Hyunjin
Sabah uyandığımda yanımda uyuyan minhoyu beklemiyordum. Minho en son yatağında yatıyordu nasıl yanıma gelmiştiki? Minhonun yanımda yatıyor oluşu beni heyecanlandırmıştı. Hemen yan tarafıma dönüp onu izlemeye başladım. Resmen gece beraber uyumuştuk keşke uyumayıp tüm gece onu izleseydim diye düşündüm. Hem uyanmasını istiyordum neden yanımda yattığını öğrenmek için hem de uyanmamasını onu daha fazla uyurken izlemek istiyordum. Normalde de çok yakışıklıydı ancak uyurken o kadar yakışıklı ve melek gibi gözüküyordu ki onu izlemekten kendimi alıkoyamıyordum.
Benden yaklaşık 10 dakika sonra uyandı. Ben hemen onu izlediğimi anlamasın diye gözlerimi kaçırdım. Daha sonra çok şaşırtıcı bir şey yaşandı. Minho bana gülümseyerek
"Günaydın" dedi.
Ben şaşkınlıktan ve minhonun gülüşüne dalmaktan cevap vermeyi unuttum. Minho ilk defa bana gülümsemiş ve Günaydın demişti. Neden böyle davrandığını anlayamıyordum. Bir anda ne olmuştu da bana iyi davranmaya başlamıştı ki?
"Neden yanımda uyudun akşam?"
"Sana hesap mı vereceğim?"
Bende minhodan düzgün bir cevap almayı beklemiyordum zaten elbetteki beni tersleyen bir cevap verecekti.
"Of bir soruma düzgünce cevap versen nolur ya?"
Dedim daha sonra aklıma felix'in de burda kaldığı geldi. Hemen kalkıp onlar uyanmadan kahvaltı hazırlamam gerekiyordu.
"Ben aşağı iniyorum kahvaltı hazırlayacağım."
"Hm hm"
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gidip kahvaltıyı hazırladım. Daha sonra felixi uyandırmak için salona gittim. Ancak felix salonda değildi. Banyoya gidip kapıyı tıklattım cevap gelmediği için kapıyı açıp içeri baktım. Kimse yoktu daha sonra tüm odaları gezdim ama felix yoktu üst kata çıkıp odaya girdim. Minho üstünü değiştirmişti. Hemen yanına adımlayıp
"Minho bütün odalara baktım ama felix yok nerede olduğunu biliyor musun?"
Felix ismini duyunca yüzü düşmüştü. Ne olduğunu asla anlayamıyordum.
"Sabah işi olduğunu söyleyip gitti bilmiyorum."
"Ah anladım keşke banada haber verseydi."
Felix burada kaldığı için heyecanlıydım çünkü uzun zamandır beraber bir şeyler yapmamıştık. Bana haber vermeden gitmesine kırılmıştım. Belki de gerçekten önemli bir işi vardır diye düşündüm.
"Kahvaltı hazır sen geç bende üzerimi değiştirip gelirim."
"Tamam."
Tam arkamı dönüp üzerimi değiştirmeye başlayacağım sırada minhonun seslenmesi ile tekrar ona döndüm.
"Hyunjin şey..."
"Efendim bir şey mi oldu?"
"Gelirken jisungu uyandır gecede bir şey yememişti açtır şimdi."
Yine hayal kırıklığına uğramıştım. Sabah yanımda uyanıp bana günaydın deyince yine bir şeyler olur sanmıştım. Her zaman minhonun bu hallerine kanan bir aptaldım. Minho tabiki beni sevmiyordu ve sevmeyecekti. Sadece kendimi kandırıyordum ve her hareketine fazla anlam yüklüyordum. Hayal kırıklığı ile minhoya bakıp kafamı salladım. Eğer konuşursam gözlerim dolacaktı biliyordum. Bu yüzden konuşmadım.
Minho yine aynı şeyleri yapıyordu. Benimle uyuyor bana umut veriyor daha sonra hala jisungu sevdiğini yüzüme vuruyordu. Daha fazla düşünmeyip üstümü değiştirdim ve aşağı indim. Mutfağa geçmeden önce jisungu uyandırdım ve kahvaltı yaptığımızın söyledim. Kahvaltı o kadar sessiz ve gergin geçiyordu ki bir ara nefes almayı unutmuştum. Bu gerici ortamın nedenini bilmiyordum. Daha fazla dayanamayarak sordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neurotic Hyunho
General FictionSinir hastası minho ile evlenmek zorunda olan hyunjin...