İpucunu kaçıramazdım. Arkadaşlarım uyanınca beni bulamazlarsa diye genişçe bir tahta parçası buldum. Gemi ağaçtan düşünce etrafa saçılan tahtalardan birisiydi bu.
Üstüne, Selman'ın bana verdiği samuray bıçağıyla "ORMANDAYIM" kelimesini kazıdım. Biraz zamanımı alması kötü oldu. Umarım geç kalmamışımdır.
Tahta parçasını da Hasan'ın karnına koydum.
Kılıcımı aldım, gömleğimi yerden alıp silkeledim. Ormanın içine dalarken gömleği giyindim.
Ağaçları hızlı hızlı aşıp geçiyordum.
Ufak dal parçaları suratıma çarpmasın diye tek kolumla yüzüme siper ediyordum.
Sesler artmaya başladı. Sanki birileri metal bir şeye vuruyordu. Ses düzensiz aralıklarla çıkıyordu.
Aklıma birkaç şey geliyordu.
Belki bir mahkûm, kendisini bağlayan zincirlere vuruyordur, belki ormanda bir zanaatkar demir parçasına çekiçle vuruyordur.
Aklıma getirmek istemediğim diğer seçenek ise kılıç sesi olmasıydı.
Bir savaş veya duello tarzı bir şey...
Derken iyice yakınlaşmıştım. İleride kümeleşmişi ağaç ve çalıların arkasında olmalıydı.
Soluk soluğa yaprakları yavaşça araladım.
Devrilmiş bir at arabasının önünde berserker mangasındaki ana karakteri andıran, yapılı, siyah saçlı, uzun boylu, tek gözünden yeni yara almış, soluk soluğa olan bir şövalye; diğer 6-7 askere karşı savaşıyordu. Savaşmayan bi 10 asker de geriden izliyordu. İri asker, arkasında koruduğu genç bir kadın ve takım elbiseli yaşlı bir adam vardı.
At arabası olduğuna göre ormanın ortasından geçen bir yol vardı.
Etrafta bir sürü ceset vardı.
En yakındakine bir göz attım. Üstünde Torun ülkesinin bayrağı vardı. At arabasının üstünde ise Gazel ülkesinin bayrağı...
Bir dakika.
Bunu bir yerden hatırlıyorum.
Yazdığım seneryoda yanan dört köyden sorumlu baronun ve ailesinin öldürüldüğünü yazmıştım.
Ama kızının kaçtığını bilmiyordum.
Eğer öldüyse burada ölecek demektir.
İki torun askeri iri olana saldırdı. Ama koca oğlan, geniş kılıcı öyle bir savurdu ki bir adamı ortadan ikiye biçip diğerinin de zırhını göçertip adamı karşıdaki ağaca fırlattı. Ağaca yapışan adam acıyla bağırarak yere düştü. Göğüs zırhı yamuk yumuk olmuştu.
Bahse girerim sağlam kaburga kemiği kalmamıştır.
Zaten öksürüp kan kustu.
Diğer Torun askerleri yaralı olanı pek önemsemiyor gibi gözüküyordu.
Peki ya ben ne yapacaktım?
İpucum acaba hangi taraftaydı?
![](https://img.wattpad.com/cover/350536301-288-k702312.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
20'lik Zar (S.FİNALİ)
FantasyBirlikte "Role Play" adı verilen fantastik kutu oyunu oynayan 4 arkadaş oynadıkları evrenin içerisinde bulur kendilerini. Senaryoyu bitirip gerçek dünyalarına geri dönebilecekler mi? Yoksa uyum sağlayıp keyiflerine mi bakacaklar. Ya da başarısız olu...