Minho
"Şartım şu ki hyunjinle ayrılmanı istiyorum minho."
"Jisung saçmalama bunu istesemde yapamam bu şartı kabul edemem."
Jisung'un dediği şartı tabiki kabul edemezdim ayrılabilsek şuana kadar ayrılırdık zaten ama hyunjinin amcası olayı çıkınca ikimizde boşanamayacağımızı anlamıştık. Bu yüzden söylediği şeyi reddetmiştim. Hyunjine dönünce şaşkınlıkla bize bakıyordu.
"Peki minho o halde sana iki seçenek sunacağım. İkisinden birini seçersin."
"Ya hyunjinle ayrılırsın yada bu evde ikinizle beraber kalmaya başlarım. Hangisini istersen seçim senin"
Hyunjinle ayrılamayacağımı biliyordum ama jisungla aynı evde kalmak benim için çok kötü olurdu. Sürekli bastırmaya çalıştığım duygularımı bu sefer bastırmayacağımın farkındayım. Özellikle hyunjin ve jisungun aynı evde kalacak olması beraberinde sanki her gün farklı kaos olmuyormuş gibi yenilerini getirirdi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu olayı kimsenin duymaması gerekiyordu. Korkuyordum hemde çok korkuyordum biri duyacak diye. O yüzden iki seçenekten birini seçmeliydim.
"Tamam bizimle beraber kal."
Jisungun yüzünde bir sırıtış belirdi. Açıkçası aynı evde yaşayacak olmak beni biraz heyecanlandırmıştı.
"Tamam o zaman ben hemen bugün eşyalarımı getiririm ve yerleşirim olur mu?"
Sesinden bile ne kadar heyecanlandığı belliydi. Sanırım gerçekten hala beni seviyordu.
"Tamam."
"Ben gideyim o zaman görüşürüz minho."
Hyunjin orda yokmuş gibi sadece bana veda edip evden çıktı. Kapıya kadar eşlik ettim ve içeri geçtim. Hyunjin hala şaşkınca bana bakıyordu Sanırım bir açıklama istiyordu.
"Eğer o olayı Jisung'a anlatmasaydın böyle bir şeye gerek kalmazdı hyunjin. Al işte şimdi gelip bizimle kalacak. Sakın kavga falan etmeyin bir de ona katlanamam. Zaten hayatım yeterince kaos dolu daha fazlasını çekemem."
"Minho neden bana inanmıyorsun. Gerçekten ben söylemedim. Hem ben jisungu nasıl arayayım numarası bile yok bende. Beni suçlamayı bırak artık ne desemde fayda etmeyecek değil mi? Hala benim yalancı olduğumu düşünüyorsun Peki minho."
"Senin yapmadığına dair bir kanıt yok hyunjin nerden bileceğim senin söylemediğini"
"Evet haklısın ama benim söylediğime dairde bir kanıt yokki minho neden bu kadar kesin bir şekilde benim yaptığımı düşünüyorsun. Ben yapmadım diyorum hem ben neden anlatayım jisung'a senin özelini."
"Hyunjin senin laflarını dinleyecek vaktim yok yukarı çıkıyorum ben"
"Kaçmaya devam et minho ne kadar kaçabileceksin"
Hyunjin
Ben daha son cümleyi söyleyemeden yukarı çıktı. Bende salonda oturup telefonuma bakmaya başladım. Yaralarıma pansuman yapmadığım için acıyordu ama pansuman yapacak gücü bile kendimde bulamıyordum. Bir kaç dakika sonra felix beni aradı hemen telefonu açıp konuşmaya başladım.
"Alo hyunjin nasılsın?"
"Iyiyim felix oturuyorum öyle sen nasılsın?"
"Of benimde oturmaktan canım çok sıkıldı dışarı çıkalım mı diyecektim de"
"Felix ben şuan dışarı gelemem sen bu akşam bize gel istersen."
"Minho rahatsız olmasın"
"Hayır minho da bir arkadaşını çağırmıştı zaten biz ikimiz onlar ikisi takılır."
