Bölüm 22

349 49 81
                                    

Mine’den

Bana göre hayat çeşitli labirentlerden oluşur. Ve bu labirentler çıkmazlarla doludur. Hepimiz tek seferde doğru yolu bulabilmeyi isteriz. Aşırı şanslı değilsek bu mümkün değildir. Şansın yardım etmediği durumlarda da deneyimler devreye girer. Tüm yolları deneye deneye öğreniriz. Öğrenemediğimiz çıkmazlara ise tekrar ve tekrar düşeriz. Hayat öğren der çünkü. Öğretmeden bırakmaz. Ama endişelenme ne kadar çok çıkmaz o kadar ipucu demektir. Yorulduysan eğer otur bir kenara bekle. Vazgeçmediğin sürece yolu mutlaka bulacaksın.

Furkan’ın labirenti ise Daedalus'un labirenti gibiydi. Daedalus'u da hiç sevmem bu arada. Kıskancın tekidir. Labirentin tam ortasında yarı boğa yarı insan olan Minotaur vardı. Yani Furkan'ın sözde babası. Labirent öyle bir şekilde düzenlemişti ki çıkışa giden tüm yollar bu canavara yöneltilmişti. Yani Furkan Minotaur yaşadığı sürece labirentini geçemiyordu bir türlü. Ama canavar öldü. Tek yapması gereken şey yolları denemek.

Mitoloji deyince de anlatasım geldi hikâyeyi be. Dur anlatayım kısaca. Bu hikâyenin de en başında Zeus çıkıyor tamam mı? Bu adamı kısırlaştırsalar bu kadar olay dönmeyecek de neyse. Yine Zeus karısını aldatmış. Ört bas etmek için de hamile kadını Girit adasına göndermiş. Kadın burada Minos adında bir erkek çocuk doğuruyor falan. Bu Minos Pasiphae ile evleniyor, çocukları oluyor derken oranın kralı ölüyor ve yeni kral seçilmesi gerekiyor. Bu arada demokratiklik yok. Kraldan sonra tahta geçebilecek bir prens olmadığından Minos Girit kralı olmayı kafasına koyuyor. Diyor ki ben Poseidon ile anlaşırım ve halka gücümü gösteririm. Sonuçta bir tanrı Poseidon. Der sen bana yardım et ben de sana kurban keseceğim. Tanrılar da kendilerine kurban kesilsin falan severler. Poseidon dalgaların arasında beyaz ve gösterişli bir boğa çıkarır. Herkes şaşkınlık ve hayranlıkla bu boğayı izler. Minos bu boğayı Poseidon'a kurban edecektir ama son anda vazgeçip damızlık olarak kullanmaya karar verir. Poseidon bu olaya çok sinirlenir. Öç alma duygusuyla yanıp tutuşur ve bir plan yapar. Minos boğayı damızlık için kullanacaktır ya kullan der Poseidon. Minos'un karısı Pasiphae'i boğaya aşık eder. Çok kötü değil mi ya? Ulan git Minos'u aşık et. Neyse labirentin mimarı vardı ya kötülüklerin yuvası Daedalus gelir der ki açılın bu aşk imkansız değil. Pasiphae der nasıl? Daedalus der ben sana inek kostümü yapacağım ve sizi bir araya getireceğim. Dediği gibi de yapar. Pasiphae boğadan hamile kalır. Buna da ayrı bir sapıklık derdim de etki büyü altında kadın. Sonuç olarak Minos bir boğa ile aldatılarak boynuzlanmıştır. Boynuzlanmak sözü buradan gelmiş olabilir bence. Sonrası işte Minos Daedalus’a bir labirent yaptırtır içine doğan cavanar çocuğu koyar. Anlaşamadığı bir ülkeden de ceza olarak her yıl 7 kadın 7 erkek genç bu canavara yem olmak için labirente gönderilir falan filan. Açlık Oyunları da buradan esinlenilmiştir. Daha siz mıntıkaları izleyin. Hey gidi heyy. Yalnız fazla sustuk. Ben şu labirenti bir kurcasam mı ne yapsam?

-"Şimdi bu Sait öldü ya kardeşin yeni bir ev yaptırıyor olabilir mi?”

-"Bilmiyorum... Olsa bile bu inşaatta kalacak değil ya. Kendisini nasıl bulacağız şimdi?” tişörtünü çekiştirerek boğazından uzaklaştırdı. “Off ya bir işim de kolayca olsun.”

-"Isyan etme len. Soralım önce. USTA!” diye bağırdı Serin. “USTA! Bakar mısın?”

-"He bacı ne istedin?” içeriden orta yaşlı biri çıktı.

-"Bu evi kim yaptırtıyor?”

-"Biz o kadarını bilmeyiz.” Dedi adam. Belini düzeltti. “Ne için lazımdı? Satın mı alacaksın?”

-"Gibi gibi...” dedi Furkan. “Sahibine nasıl ulaşırız? Bize bi yardımcı olsanız?”

-"Ula Cengiz desene! Bu da sanırsan devlet sırrı.” Gülerek bir adam çıktı dışarı. “Bursalı zengin bir iş adamının evi, kendine yaptırıyor. Satmazlar size.”

Mine Çiçeği II (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin