Minho
Sinirle telefonu adamın yüzüne kapatmıştım. Neden bilmiyorum fakat bu kadar vicdansız olması sinirime dokunmuştu. Adama aşırı sinirlenmiştim. Daha fazla sinirlenmek istemediğim, ve hissettiğim açlık ile mutfağa doğru gittim. Pratik bir şeyler hazırlayıp yemeye başladım.
Hyunjin
Duyduğum sesler ile uykum açılmıştı. Ne dendiğini anlamasam bile sesler geliyordu. Uykum da hafif olduğu için uyanmıştım. Gözlerimi açmam ile kendime gelmek için kırpıştırdım. Uzun bir süre tavan ile bakıştıktan sonra doğruldum. Şimdi de halı ile bakışıyordum. Fakat ne yazık ki halı ile yaşadığım bakışma dışarıdan gelen sesler ile bölünmüştü.
Camdan baktığımda sokakta futbol oynayan çocukları gördüm. Onları izlerken düşünmeye başladım.
Bana bir dilek hakkı verilseydi onu çocukluğumu daha güzel yaşamak için kullanırdım. Ne olurdu öbür çocuklar gibi koşup oynasaydım? Her zaman onlar gibi olmak istemiştim. Fakat hiçbir zaman onlar gibi olamazdım. Bir hata yaptığında telefona el koyma, ders çalışma gibi cezalar verilirken ben en küçük bir hatamda amcamın yanına gidiyordum. İşte en büyük fark buydu sanırım. Zaten yaşıtlarımın arasına girmek istediğimde beni dışlarlardı bir şekilde. Bu yüzden onlardan da hep uzak durmuştum. Düşüncelerimden kurtuluşum duyduğum telefon sesi ile oldu. Numaraya baktığımda kayıtlı olmadığını gördüm. Meraktan dolayı aramayı kabul etmiştim.
"Merhaba?" demiştim tereddütlü bir ses ile
"Hyunjin ben Jisung. Direkt lafa gireceğim. Minho'dan uzak duracaksın. Aramıza sen girdiğin için şuan benden nefret ediyor! Zaten ikinizde birbirinizi sevmiyorsunuz bu çok belli o yüzden minhoyu bırak ve git çünkü minho hala benden hoşlanıyor anladın mı?"
"Jisung sen neyden bahsediyorsun farkında mısın biz minho'yla evliyiz birbirimizi sevip sevmememiz de seni ilgilendirmez lütfen beni daha fazla rahatsız etme konuşacak bir şeyin varsa minho ile konuş kapatıyorum."
Bir şey demesine izin vermeden telefonu yüzüne kapatmıştım. Hayatımda her şey çok güzel gidiyormuş gibi bir de jisung'un çıkması beni gerçekten sinirlendiriyordu. Ama belkide dedikleri doğruydu minho hala jisung'u seviyordu ve bu benim biraz kırılmamı sağlıyordu. Artık minho'yu aklımdan çıkarmak istiyordum ama zordu. Hayatımdaki en büyük hatalardan bir taneside minhoya olan hislerimdi. Onu sevdiğim için kendime çok kızıyordum ama kalbim beni dinlemiyordu bile. Birkaç gündür yemek yemediğim için epey bir halsizdim. Bu yüzden yemek yemeye karar verdim. Mutfağa girdiğimde minhoyu görmeyi beklemiyordum. Açıkçası üvey annesini öldürdüğünü söylediğinden beri ondan daha çok korkar olmuştum. Hatta o anki korku hissimden dolayı mutfaktan çıkmayı bile düşünmüştüm ama biraz daha yemek yemezsem ölecektim neredeyse hem bu zamana kadar bir şey yapmamışsa bundan sonrada yapmaz diye düşünüp kendime bir şeyler hazırlamaya başladım. Arkam minhoya dönükken bile bakışlarını üstümde hissediyorum bu beni biraz geriyordu. Hemen hazırladıklarımla beraber masaya geçtim ve yemeye başladım. Ama aklım hiç yemekte değildi minho ve üvey annesinin olayını merak ediyordum ama sormaya korkuyordum.
Konuya nasıl gireceğimi nasıl soracağımı nasıl tepki alacağımı bilmiyordum bu yüzden de korkuyordum. Ortamın sessizliği zaten başlı başına bir gerilimdi. Neyseki minho konuşmaya başladı.
"Iyi misin?"
Bana bakmadan sorduğu soru ile başımı salladım. Tavırlarında haklıydı fazla abartı çıkışmıştım bana yardım ederken böyle demem çok kötü ve kırıcıydı ama benimde kendime göre nedenlerim vardı.
"Iyi gibiyim sanırım"
"Hyunjin üvey annem ile ilgili söylediğim şeyi unut ve onun hakkında soru sorma"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neurotic Hyunho
Ficción GeneralSinir hastası minho ile evlenmek zorunda olan hyunjin...