Bölüm 19 - Zıbarıp Yatmak

13 5 3
                                    

Zar kullanarak ateş yaktık, bıçaklarımızla balıkları temizledik ve leziz mangal keyfinde karınlarımızı doldurduk.

Bugün yorucu bir gündü, dinginliğin ve yemek yemenin vermiş olduğu yorgunluk uykularımızı getirmişti.

Bugün bir sürü şey yaşamıştık.

Yaşlı bir adamı öldürmesek de cesedini çalıların arkasına atmıştık. Mezarlığa inip mezar kazmış, bir de tabelanın altındaki çukuru kazmıştık. Gece bir askeri öldürmüştük. Sonra ormanda uzun bir süre yürüyüp tekneyi bulmuştuk. Tekneyi nehre atmış ve birkaç kilometre nehirde kaymıştık. Rampadan atlayıp ağaçlara gömülmüş, sonra çıkıp balık pişirmiştik.

Selman uyuklamaya başlamıştı. Burak genişçe esnedi. Hasan ise elinde yarısı yenmiş balığa bakarak bir şeyler düşünüyordu. "Uyumamız lazım ama nöbet işini nasıl yapacağız?" diye sordum.

Hasan balığa bakmayı bırakıp önce Selman'a sonra Burak'a baktı. Sonra arkasında amuda kalkmış tekneye baktı. "Şu tekneyi indirebilsek aslında içinde uyuyabiliriz. Üstüne yaprakları örteriz, bir çeşit çadır yaparız" dedi.

Biraz düşünüp "Deneyelim." dedim ve ayağa kalkıp ağaca dayanmış tekneye elimi doğrulttum. Anlatıcı edasıyla konuşmaya başladım, "Nehirden uçup ağaçların içine düşen koca tekneyi acınası bir ağacın kırılgan dalları tutuyordu sadece. Büyücünün estirdiği rüzgar da gemiyi tutan dalları iyice zayıflatmıştı. Daldan dala atlayan küçük bir serçe teknenin üstüne kodu. Bu bardağı taşıran son damlaydı ve büyük bir gürültüyle dalları koparıp yere çakılan tekne, çevrede dolaşan bütün yırtıcıların korkup kaçmasına sebep oldu." diyip beklemeye başladım.

Zar, mavi mavi patlamaya başlarken Hasan da, "Çok uzun konuştun. Zarın bir sınırı yok mu?" diye sordu.

Zarı yere atarken, "Sınırı düşük atana kadar." dedim.

Zar yuvarlandı ve durdu. Mavi mavi yanıp sönerken şaşkınlığızı gizleyemedik.

Sonuç: [ 18 ]

"Bence zar bozuk." dedi Hasan.

Karşı çıkamadım.

"Önce 20 ve üç kez 18 attın" dedi. "Eğer oyununda şans statı olsaydı senin puanın 5 falan olurdu herhalde."

Geminin diğer tarafındaki ağacın üstünde küçük serçeyi gördüm. Tekneye doğru bakıyordu.

"Millet! Hazır olun!" diye bağırdıktan sonra gürültüye kendimi hazırladım.

Serçe tekneye kondu.

Küçük bir çatırtı...

Çatırtının etkisiyle korkup kaçan serçe...

Büyük bir çatırtı...

Ve teknenin düşmesi ile patlayan gürültü tufanı.

Bizimkiler yerlerinden sıçrarken uzaklardan maymunların çığlıkları duyuluyordu.

Hasan, "Sungur gene 18 attı." dedi.

Burak, "Tekneyi düşürmek için mi?" diye sordu.

",Evet" dedim. "Gece teknenin içinde kalacağız ve zarı atarken gürültüden dolayı yırtıcı hayvanlar kaçar dedim. Yani gece daha da güvende olacağız demek bu."

Ellerimi iki kez birbirine çarptım. "Evet beyler, biliyorum yorulduk ama biraz yaprak falan toplayalım da gece iyi uyuyalım. Yarın uzun bir gün olacak."

Sonra hazırlıklara başladık.

Selman Gölge Adımla ağaca çıkıp geniş yapraklar kesmeye başladı.

Ben de uzun otları yoluyordum.

Burakla Hasan da uzun sopalar topluyordu.

Gece uğraştık ve teknenin içine yatmalık yerler yaptık. Sopaları otlarla birbirine bağlayıp genişçe yüzey oluşturduk. Bunu da oturakların üstüne koyup uzun ve geniş bir yüzey oluşturduk. Üstüne geniş yaprakları yayıp yüzeyi yumuşak yaptık.

Sonra da zıbarıp yattık.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Yazar notu:
Not 1: Öncelikle ben hikayeyi yayınladıkça güncelden takip eden o koca yürekli, haşmetli, saygıdeğer soylu ruhlu kardeşime teşekkür ederim. Sen var ya adamın dibisin.

Not 2: Zarlar cidden 20, 18, 18, 18 çıktı. Hiçbir şekilde oynama yapmıyorum veya düşük çıkarsa tekrar atmıyorum. Ne çıktıysa o.

Notlar bu kadardı.

Teşekkürler.

20'lik Zar (S.FİNALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin