Bölüm 2

642 83 200
                                    

Kar'dan

Mine'm anlık sinir krizi geçirse de kendini sakinleştirmeyi başardı. "Sen biraz fazla sessiz mi kaldım tatlım? Bu sessizliğin beni korkutuyor.” Dedi Furkan. Mine'yi yokluyor.

-"Sabahın köründe bu işkenceye maruz kalacak ne günah işledik diye düşünüyorum?”

-"Bu işkence değil sanat. Senin gibiler yüzünden sanat gelişemiyor. Ayrıca sen Bayburtlu olmadığına emin misin?”

-"Ne alaka? Samsunluyum ben.”

Furkan biraz sırıtıp yüzünü toparladı. Ne planlıyorsun da yarimi düşürüyorsun yine? "Bak şimdi yıllar önce Bayburt'a senfoni orkestrası gelmiş.”

-"Eee?”

-"İşte konser bitince konserden çıkan izleyicilere soruyorlar. Nasıldı falan diye. Biri diyor ki Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi.” Off Furkan sabah sabah. “İşte o Bayburtlu senin sülaleden olabilir tatlım. Üzülme, sanat herkes için değil.” Kahkaha attı.

-"Birincisi o senfoni orkestrası sabahın köründe gelip de konser vermemiştir. İkincisi sen senfoni orkestrası değilsin.” Dedi Mine'm dik bakışlarıyla. “Ver anahtarını ya gelme bizim eve.”

Furkan elini beline dayadı. “Terbiyesize bak. Birincisi burası benim de evim. De mi Kar?” başımla onayladım. “Nolduuu? Kovamazsın beni.”

-"Öff!”

-"İkincisi senin bilmediğin çok şey var tatlım.”

-"Neymiş?”

-“Akşam oldu bebeksi şey. Bak saate.”

Mine'm söylenerek duvardaki saate bakmaya geçti. “Senin akşam dediğin 9 değilse...” yutkundu. “Oha!” oha derken? Ben de baktım. Gerçekten oha. O kadar uyumuş olamayız. Saat beşi gösteriyor. "Lan güneş yeni doğdu.” Pencereye gitti sevgilim. “Konumuna baksana. Akşam beşte güneş orada olmuyor.” Doğru. Zeki sevgilim yakaladı. Furkan şaşırmış şekilde bana baktı. “Yoksa batıdan mı doğdu? Oğlum kıyamet alameti. Güneş doğudan batıyor lan.” Dedi panikle. Furkan gülmeye başladı. “Kıyamet kopuyor!” kafası karıştı. Doğru yoldan gidiyordu.

-"Amann koparsa kopsun çokta tın.” Koltuktaki küçük yastığı alıp sevdiğimin başına doğru attı. Mine'm yastığı sol eliyle tutup koltuğa bıraktı. Bu kadının her hareketi etkileyici. Koltuğa oturdu Furkan. Biraz da kendini attı diyebilirim çünkü koltuktan ses çıktı. Bana baktı. “Aslında baya zeki fark ettin de mi?” gülümsedim. Mine'ye dönüp parmağı ile işaret etti. “Aşkım git yüzünü yıka şaşkın, reflekslerin uyanmış ama sen uyanamamışsın. Çapaklı çapaklı mı gideceksin öyle öteki tarafa? Bak ben kopuyor diye süslendim. Neyse bu Patron kesin beni aldatıyor.”

-"Oğlum saçmalamasana ne olduğunun farkında mısın sen?” müdahale etmeyeceğim çünkü onları böyle izlemek eğlenceli.

-“De mi ben de diyorum işte. Benden güzelini, bakımlısını, mükemmelini bulabilir mi? Hayır bulamaz.” Tırnaklarını kontrol etti. “Sizce kim bu terbiyesiz kadın? Ve benden kibarını da bulamaz. İçimde tam bir leydi ruhu var.” Hemen de havaya giriyor.

-"Öfff ben ondan bahsetmiyorum. Kıyamet...”

Furkan çirkefleşmiş şekilde ayağa kalktı. “N'apcan? İsrafil'i mi kaçıracaksın. Sûr'u mu kıracaksın üflemesin diye? Bebeğim elinden ne gelir? Koparsa kopsun ayhh. Değiştiremeyeceğin şeyleri bu kadar takmanın ne anlamı var? Delirtme beni. Siz de sayemde kıyametten önce iki sarılırsınız işte değerimi bilin.” Kahkaha attı. “Şimdi benim konuma dönelim.” Yerine geri oturdu. Bacak bacak üstüne attı. “Ayrıca o saat üç gündür beşi gösteriyor aşkım.” Gözlerini devirdi. “Bir ara pilini değiştirin.” Mine’m ile birbirimize baktık. Sevdiğimin omuzları düştü. “Tabii insan aşk yaşarken küçük detayları fark edemiyor. Neyse kıskanmadım.”

Mine Çiçeği II (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin