13: Polis

59 7 4
                                    


2 gün sonra

Ortamın sakinleşmesini beklemek amacıyla bu odadan çıkmıyordum. Elimde ki para da az kalmıştı. Polisler her yerde beni arıyor olabilirdi o yüzden çalışma imkanım yoktu. Yakında bu odada da kalamayacaktım. İstediğim bişey olursa telefondan pansiyon sahibini arayıp istiyordum. Aldığım şarj aletiyle telefonumu şarja taktım ve duşa girdim. Aynadan kendime baktım yüzümde ki şişlik inmişti ama babamın dediği gibi izi kalıcaktı.Kısa sürede duşumu aldım yüzüme dikkat ederek.

Hemen üstüne bir kazak ve pantolon geçirdim. Çok üşüyordum bu sıralar. Titriyordu vücudum suçunu içine işlemişçesine...

Yatağa oturdum ve televizyonu açtım. Haber kanallarına girdim. Haberlerde benle alakalı bişey bulamayınca kapatıcaktım ki babamın adını ve soyismini duyurmaya başladılar. Haber aynen bunu söylüyordu;

Evinde ölü bulunan Akif Acar cinayeti sürüyor. Derin bir araştırma sonucu Akif Acar'ın kimsesi olmadığını, evine zorla girilip, öldürüldüğü beyan edildi. Akif Acar haberini yaptığımız günden, bugüne herkes üzgün. Cenazesine kimse gelmeyeceği için vatandaşlarmızın gelmesini bekliyor olacağız. Cenaze yarın öğle arasında yapılacaktır.

Duyduklarımla şok oldum. Ne yani ben onun öz kızıydım ama beni bulamamışlar mıydı? Aklıma babamın beni nüfusundan düşürmüş olabileceği geldi.

Beni düşüncelerimden çıkaran, uzun zamandır sesini bile duymadığım telefonum çalıyordu. Yabancı bir numaraydı. Açmakla açmamak arasında kalmıştım. Telefon uzun uzun çalınca dayanamayıp açtım.

" Alo "

" Nasılsın cesur kız "

Ses hem boğuktu hem de tanıdıktı. Umarım düşündüğüm kişi değildir diye umdum. Sessizliğimi korurken tekrar konuştu.

" Hünerlerini çok beğendimi söylemem gerek küçük hanım. Ama bu yaptığın yeni şeylerin başlangıcı haberin olsun. Şuan polisle bir durumun olmaya bilir ama her an, her saniye olabilir. Hatta şuan da olabilir. Baba'nın seni nüfustan düşürmesi sana yaptığı tek iyilik sanırım. Şimdi dikkatli ol küçük hanım ve korkuyla beni bekle."

Telefon kapandı ve şok üstüne şoku yaşadım. Ne yani bunu öldürememiş miydim? Hemen camdan dışarıya baktım. Kendimi güvende hissetmiyordum. Hemen eşyalarımı topladım. Burdan ayrılamam gerekiyordu. Hemen pansiyon sahibine anahtarı vermek için durdum. Önümde bir kadın vardı ve pansiyon sahibiyle tartışıyordu. Bunu bekleyecek acelem yoktu. Pansiyon sahibinin masasına anahtarı fırlattım neredeyse tam kapıdan çıkıyordum ki polis arabası pansiyonun kapısında durdu.

Adımlarımı değiştirerek hızlıca yukarı çıktım. Uzun koridorda ilerledim. Kaçabileceğim bı yer yoktu ve köşeye sıkışmıştım. Uzun koridorun sonunda bir pencere vardı. Hemen oraya yöneldim. Pencereden aşağı baktım. Çöp konteyneri vardı ve çok da yüksek değildi.

Adım sesleri ve telsiz sesleri duydum ve daha çok gerildim. Düşünmeden çantamı sıkı sıkı tuttum ve pencereden bacaklarımı sarkıttım. Son bı kez arkama baktım. Polis gelmiş tam kafasını bana doğru çevirecekken, atlayı verdim.

Pis çöpler düşüşümü yumuşak hale getirmişti. Kendime gelerek hemen pis çöplerin içinden çıktım. Koşarak caddeden uzaklaştım arkama bile bakmadan. Kendimi bı ara sokağa attım nefesimi düzene sokmak istercesine.

O an telefonum çalmaya başladı. Beni bu saatten sonra arayabileyecek tek kişi oydu. Pansiyondan az buçuk uzaklaşmıştım. Telefonu çantadan çıkardım ve arayan bilinmeyen numarada ki şahsi dinlemeye başladım.

" Hayrete düştüm doğrusu küçük hanım. Beni çok şaşırtıyorsun. "

O konuşurken ben sadece derin nefesler alıp veriyordum.

" Aaa küçük hanım yoruldun mu? Beni bıçaklarken hiç yorgun gözükmüyordun. "

O an kötü hissetmemi sağlamıştı. Ama söyledikleri her aklıma gelişinde o kötü his yok oluyordu bedenimden. Ben sessizliğimi koruyordum çünkü diyebileceğim hiç bir şey yoktu.

" Ah sesini benden esirgemen çok kötü küçük hanım. Ama o nefesin, onu iyi koru. Çünkü ben istediğim için o ciğerlerine oksijen gidiyor. Yakında iyileştiğim de tüm yollarının bana çıkmasını sağlayacağım. O zamana kadar olmayan hayatının tadını çıkar."

Ve yine telefonu kapattı. Çok tedirgin oluyordum bu sözlerine. Ne yapacağımı bilmiyordum. Dediği bir cümle aklıma takıldı. "Ben istediğim için o ciğerlerine oksijen gidiyor."

İstese beni o gün öldürebilirdi. Benimle oynuyordu. Resmen açık açık bunu dile getiriyordu. Her yaptığım hareketten haberi vardı. Bedeni hastanede, ruhu beni izlercesine etrafımdaydı sanki.

Telefonumu kapattım ve çantamı geri koydum. Bu sokakta çok oyalanmistim. Hızlı adımlarla kendimi bilmediğim sokaklara attım. Yürü, yürü hava kararmıştı bile. Cüzdanda ki para da çok azalmıştı. O kadar başımda iş varken bı de şu cüzdan yüzünden hırsız da olduk iyi mi?

Başımı yerden kaldırdım, etrafa bakındım ve çocukların sesiyle coşan parkı gördüm. Oraya yöneldim ama baya kalabalıktı. Kendime oturacak bir yer ararken simit satan bir amca gördüm. Güler yüzle yanına gidip 1 simit aldım ve az ileride boş bir bank gördüm. Oturarak, simitimi yiyordum hem de etrafı inceliyordum. Üstümde ki kazak akşamın soğukluğu için pek dayanıklı değildi ama yapabileceğim birşey yoktu.

Salıncakta sallanan, kaydıraklar da kayan çocuklar, başlarında anne ve babaları, yaşlı ve tatlı yaşlılar, beraber vakit geçiren yaşıtlarım. Ne kadar huzurlu,mutlu gözüküyorlardı. Bense tek başına bir simit kemirerek onların mutluluğunu izliyordum. Hayata bu açıdan bakmak ne kadar üzücüydü böyle. Her şeyden habersiz, evde çürümüş bedendim ben. Tam tamına 7 yıldır. Annemi kaybettim, kendimi kaybettim ve en kötüsü hayatımı kaybetmiştim.

Etrafta koşuşan çocukları görünce içimi hüzün kapladı. Hele bir kız çocuğu gözüme takılmıştı. 4-5 yaşında ne vardı ne yoktu. Annesi ve babası yanında, onun arkasından ilerliyordu. Ne kadar şanslıydı. Arkasında annesi ve babası duruyordu. Hiç kimsenin yıkamayacağı güç duruyordu arkasında. Bütün güveni, mutluluğu ve huzuru duruyordu arkasında. Peki sen anne? Sen niye benim arkamda dimdik durmadın? Neden kaçmayı seçtin? Bu cevapsız sorular gözlerimden bir yaş akmasına sebep olmuştu.

Okuduğunuz için teşekkürler. Lütfen düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın:))

Kan Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin