1: Tanışma

446 23 16
                                    

Hayat bazen bizi bir çıkmaza sokar. Bazen seçenekler sunar bazense tek bir seçeneğe doğru iter. Ben şuan tek seçeneğe doğru itilen taraftayım.

Annem ben 10 yaşındayken intihar etti. Beni,alkolik bir babayla tek başıma bıraktı. Anneme kızgın değilim. Sadece keşke yanımda olsaydı, O benim canım annemdi ama bir gün herkes gelip o melek oldu demişti.

3 kişilik bir aileydik. Çok mutlu çok güzel anılarımız vardı ta ki annemi kaybedene dek. Babamın kendini içkiye verene dek. Babam, annemi çok severdi. Onu ve beni mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapardı ama annemi kaybettiğinde babam kendini de kaybetmişti. Beni unutmuştu ve sadece içki içiyordu, geceleri annemi sayıklıyordu. Bazen krizler geçirir evi başıma yıkardı çünkü annemin ölümünün sebebinin hep benim olduğuna inanırdı.

Daha küçük olduğum için babama hiç bir cevap veremiyordum. Tek yaptığım ağlamaktı. Annemin tarafında pek akrabam yoktu. Baba tarafı akrabalarım ise beni görmezden gelir, sanki çocuk babammış gibi onunla ilgilenirlerdi. Onun karısıysa benimde annemdi ama kimse benim tarafımdan bakmıyordu. Babaannem babam için gelirdi bizim eve geldiği zaman ev dağınıksa benden bilirdi. Babam bu konuda bişey demezdi çünkü kendinde olmazdı. Ortalığı bana toplatırdı cam kırığı farketmeksizin. Kimse benim hakkımda bişey söylemezdi veya dile getirmezdi çünkü onlar için hiç bir zaman yoktum. Onlara göre babam vardı ve karısını kaybettiği için kendini kaybediyordu. Ama kızı var mı yok mu umurlarinda değildi.

Her gece ağlardım annem olsa bana böyle davranmazlardı diye düşünürdüm. Bana boyle davrandıkları için ilk onları sonra annemi suçlardım. Ama sonra annemi suçlamak bana doğru gelmediği için her gece ondan özür diliyordum.

Halam gelip benle sadece babama karşı ne yapmam ne yapmam gerektiğini gösterip öğretiyordu. Yemek, çamaşır, bulaşık vs. Okul hayatımda böylece başlamadan bitmişti. Babaannemler gün geçtikçe gelmemeye başlamıştı ve bende babamla boğucu evde kalıyordum. İkimizde birbirimizle konuşmadık bana sadece acıktığı için yemek istediğini söylerdi. Böyle böyle zaman geçmiş, 17 yaşına gelmiş, evden çıkmaz olmuştum. Babam evden dışarı çıkmamı istemezdi,istemiyordu.
Ama babama nerden geldiğini bilmediğim paranın bitmesiyle beni işe gitmem için zorlamaya, bağırıp çağırmaya sinir krizleri geçirmeye başlamıştı. Bunun üzerine evden ilk adımımı atmış, dışarıya bakıp iç geçirmiştim. Tam anlamıyla evden uzaklaştığım da bir nefes almıştım. İçim huzur dolmuştu sanki bir yandan da evden kaçıp gitsem bir daha dönmesem ne güzel olurdu diyordum. Ama ne yapacaktım iş bilmiyorum ve reşit değildim. En azından iş öğrenir tecrübe edenirdim. Para biriktirir öyle giderdim ve hayatımı yaşardım. En kötü ne olabirdi ki?

Sokakları ezberliyordum kaybolmamak için ama babam zaten parasının biticeğini biliyormuş ve beni çalıştırması gerektiğini biliyormuş gibi bana ufak bir telefon almıştı. Sırf ulaşabilmek için merak ettiğinden falan değildi. Belki ediyordur diye avutmaya çalışıyordum kendimi. Ama içten içe biliyordum böyle olmadığını. Küçükken annem daha yeni vefat etmişken bı kere gitmiştim mezarına sonra daha uğrayamamıştım. Babam fırsat bulduğunda giderdi beni de götürsün diye yalvarırdım ama dinlemiyordu bile aksine çok sinirleniyordu.

Şimdi de annemin yanına gidip içimi döküp konuşucaktım onunla. Küçükken annemin helvasını yerken konuşurken duymuştum mezarlığın adını aklıma kazımıştım. Bugün gelirse annemin yanına gidebilmek için. Bazı insanlara sorarak bulmuştum mezarlığı. Orda ki görevliye sormuştum o da göstermişti annemin yerini. Gözlerim çoktan sulanmış,kalbim nefessiz kalmıştı. Ne zamandır annemin hasretiyle yanıp tutuşuyordum. Toprağının üstü tertemizdi. Ne bir çiçek vardı ne bir yeşillik. Bir iki adım atıp yere çömeldim.

" Ben geldim anne bak benim kızın, prensesin. Anne seni görmeye gelmediğim için çok özür dilerim ama babam senden sonra çok değişti anne beni unuttu senin yasında boğuldu. Evden çıkmama izin vermedi. Sana gelmeme izin vermedi. Annem senin ölümün benim yüzünden o-olduğunu söyledi. B-ben gerçekten özür dilerim anne ben seni çok seviyorum. Asla senin yanımdan gitmeni istemedim. Neden bilmiyorum ama babam bu yaşıma kadar beni suçladı. Nolur, nolur söyle ona benim suçum olmadığını. Ben bu duyguyla yaşayamıyorum." Göz yaşlarımı seller almıştı. Ağlamam hıçkırıklara dökülmüştü. Her şeyin rüya olmasını çok istiyordum. Annemin ölmediğini,babamın ve akrabalarımın bana böyle davranmadığını, bu suçluluk duygusunun yalan olmasını çok istiyordum. Ama her şey gerçekti maalesef ki ve benim elimden bir şey gelmiyordu. Annemin toprağını bedenimle sardım. " anne üşüyor musun yattığın yerde? " Daha sıkı sarıldım. Gözyaşlarım bitmiyor, hıçkırıklarım durmuyordu. Ben annemi o kadar çok istiyordum ki yanına gitmeyi denedim. Ama babam beni durdurmuş annemin yanına gitmemi hem fiziksel hem ruhsal olarak engellemişti.

Babama göre annemi düşünmek bile benim için suçtu bunu düşünmeye hakkım yoktu. Ben anneme sarılırken bir çıtırtı geldi ama zerre umrumda değildi. Annemin mezarına daha çok sokuluyordum. Biri sırtıma nazikçe dokundu. Kafamı kaldırıp baktığımda uzun boylu, saçı uzun,siyah gözlü, 20-25 yaş aralığında bir beyfendi siyahlar içinde yukardan yukardan bana bakıyordu. Ne var dercesine baktım.

" Hanfendi geç oldu ve geç olduğu zaman buralar pek güvenli değil acınızı anlıyorum fakat gitseniz çok iyi olur"

Bı yandan sanane demek geldi içimden ama bı yandan haklıydı. Hem geç kalıyordum daha iş bile bakmamıştım ve tam olarak buraları bilmiyordum. Beyfendiye bakıp sağolun dercesine kafamı salladım. Biraz daha bana baktıktan sonra uzaklaştı.

" Annecim, ben şimdilik gidiyorum ama en kısa sürede tekrar gelicem beni bekle olur mu? "

Yavaşça ayağa kalktım biraz ilerledikten sonra geri döndüm ve annemin toprağından 1-2 avuç alıp cebime doldurdum. En azından onu görmezsem o benim yanımda olur diye düşünmüştüm. Hızlı hızlı ilerleyip mezarlıktan çıktım.

Lütfen düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın:)

Kan Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin