"Selamun aleyküm, kolay gelsin." dedi birisi, görmesem bile sesinden Haktan abi olduğunu anlamıştım.
"Aleyküm selam abi, eyvallah." dedim hâlâ arabanın altındayken.
"Benim arabanın ön takımda bozukluk var galiba. Ne zaman bakarsın?"
"Abi bugün halledemem ama yarın bakabilirim." dediğimde onaylar mırıltılar çıkardı.
"Tamamdır. Sana kolay gelsin gideyim ben, işler vardı. Yarın uğrarım."
"Tamam abi, sana da kolay gelsin." dediğimde ayak seslerinden anladığım kadarıyla gitti, ben de işime devam ettim. Akşama kadar arabanın bitmesi gerekiyordu.
Ertesi gün;
Haktan abinin getirdiği arabaya bakmak için arabayı lifteye kaldırmıştım çünkü ön takımda sıkıntı olabileceğini söylemişti. İyice incelemiştim arabayı, ön takım harici yerlerine de bakmıştım.
Dediği gibi ön takımında sıkıntı vardı, bu yüzden bazı parçalarını değiştirmeye başlamıştım.
"Selamun aleyküm, kolay gelsin." dedi Haktan abi.
"Aleyküm selam abi, eyvallah." dedim arabayla uğraşmaya devam ederken.
"Neyi varmış?" dediğinde onu cevapladım.
"Dediğin gibi ön takımda sıkıntı varmış abi, bazı parçaların değişmesi gerekiyordu onları değiştiriyorum." dedim ve arabanın altından çıktım, ardından masanın üstündeki bezle elimi sildim ve bir peçete alıp yüzümdeki terleri sildim.
"Çay söyleyeyim mi abi?" dediğimde masanın yanındaki sandalyeye oturdu. Çoğunlukla çay içiyordu, bu yüzden" Çay söyleyeyim mi?" diye sormuştum.
"İçerim." dediğinde kafamı salladım ve telefonu çıkarıp kahvehaneyi aradım.
"Mustafa abi bir çay, bir limonlu soda, bir de soğuk su gönderir misin dükkana?" dedim.
"Gönderiyorum koçum hemen." dediğinde telefonu kapattım ve saçlarımı ellerimle geriye taradım. Bu yaz gereğinden fazla sıcaktı. Haktan abi hızlıca beni süzüp konuştu.
"Yoruluyorsan dinlenerek yapsana oğlum?" dedi, yorulduğumu sanmıştı.
"Ne yorulması abi ya? Çok sıcak, bunalıyorum." dediğimde bir şeyler mırıldandı.
"Ne abi, duymadım." dedim.
"Doğrudur, fazla sıcak bu sene dedim."
"Selamun aleyküm." diyip dükkandan girdi Refik, kahvehanenin çırağıydı kendisi. Tepsiyle yanımıza gelip çayı Haktan abinin önüne, sodayı da benim önüme bıraktı. Elimi uzattığımda suyu bana verdi.
"Eyvallah kardeşim." dedim, benden birkaç yaş küçüktü.
"Kolay gelsin abi." diyip dükkandan ayrıldı, parayı boşları toplarken alıyordu.
Elimdeki suyun kapağını açıp dikledim, soğuk su boğazımdan yavaş yavaş geçerken rahatlamıştım. Şişenin son damlalarını da içip kapağını kapattım ve masanın üstüne koydum.
"Allah korusun boğulacaksın bir gün." dediğinde 'he he' diyip geçiştirdim ve karşısına oturdum. Ardından sodamdan birkaç yudum aldım.
"Birkaç saate hallolur abi araba." dediğimde çayından bir yudum aldı ve başını salladı.
"Akşama alırım o zaman." dediğinde kafamla onayladım onu.
"Geçen gün de ne güzel yıkıyordun halıyı, maşallah elinden de her iş geliyor." dedi gülerek. Güldüm ben de karşılık olarak.
"Eyvallah." dedim sodamı ağzıma götürürken.
"Abi sen de herkesi reddediyorsun maşallah. Gizli manitan falan mı var?" dedim alayla.
"Herkesin diline düşmüşüm ben de yahu." dediğinde güldüm. Ardından konuştu.
"Manitam yok ama birinden hoşlanıyor gibiyim be Atahan." dediğinde şaşkın şaşkın ona baktım.
"Sen?" dediğimde kafasını salladı ve çayından içti.
"Abi 8 aydır buradayım ama senin birinden hoşlandığını ilk defa duydum." dedim, ki bu çok garipti. Çünkü mahalledeki ablalar onun bayadır sevgili yapmadığını, birinden hoşlanmadığını söylemişti. Onların dedikodularında yalan olmazdı, ama Haktan abi demek ki saklıyordu bunu.
"Dedikodumu yapmayın sakın ha. Kulaklarım o kadar çınlıyor ki delirmeme ramak kaldı." dediğinde güldüm.
"Benden sır çıkmaz abim." dedim. Bir süre sonra çayını bitirip ayaklandı
"Ben kalkayım artık, kolay gelsin." dediğinde kafamı salladım ve ben de ayaklandım, arabaya bakacaktım.
"Tamam abi, eyvallah." dedim, o gidince tekrar arabanın altına girip arabayla uğraştım.
Haktan abinin arabasını bitirdikten sonra yeni gelen arabaya geçmiştim, birçok arabayı buraya getiriyorlardı. Bu da çok iyi bir leydi çünkü işler iyi gitmiş oluyordu, hem de kafam dağılmış oluyordu. Arabalarla uğraşmak en sevdiğim aktiviteydi, iyi ki ailemin yanından ayrılıp bu mahalleye gelmiştim ve iyi ki burada çalışmaya başlamıştım.
"Selamun aleyküm oğlum, kolay gelsin." dedi Ferit Usta, buranın sahibiydi ve benim ustamdı.
"Aleyküm selam usta, sağ olasın." dediğimde masanın yanındaki sandalyeye oturdu.
"Çay söyleyeyim mi usta?" diye sordum arabayla ilgilenirken.
"Yok, içmeyeceğim. İşler ne alemde bakayım dedim, burayı da iyice saldım. Sen hallediyorsun resmen her işi, sen izinliyken geliyorum." dediğinde ona baktım.
"O nasıl laf usta? Sen benim ustamsın, tabii bana bırakacaksın dükkanı. Sen iş yap diye mi varım ben? Hem kafamı dağıtıyorum." dediğimde güldü.
"Selamun aleyküm." diyerek dükkana girdi Haktan abi.
"Aleyküm selam." dedik ustayla ikimiz aynı anda.
"Benim araba halloldu değil mi? Onu almaya geldim." anahtarı koyduğum yerden alıp ona attım, tuttu.
"Çoktan bitti abi."
"Eyvallah." dedi ardından Ferit Usta'ya döndü.
"Nasılsın Ferit abi?" dediğinde ben de arabayla uğraşmaya devam ettim, arabalar hariç hiçbir şeyi umursamıyor gibi gözüküyorum kesin dışarıdan. Öyleydi zaten. Şu anda arabalar benim hayatımdı, bundan sonra da öyle olacaktı.
Onlar havadan sudan konuşuyordu, sonradan Haktan abi gitmişti.
"Atahan, ben de gidiyorum. Çok geçe kalma." dediğinde kafamı salladım.
"Birazdan ben de çıkarım Usta, iyi akşamlar."
"İyi akşamlar." diyip o da çıktı. Saat akşam sekiz olmuştu. Biraz daha oyalanıp sekiz buçukta dükkanı kapattım ve eve gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atahan - BxB
Short StoryAtahan 8 ay önce ailesiyle kavga etmişti, babasını bıçaklamıştı. Babası ondan şikayetçi olmamıştı ama Atahan artık o evde daha fazla durmak istemiyordu, bu yüzden kendine bir mahalleden ev tuttu ve orada yaşamaya başladı. Bir tamircide de çalışmaya...