlamlandıramasam da tam olarak bizim evden geliyordu. Yattığım yerden doğruldum. Bu şekilde uyanmak şahsen hoşuma gitmiyor.

-“Alo! Alo!” arkamdan gelen sese baktım. Yarim elinde telefon gözleri kapalı şekilde konuşmaya çalışıyordu. Şaşkınım benim. “Ses vermiyor bu.” Gülerek telefonu elinden aldım. “Açamadım mı?” tek gözle bana baktı.

-"Telefon çalmadı. Müzik açık.” Doğruldu yerinde. Gözlerini kırpıştırdı.

-"FURKAN.” Dedik aynı anda. Merdivenlere yöneldik. Bakalım bu sefer bizi ne bekliyor.

“Dolaştım bütün gece
Sensiz bomboş sokaklarda
Bak Esengül çaldı yine
Avaz avaz radyolarda.”

Furkan süslenmiş şekilde salonun ortasında elinde kumanda bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Klip moodu aktif. Bizi görünce ellerini ritimle oynatarak yaklaştı. Mine'min yakasına parmağının ucunu değdirdi.

“Biri geldi yine seni sordu
Biz ayrıldık! Diyemedim höğğğ!
Üzüldüm kırıldım!”

Mine ile birbirimize baktık. Furkan yüzünü buruşturarak arkasını döndü.

“Bazı şeyler bitse bile
Kabul etmek istemedim
Dayandım, savaştım. Salağın tekiyim ben.”

Kendini gösterdi başını hızlı bir şekilde 2 3 kere salladı.
“Soruyorum kendi kendime
Kuruyorum kimle o diye saçını başını yolarım onun
Arıyorum kokunu her gece Bulamıyorum insafın yok mu senin?..”

Salonda hızlı bir tur attı.

“Ayrıldık mı yani şimdi?

Bunu mu reva gördün kalbime?” kalbini tuttu.

“Sensiz ben ne yaparım şimdi?

Hadi bana bi’şey söyle.”

Sevgilim hızla giderek müziği kapattı. Furkan'ın tam önünde durdu. “Seni öldürürüm!”

Furkan olduğu yerde birkaç saniye donup kaldı. "Kız vahşi aradığım cevap bu değil.”

*Merhabalarr. Biraz heyecanlı bir geri dönüş benim için. Normalde biraz daha bekleyecektiniz aslında. Ama hikâyelerin başladığı yer hep aynı ve ben bunu bozmak istemedim. Kendi çapımda gelenekleştirdim sanırım. 4 yıl önceki Mine Çiçeği'ni yazdığım yerde aynı koltukta oturuyorum. Hava biraz daha sıcak. Onun dışında bu hikayeyi çok özlemişim. Umarım durum karşılıklıdır. Keyifli bir yolculuk olmasını diliyorum. Aileye hoş geldiniz :) Sevgiyle kalın :)

Mine Çiçeği II (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin