Mine'den
Elimdeki bir tabak doğrusu böreğe baktım. Dumanı üzerinde iştah açıcıydı. Mis gibi de ohh. Kapının çarpma sesi ile ayağa kalktım. Elimdeki tabağı kenara bıraktım. Dudu teyzenin evindeydim ve burada olduğum sürece öğrendiğim tek kural bu evin kapısını güneş tepedeyken kapatılmaz ki. Bir terslik var.
Koridora doğru geçtim. Dış kapı gerçekten kapalıydı. Bir saniye bu ev yandı ki. Arkamı döndüğüm anda alevler oradaydı. Tüm salonda. Evden çıkmak için kapıya koştum. Kilitliydi. Vurmaya başladım. Yardım istemek için bağırdım. Kapının arkasında da biri vardı ve benim gibi kapıya vuruyordu. “YARDIM EDİNN! KAPI AÇILMIYOR!”
-"Mine!” Kar! Kar bu.
-"Çıkamıyorum ben buradan...” dedim panik halinde. Kaçacak yer yoktu. Alevler hemen sırtımdaydı. Yine o sıcak his. Ben galiba burada...
-"Mine! Uyan bebeğim. Minee! Buradayım... Rüya görüyorsun...” dediği anda her şey kayboldu. O ve sarılışına büründü tüm evren. Büyü gibi. Gizli güçleri var sanki. En kötü durumu en iyi yapan gizli güçler. Öyle sihirli değneği ya da kelimeleri olmadan kalbiyle yapıyor tüm büyüyü. İyice ona sarıldım. Tüm sarılışımı kabul etti. “Dayanamam ben sana. Korkma bitanem.” Gözlerimdeki yaşları elleri ile sildi. Başımı kalbinin üzerine yasladım. “Terden sırılsıklam olmuşsun.” Yan tarafa uzanıp su şişesini aldı, içirdi. İçim yanmış valla cos etti.
Biraz sakinleştikten sonra kalbinden ayrılıp yüzüne baktım. Hayran olunası yeşilleri sonsuza kadar benimle olacakmış gibi ruhuma güven veriyordu. Saatlerce, aylarca, yıllarca... ifade edemeyeceğim kadar uzun bir zaman dilimi onu izleyebilirim. Ve bunun çok kısa süreceğinden eminim.
Elini yanağımda gezdirdi. Dokunuşları... Elinin üzerinde yavaşça öptüm. Şunu düşündüm bir an. Öpmediğim bir zerresi kalmış mıydı? Gülümsedi. “Kötü bir rüya mıydı?”
-"Çok...” deyip iç çektim.
-"Keşke tüm kabuslarını yok edebilsem...”
-"Bunu çoktan yaptın ki.”
-"Karşılıklı sanki.” Deyip gülümsedi. Gülümsedim. Çok tuhaf değil mi? Bir kalp hayatınızı mükemmel hale getirirken bir kalp altüst edebiliyor. Evet aşk çok güzel ama mükemmel mi olacağınıza ya da altüst mü olacağınıza bence siz karar verin.
Aşağıdan gülme sesleri yükseldi. Yatakta doğruldum. “Bizimkiler mi uyanmış?”
-"Sanırım biri geldi.”
-"Kim ki?”
-“Bilmem. Bizim yeni kiracı olabilir. Bence hiç gitmeyelim.” Kaşlarını çattı.
-"Sinirlendirmiş mi birileri benim güzel kadınımı?” gülümseyerek bana baktı. Mutluluk tanımını yapacak olsam şu anki bakışı derdim. Gülerken öyle güzel bakıyor ki...
-"Az bir şeyler oldu.” Dedi kıkırdayarak. Birileri yine raunda çıkmış galiba. “Hem sen iyi ol öyle ineriz aşağıya.”
-"Benim iyi olmam için bir tane şeye ihtiyacım var.” Öpücük. Keşke bir tane demeseydim ya. 1 kere öper bırakır. Pöf. He dur, öpüşme diyeyim. Daha uzun bir zaman dilimini kapsar. Bu iyi oldu. Ama bilmece olsun. Bilirse ödülü alır. Bilemezse ben ödülü alırım. Kar kazanırsa Kar için öpüşürüz, ben kazanırsam benim için.
-"Hımm...” deyip başka tarafa baktı. Ulan umursanmadım. Eee? İçimden diyeyim. Mine'i öp. Mine'yi öp. Frenkanslar, evrene mesajlar gönderdim. Az sonra tüm Mineler öpülebilir.
Öpmüyor. Demek ki otomatik sistem bozulmuş. Ben manuele geçiyorum. "Tahmin etmeyecek misin?”
-"Yoo...” Ana! Hiiii! Küseyim ben. Vites boşa alındı. Böyle hemen mi pes edeceksin Mine? Hayır. Vites 1 hazır olun. Tır olsam vites 2.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mine Çiçeği II (G×G)
RomansVer elini öyle durma hadi gülümse... Homofobikseniz veya bu tür hikâyelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç Tarihi: 25.08.2023