Mine'den
Evde yatmaktan yoruldum arkadaş. Yatmaktan yorulan tek kişi olarak tarihe geçebilirim. Ben yaşlıları daha iyi anlıyorum artık. Böyle de empatik biriyimdir. Hani sıkıntıdan ekmek almaya şehrin diğer ucuna giden yaşlılar var ya acaba onlara aktivite merkezi mi açsam? Kreş gibi şöyle. Gelsinler, eğlensinler. Valla çok güzel fikir. Herkesi memnun edebilecek bir fikir hem de. Ekmek de satarım onlara. Bir taşla iki kuş. Düşüneyim ben bunu. Yine çok zekisin Mine.
Yorulma konusu açılmışken başka nelerden yorulabilir insan? Çoğu şeyden yorulabilir aslında. Sevmekten bile yorulabilir. Sevmediğin birini seviyor gibi yapmak külfettir ya da seni sevmeyen birini sevmek. Acı çekmekten yorulabilir. Furkan mesela acı çekmek istemiyor. Acıyı reddetme sebebi de bu. Fazlasıyla yorgun. Onu anlayabiliyorum. Onun kadar kötü bir geçmişim olmasa da narsist bir anneyle yetiştim. Duyguları öğrenmem gerçekten zordu. Tüm ihtiyacımı mükemmel bir şekilde karşılardı ama duygusal yönü ihmal ederdi. Sevmeyen, hor gören ve gösteren bir anne işte. Böyle yetiştirildiğinizde ilişkilerinizde de acıyı arıyorsunuz. Güvenli gelen o çünkü. Nerden yaralıysan onu buluyorsun. Sana iyi gelecek olanı istemiyorsun. Gençliğimin başlarını hatırlıyorum. Acı içinde boğulmak için bahaneler arardım. Ben bahane aradıkça başıma da gelirdi. Ayrılıklarımda dünyam yıkılmış gibi hallere girerdim. Öyle de sanırdım. Ta ki üzüntü sağlığıma zarar verene kadar...
Geçmişi deşmeyi pek sevmiyorum ama kısaca anlatacağım. Kar'dan önce ciddi bir ilişkim vardı. Kar da biliyor bunu. Bir kere sordu ve dürüstçe anlattım. Benim ilişki tanımım başlar ve bir ömür birlikte olacağız şeklindedir. Öyle iki ay takılayım sonra sallarım kafası yok bende. Bu düşünce tarzım güzel ama her insan bunun için uygun değildir. Sonuçta birine körü körü güvenmek ya da durumlar karşısında istenilen davranışları sergilemesini beklemek aptallıktan başka bir şey değildir. Neyse devam edeyim. Sonra o ilişkimde hiçbir şey denilmeden tak diye terk edilince gerçekler yüzüme çarptı. Önce gidişini kabullenemedim, hep kendimi suçladım. Hatayı yapan ben olmalıydım. Memnun edemedim ki gitti yani. Ya da ona bir şey oldu. Kendi kendimi yedim, yıprattım. Aylar sonra bir yerde eğlenirken çekildiği fotoğraflarını Serin bulup getirdi, koydu önüme. Böyle başkalarıyla çekilmiş samimi fotoğraflardı. Sarmaş dolaş, dudak dudağa. Hiç ağlamadığım kadar ağladım o gün. Kendimi perişan ettim, mahvettim. Sanki mahvolunca ne oluyorsa? Ne oluyor biliyor musunuz? Kalp atışlarımı durduramadığımda anladım ne olduğunu. Her şeyi unutsam da göğsümden çıkacak gibi atan o kalbi unutmam mümkün değil. Aynanın karşısına geçtim, kızarmış yüzüme baktım. Saçmalama Mine dedim. Bunu yapma, dedim. Ama sakinleşmeyi başaramadım. Başaramadıkça da panikledim ve kalbimin atışı daha da hızlandı. Vücudum kendini taşıyamayacak bir hale geldi. Ambulansın gelişi... Öleceğimi düşünmek... Serin'in ağlaması...
Kalp atışlarımı hastanede zorla düşürdüler. Hemen o gün başka hastaneye sevk edildim. Ertesi gün ameliyata alındım. Damarda yakma yaptılar ama ameliyat sırasında için için yandığımı hissettim. Kalp atışımı bazı yerlerde bilerek yükselttiler. Bu işlem esnasında yarı baygın olmak korkunçtu. Yine de şanslıydım. Büyük bir ameliyat değildi. Ama yapılmasa ölüme kadar gidecek sonuçlar yaratacaktı. İki günde de çıktım hastaneden. Yani diyeceğim şey şu biri yüzünden üzülürken sağlığınızı yitirmek ne kadar mantıklı? Giden sizi hiç umursazken hem de... Ben denedim bence siz denemeyin. Hiçbir şey sağlığınızdan daha önemli değil. Kaybetmeden bazı şeylerin önemini anlayamazsınız doğru. Ama unutmayın sizin için önemli olan insanlar zaten kaybolmazlar. Acıyı değil size iyi geleni isteyin. Yüzünüzde fazladan bir gülümse yaratanın ne zararı olur ki? Zaten beklerseniz sizin olan sizi bulacaktır. Bulunca bol bol sarılın hiç bırakmayın onu. Sevdiğiniz kadar sevilmenizi dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mine Çiçeği II (G×G)
RomanceVer elini öyle durma hadi gülümse... Homofobikseniz veya bu tür hikâyelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç Tarihi: 25.08.2023