26

993 107 154
                                    

Minho

Hyunjinle konuştuktan sonra acıktığımı hissetmiştim bu yüzden aşağı inip bir şeyler atıştırmaya karar verdim. Mutfağa yaklaştıkça sesler geldiğini duydum bu yüzden durup dinlemeye başladım. Duyduğum şeylerin üstüne ikisinin öpüştüğünü görmemle resmen şok olmuştum. Gördüklerimin ve duyduklarımın hayal olmasını istedim. Ancak benim isteklerim aksine tüm gerçekliğiyle karşımda duruyordu. Beni ilk fark eden jisung olmuştu. Beni gördüğü gibi felixi hızla itti. Ben ise gözlerim dolu bir şekilde onları izliyordum.

"M-minho"

Jisungun konuşmasıyla felix hızlıca bana döndü ikiside şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ben yaşadığım hayal kırıklığı ile hızlıca içeri girdim. Jisung hemen arkamdan geldi.

"Minho bak yanlış anladın ben seni seviyorum biliyorsun. Minho lütfen bak konuşalım sakince"

"Ne yanlış anlamasından bahsediyorsun jisung her şeyi duydum ve gördüm Beni bu kadar salak yerine koyduğun yetmedi mi? Ama hata bende beni gerçekten seviyorsun ve pişmansın sanmıştım, bir şeyleri düzeltmek için uğraşıyorsun sanmıştım. Beni salak yerine koymakta haklısın tam bir salağım jisung bunlara inandığım için kendimden utanıyorum."

"Minho ben seni seviyorum. Seni salak yerine falan koyduğum yok gerçekten seni bırakıp gittiğim için pişmanım. Tekrar benim ol istiyorum bunun için çabalıyorum."

"Jisung benim için böyle mi çabalıyorsun? Ne kadar iğrenç ve güvenilmez biri olduğuna bir kere daha şahit oldum. Bende Beni hala sevdiğin için mutlu oluyordum. Ne kadar yazık sen şerefsiz bir piçsin. İnsanların duygularıyla oynamak güzel mi bari? Nefret ediyorum senden jisung gözümdeki tüm değerini kendi ellerinle alt üst ettin."

"Minho bana hakaret et gerekirse vur ama lütfen benden nefret etme. Sensiz yaşayamam ben bana bir şans daha ver yalvarırım."

"Ben sana yeterince şans verdim jisung benden daha fazlasını bekleme iğrenç bir insansın hala yüzsüzce şans istiyorsun benden."

"Minho yeter abartma."

"Sen hiç konuşma felix. Ikinizde başka birini severken neden bunu yaptınız? Madem hyunjini seviyordun neden böyle bir şey teklif ettin jisunga aklım almıyor siz nasıl insanlarsınız?"

"Minho istediğin her şeyi yaparım lütfen affet beni yalvarıyorum."

"Senden tek istediğim evimden defolup gitmen jisung bir daha benim karşıma çıkma anlıyor musun?"

"Hayır minho bunu yapmayacağım sensiz yaşayamam anlamıyor musun yapamam. Gitmeyeceğim hiçbir yere burdan gidecek tek kişi hyunjin olacak"

"Hayır bu evden sadece sen ve felix gideceksiniz."

"Elimde ne gibi bir koz olduğunu unutuyorsun minho. Fazla iddialı konuşuyorsun."

"Tam da senden beklenecek hareket. Ne o tehdit de mi etmeye başladın?"

"Ne tehditi ne kozu ne oluyor?"

" bu seni hiç ilgilendirmez felix"

"Beni buna sen zorladın minho elimde tehdit etmekten başka seçenek kalmadı. Bu yüzden beni suçlayamazsın. Kendimi affettirmek için her şeyi yaptım. Madem beni seviyordun neden beraber olmamak için bu kadar direttin?"

"Iyiki diretmişim jisung senin böyle bir pislik olacağını nerden bilebilirdim. Daha beni terk edip gitme sebebini bile bilmiyorum. Benim neler çektiğimi neler yaşadığımı hiçbir zaman anlamayacaksın. Ama hala seni affetmemi ve beraber olmamı bekliyorsun. Sana karşı içimdeki tek duygu nefret jisung sadece nefret ediyorum senden başka hiçbir şey yok içimde sana karşı. Beni buna sen zorladın nede olsa değil mi?"

"Ben aranızdaki olaya karışmak istemiyorum. Eve gidiyorum."

"A yok hayır yüzsüz gibi evimde kalmaya devam edebilirsin. Alışıksındır yüzsüzlüğe sonuçta sevdiğin biri varken başka biriyle birlikte olmuşsun."

"Minho haddini aşma istersen. Kiminle olup olmayacağımı sana soracak değilim. Istersem sevgilim varken  başka biriyle birlikte olurum bu seni ilgilendirmez."

"Olayın içinde kocam varsa ilgilendirir."

"Hangi kocan minho? Sürekli ilgisiz bıraktığın, sevgini göstermediğin, eski sevgilinle aynı evde kalsan bile sesini çıkarmayan kocan mı?"

"Emin ol hepsi için geçerli sebeplerim var."

"Neyse ne gidiyorum ben."

Deyip evden çıkmıştı felix. Bende jisunga bakmadan yukarı odama çıktım. Ne hali varsa görsün. O görüntü gözlerimden gitmiyordu. O kadar canımı yakmıştı ki sevdiğim kişiyi başkasıyla görmek. Halbuki gerçekten inanmıştım beni sevdiğine. Aptaldım fark edememiştim bu zamana kadar söylediği şeylerin yalan olduğunu. Bir tek kelimesi bile beni heyecanlandırırken neden böyle olduğunu sordum kendi kendime.

Daha sonra koltukta yatan Hyunjin'in yanında buldum kendimi. Hyunjin güzeldi hemde çok güzeldi. Ama ona karşı bir şeyler hissedemiyordum. Aklıma hyunjinin de sevdiği kişiyi başkasıyla görüşü geldi. Ne yani o beni her jisungla görüşünde böyle mi hissediyordu. Böyle acıyor muydu kalbi? Bu zamana kadar hyunjine hep kötü davranmıştım. Ona vurmuştum, iftira atmıştım, güvenmemiştim, sevgisini küçümsemiştim, tramvalarıyla dalga geçmiştim ama o bunlara rağmen beni sevmeye devam etmişti. Kalbindeki o ağrıya hissettiği hayal kırıklığına rağmen bir kere bile sevmeyi bırakmamıştı. Onu şimdi anlıyordum. Acaba bunların hepsi başıma hyunjine bu kadar kötü davrandığım için mi geliyordu? Bu zamana kadar kıymetini bilememiştim. Hyunjin sevgiyi hakeden biriydi ama ona istediği sevgiyi ben veremezdim.

Çünkü ben hala jisung'u unutamayan bir aptaldım. Jisung her ne yapsa bile onu seviyordum ve kalbime söz geçiremiyordum. Her ne kadar jisunga ondan nefret ettiğimi söylesem de ondan asla nefret edemezdim. Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Jisung evden gitmeyecekti bunu biliyordum ama onu her gün görmeye hazır mıydım emin değilim. Canım çok yanıyordu. Madem beni seviyordu neden böyle yapmıştı. Neden bana umut verip onunla birlikte olmuştu? Hiçbir soruma cevap bulamıyordum. Kafam öylesine karışmıştı ki işin içinden çıkamıyordum.

Jisung benim ilk aşkımdı. Onunla olan ilişkimiz o kadar güzeldi ki ikimizde birbirimizi çok seviyorduk. Veya ben öyle sanıyordum. Aile sıkıntılarından derslerden insanlardan tek kaçış noktam jisungdu beni her zaman huzurlu ve güvende hissettirirdi. Ancak Birgün hiçbir şey demeden gitti. Hemde ona en ihtiyacım olan bir anda. Telefonlarıma cevap vermedi. İşi vardır dedim. Her gün her zaman buluştuğumuz parka gidip bekledim gelmesini. Ama o hiçbir zaman gelmedi. Evine gittim orada da yoktu. Arkadaşlarına ailesine herkese sorduğumda bile kimsenin haberi yoktu. Yinede hep onu bekledim beni bırakıp gitmesini hiç kabul edemedim. Çünkü o beni seviyordu beni bırakıp gitmezdi önemli bir şey olmuştur diye düşündüm. Hep o belirsizlikle ve onu beklemekle yaşadım. Sonrasında bir anda karşıma çıkıp tüm dengemi mahvetti. Şimdi ise beni seviyormuş gibi davranıp başka biriyle birlikte oldu. Buna rağmen onu unutamayıp sevdiğim için kendime kızgındım.

Neden hyunjin gibi güzel seven biri değilde jisung diye düşündüm. Ama olmuyordu hyunjine jisunga baktığım gibi bakamıyordum. Ve Hyunjin'in daha fazla üzülmemesi için ona kötü davranıp kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Buna rağmen vazgeçmiyordu. Gerçekten yapabilir miydim? Hyunjini sevebilir miydim? Ya önümüze engeller çıkarsa diye düşünüp duruyordum. Öyle bir çıkmaza girmiştim ki kaybolmuştum resmen.

Daha fazla düşünecek gücü kendimde bulamayıp uyumaya karar verdim. Anlık gelen bir dürtü ile hyunjinin yanına uzandım ve ona biraz yaklaştım. Daha sonra gözlerimi kapatıp bu yorucu ve bir o kadarda kötü olan bu günü ardımda bıraktım.

26. Bölüm sonu

Merak etmeyin diger bolum yine kaos var minhoyla hyunjin arasında.

Bu bolumu nasi buldunuz?

Hadi diger bolumde gorusuruzz

Neurotic   HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin