Senin gibi çocuk olmaz olsun. Abinden, ablandan hiç mi örnek almadın? Neden onlar gibi olamıyorsun? Bir kere de dediğimizi yap.
Ben sizin dediklerinizi yaptıkça daha çok şey istiyorsunuz!
Biz senin aileniz, sen de bizim dediklerimizi yapmak zorundasın.
Siz benim ailem falan değilsiniz! Sizin gibi aile olmaz olsun... Beni oyuncağınız gibi kullanıyorsunuz, neden abimle ablama öyle yapmıyorsunuz o zaman? Bana dediklerimizi yap diyorsunuz, yapmazsam cezalandırıyorsunuz. Abimle ablama neden öyle yapmıyorsunuz? Beni istemiyorduysanız bıraksaydınız bir yetimhaneye keşke. Daha çok mutlu olurdum.
Dediği şeyleri duyuyor musun Aysun? Yetimhaneye bıraksaydınız diyor. Böyle olacağını nereden bilebilirdik senin? Keşke doğmasaydın, senin için o kadar heyecanlanmıştık ki. Yazıklar olsun...
Ben bir şey yapmadım size, sadece sizden birkaç şey istedim şu 24 yıllık hayatımda, onlardan biri de arabaları tamir etmekti. Arabaları tamir etsem ne olur sanki? Hem siz demiyor musunuz abimle ablama "İstediğiniz mesleği yapın." diye. Ben neden yapamıyorum?
Dur söyleyeyim; çünkü ikisi de sizin işlerinize bakmak istemiyor ve siz onları çok sevdiğiniz için kıyamıyorsunuz. Benim ne suçum var peki? Sadece araba tamir etmek istemek mi, sevilmek istemek mi, ilgi istemek mi?
Hadi araba tamir etmeyi boşverin bana sevginizi, ilginizi vermediniz bile. Araba, özel okul, teknolojik alet... Bunlar benim için önemsiz, sevginiz olsaydı belki her şey daha güzel olurdu, nefret ediyorum sizden.
Bizim de sana bayıldığımız söylenemez.
Bayılmıyorsanız götüme tekmeyi neden vurmuyorsunuz!
Düzgün konuş, baban o senin.
Ne babası lan, ne babası! Babalık dediğin böyle mi olur? Hep kendi dışımdaki çocukları kıskandım ben be! Nedeni ne biliyor musunuz? Sizsiniz, sizin lanet olasıca ebeveynliğiniz. Nefret ediyorum sizden.
Sana bayıldığımızı söylemedik biz de zaten.
Babam olacak o kişi ile son konuşmamız gelmişti aklıma, son söyledikleri de zihnimde yankılanıyordu. Haktan abinin beni dürtmesiyle ona baktım.
"Atahan, iyi misin?" dediğinde kafamı salladım.
"Usta ben bugün izin yapsam olur mu?" dediğimde kafasını salladı.
"Tabi oğlum, git kafanı dinle biraz." dedi, sanki ailemle geçmişimi biliyor gibiydi. Ama bilmiyordu, bilmediği halde bu şekilde samimiydi.
"Tamam Usta, sağ ol. Kolay gelsin. Sağ ol Haktan abi." dedim ve sandalyeden kalkıp evime doğru ilerledim ve eve girip kendimi banyoya attım hemen.
Duşa girdim ve altıma siyah bir eşofman, üzerime de siyah bir rambo atlet giydim. Ardından da telefonu sessize alıp kendimi yatağa attım ve uyumaya çalıştım, bir süre sonra da uyudum. İstediğim zaman uyuyabiliyordum.
Zilin zır zır çalması üzerine gözlerimi açtım. Ne oluyordu amına koyayım? Camdan baktığımda hava kararmıştı. Yataktan kalkıp sarsak adımlarla kapıya gittim ve kapıyı açıp kısık gözlerimle kapıdaki kişilere baktım. Ne korkak bir çocuktu bu?
"Atahan Demir, bizimle geliyorsun."
"Üzerime bir şey giyeyim." dediğimde kabul etmedi.
"Telefonumu alayım, hemen şurada." diyip telefonun olduğu yeri gösterdim. Telefonu alıp geldim ve anahtarımı alıp ayakkabılarımı giydim.
Ardından kapıyı kapatıp çıktım. Beni polis arabasına koyup karakola götürmeye başladılar. Harbiden çok korkakmış bu çocuk.
"Adam dövmeden mi alıyorsunuz beni?" dediğimde bir şey söylemedi. Ne meymenetsiz suratlı polislere denk gelmiştim ben böyle ya.
Karakola geldiğimizde sorgumu almışlardı, birkaç saat sonra da salmışlardı. Ulan mâdem alıyorsunuz içeriye atsanıza, ya da böyle saçma salak bir şeyden dolayı almasanıza insanları. Karakoldan söylene söylene çıkıyordum.
"Salak salak şeyler yüzünden karakola düşüyorum amına koyayım. Sikeceğim ebelerini o olacak. Gavatlar." dedim kendi kendime sinirle, cüzdanımı bile aldırmamışlardı.
"Babalarını siktiklerim, cüzdanımı aldırsaydınız bari, bu saatte kimi çağırayım amına koyayım yanıma?" dedim karakola bakarken.
"Çağırmana gerek yok, geldim bile." kafsmı o tarafa çevirdim, Haktan abiydi.
"Haktan abi, bu saatte ne işin var burada?"
"Seni almaya geldim Atahan, ne olacak?" dediğinde ona baktım.
"Hadi." dediğinde peşine takıldım. Arabaya binince ben de bindim ve kemeri taktım.
"Sağ ol abi." dediğimde "Önemli değil." diyip kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı. Ardından mahalleye doğru sürmeye başladı.
"Özel değilse, bugün neden aniden Ferit abiden izin aldın? Zaten bir daha görünmedin." dedi yola bakarken.
"Ailem geldi aklıma, sinirlendim biraz. Dükkana bir şey yapmayayım diye izin aldım." dediğimde kafasını salladı.
"Ailenle aranda tam olarak ne var? Hiçbir şey söylemedin şu ana kadar, konusu açılınca da hemen kaçtın." dediğinde sıkıntılı bir nefes verdim.
"Anlatma istersen, ama seni bu kadar sinirlendiren nedir, onu merak ediyorum." dediğinde cevap vermedim. Ne kadar onu abim gibi görsem de, ne kadar güvensem de anlatmak istemiyordum. Güven ile alakası da yoktu gerçi, anlatmak istemiyordum.
Mahalleye girdiğimizde beni eve kadar getirdi. Evin önüne gelince arabayı durdurdu ve bana baktı. Ehliyet kemerini çözüp ani gelen istekle kollarımı boynuna doladım.
Ellerini belime koydu.
"Her şey için sağ ol Haktan abi, benimle bu kadar ilgileniyorsun. Çok teşekkür edi-" sözümü kesti ve belimi okşadı.
"Söz kesmekten haz etmem, ama ben teşekkür edilecek bir şey yapmadım. İçimden geldiği gibi davranıyorum. Bunlar için teşekkür etme." dediğinde derin bir nefes aldım, derin bir nefes almamla birlikte kokusu burnuma dolmuştu. Huzur dolu hissetmiştim kendimi. Biraz daha öyle kaldıktan sonra geri çekildim.
"İyi geceler Haktan abi."
"İyi geceler Atahan." dediğinde arabanın kapısını açtım ve arabadan çıktım, ardından kapıyı kapatıp evimin kapısının önüne ilerledim. Ona baktığımda hâlâ gitmemişti, kapıyı açıp elimi 'görüşürüz' anlamında kaldırdım. O da aynı şekilde yaptı, eve girince arabanın uzaklaştığını sesinden anlamıştım.
━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━
Umarım beğenmişsinizdirr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atahan - BxB
Short StoryAtahan 8 ay önce ailesiyle kavga etmişti, babasını bıçaklamıştı. Babası ondan şikayetçi olmamıştı ama Atahan artık o evde daha fazla durmak istemiyordu, bu yüzden kendine bir mahalleden ev tuttu ve orada yaşamaya başladı. Bir tamircide de çalışmaya...