"Selamun aleyküm." diye biri girdiğinde ona baktım. Dün akşama doğru gelen arabanın sahibiydi.
"Aleyküm selam, hoş geldiniz." dedim.
"Hoş buldum, araba tamam mı?" dediğinde başımı salladım ve gözümün ucuyla işaret ettim.
"Tamam abi, buyur." dediğimde arabaya baktı, inceliyormuş gibiydi. Sanki arabasını yiyecektik, bu tiplerden hiç haz etmiyordum.
"Kaput çizilmiş." dedi, az önce kaputun yanındaydı ve oraya dokunmuştu. Ben işimi dikkat ederek yapardım, ayrıca o gelmeden hemen önce de arabayı kontrol etmiştim. Sonrasında da bir mazeret bulamasın diye çekmiştim fotoğrafını, böyle şeyler lazım oluyordu. Bazen kendi zekama hayran kalıyordum.
"Siz çizdiniz arabayı." dedim rahat bir tavır ile.
"Sen neyden bahsediyorsun?" dediğinde sırıttım.
"Siz gelmeden hemen önce arabanın her yerini kontrol ettim, öyle bir şey yoktu. Parayı eksik vermek için ya da bizi kötülemek için böyle bir şey yapmanız çok saçma." dediğimde şaşırdı ve bunu gizlemeye çalıştı ama becerememişti. Konuşmaya başlayınca da kekelemişti.
"Ya-yalan söyleme!" diye çemkirdi adam. Usta da bu sırada dükkandan içeriye girdi. "Ne oluyor?" dercesine baktı bana, dediğini duymuştu.
"Bir şey olduğu yok Usta, beyefendi bana iftira atmaya çalışıyor. Kaputunu çizmişim, öyle söylüyor. Halbuki o gelmeden önce arabahı kontrol etmiştim, o kaputa elledikten sonra da burası çizilmiş dedi." dediğimde adam bana baktı, sinirlenmişti oyununu bozdum diye.
"Ne kadardı?" dediğinde fiyatı söyledim ve oarayı peşin olarak verip hızla çıktı dükkandan. Ardından Ferit Usta bana baktı.
"Fotoğrafını bile çektim Usta. Böyle tiplerle uğraşmamak için lazım böyle şeyler, yani sonra ne olduğunu ikimiz de biliyoruz. " dediğimde güldü ve omzumu patpatladı. Fotoğraf çözümünü birkaç müşterinin ağzını burnunu kırdıktan sonra almıştım. Sinirimi bazen kontrol edemiyordum, buna rağmen Ferit Usta beni buradan kovmamıştı.
Biraz zaman sonra diğer hallolan arabayı da sahibi almaya gelmişti.
"Hoş geldiniz, arabanız hazır." dediğimde ilk bana baktı sonra arabayı inceledi. Bugün sınanma günümdü sanırım.
"Şoför kapısında bir çizik var." dediğinde Usta'yla bakıştık.
"Ben yapmadım, öyleydi orası. Siz yapmışsınız. Aldığım zamankş fotoğrafı var elimde." demiştim, evet en küçük ayrıntısına kadar düşünüyordum böyle şeyleri. Kavga etmemek için güzel bir yöntemdi fakat bazıları bunların üstüne de kavga etmek istiyordu, karşımdaki adam gibi.
"Benden izinsiz arabamın fotoğrafını nasıl çekersin, bu ne cürret!" diye çemkirince yüzümü buruşturdum.
Ulan senin arabandan 2 kat daha pahalı arabam vardı benim 8 ay önce. diye geçirdim içimden ailem fazlasıyla zengindi, ama beni sevmezlerdi. Sadece maddi şeylerde bana destek olurlardı, buna karşılık olarak da istediklerini yaptırmaya çalışırlardı.
"Bana iftira atma hakkını size kim veriyor?" dedim sesimi hafif yükselterek. Usta kalkıp yanıma geldi ve önüme geçti.
"Tamam kardeşim, çiziğinin parasını keseriz. Hadi ver paranı git." dedi, yine kavga çıkarmamı istemiyordu belli ki. Ama ne yapayım sinirime hakim olamıyordum.
"Ne para kesmesi Usta, iftira atıyor bir de parasını mı keseceğiz?" dediğimde işaret parmağını bana doğru salladı karşımdaki adam.
"Seni davalık ederim çocuk." dediğinde onu süzdüm. Zengin züppe birinin tekiydi işte.
"Et lan! Ama beni et sadece." dediğimde güldü."
"Seni dava edeceğim sadece merak etme." dediğinde sırıttım, hâlâ parmağını sallıyordu. Mâdem davalık olacaktım, hak etmeliydim değil mi? dedim ve Usta'nın arkasından ayrılıp çocuğa bir kafa geçirdim.
"Sülaleni sikerim senin, orospu çocuğu!" diye bağırdım ve suratına yumruklar attım çocuğun. Davalık olsaydım bile babam olacak o herif adına leke sürülmesin diye beni kurtaracaktı, bunu çok iyi biliyordum.
Adına leke sürülmesin diye bana oyuncağıymışım gibi istediğini yaptırtmaya çalışıyordu zaten. Evden ayrılınca da "Yurtdışında." diyip konuyu kapatmıştı, evden ayrılmam da onun için büyük bir şeydi.
Ona vurmaya devam ederken adamın üzerinden çekilmemle çırpındım, benden daha güçlüydü. Ama bu benim için bir engel miydi? Tabii ki hayır. Boşuna dövüş eğitimi almamıştım.
Bana sarılmış olan kolların üstüne elimi koydum ve kendimden ayırdım kollarını, ardından ona döndüm. Haktan abiydi.
"Haktan abi karışma sen. Davalık edecekmiş, hak edeyim bari davalık olmayı."
"Sakin ol, bayıltmışsın zaten adamı." dediğinde sırıttım.
"İyi işte daha çok vurayım, uyanınca hisseder." dedim ve tam adamın olduğu yöne gidecekken bileğimden tutup beni kendine çevirdi ve kollarını bana sardı. Ensemdeki saçları yavaş yavaş okşayarak beni sakinleştirmeye çalıştı. Yavaş yavaş başarılı da oluyordu, sakinleşiyordum.
Nefeslerimi düzene sokunca yavaşça ayrıldı benden, ama hâlâ elleriyle omuzlarımdan tutuyordu.
"İyi misin?" dediğinde kafamı salladım ve beline kollarımı sardım, daha önce kriz geçirirken bana sarılan olmamıştı. Daha doğrusu bana sarılan olmamıştı. Bir süre elleri boşlukta kalsa da sonradan karşılık verdi.
Sarılmak böyle güzel bir şey miydi? Ya da böylesine güvendiğin birine sarılmak mı bu kadar güzeldi?
Saçlarımdan öpüp sıkıca sarılmaya devam etti. Bir süre sonra ondan yavaşça ayrıldın ve suratına baktım. Ardından konuştu.
"İlaçlarını düzenli alıyor musun sen?" diye sordu. Alıyordum ama arada böyle oluyordum.
"Alıyorum." dediğimde kafasını salladı ve eli omzumdayken beni masanın yanındaki sandalyeye getirdi ve oturmam için işaret etti, oturdum. O da yanıma sandalye çekip oturdu.
"Sakinleştin değil mi?" dediğinde kafamı salladım.
"Teşekkür ederim."
"İyi ol, yeter." dediğinde ona baktım ve kafamı salladım.
"O nerede?"
"Gitti." dediğinde ona baktım.
"Hani bayılmıştı, nasıl gitti?" dediğimde dudakları kıvrıldı.
"Adamı öldürme diye yalan söyledim."
"Davalık edecekse hak edeyim de öyle etsin, böyle şey mi olur?" dediğimde güldü.
"Delisin sen." dediğinde gülümsedim. Bir süre sonra Usta da gelmişti, nereye gitmişti ki?
"Sakinleşmişsin." dediğinde kafamı salladım.
"Usta kusura bakma, senin başına da böyle bela açıyorum." dedim mahcup bir sesle.
"Olur mu lan öyle şey? Sen de benim oğlum sayılırsın artık." dediğinde ona baktım, ardından gözlerimş yere diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atahan - BxB
Cerita PendekAtahan 8 ay önce ailesiyle kavga etmişti, babasını bıçaklamıştı. Babası ondan şikayetçi olmamıştı ama Atahan artık o evde daha fazla durmak istemiyordu, bu yüzden kendine bir mahalleden ev tuttu ve orada yaşamaya başladı. Bir tamircide de çalışmaya...