11: Bıçak

64 9 12
                                    

Ufak bir kıpırtıyla, yumuşak bir zeminde uyanmıştım. Etrafıma baktığım da ilk geldiğim oda olduğunu anlamıştım. Yatağın yanında ki koltukta, gözleri bende olan onu gördüm. Beni buraya kadar taşımış ve uyanana kadar beklemiş miydi cidden?

Sapık olduğunu düşünmeye başladım an konuşmaya başladı. " Sapık değilim. İnsaflı davranıp seni yatağa taşıdım ve soluklanmak için buraya oturdum. Sende hemen uyandın."

Benim düşüncemi nasıl anlamış olduğunu çözemedim ve şaşırdım. Yüzüne öyle bakarken " Farkındayım harika görünüyorum ama sencede konuşma zamanı gelmedi mi Alya?"

İsmimi söylerken sesini baskılamıştı. Bu da beni germiş olayın ciddiyetini fark etmemi sağlamıştı.

Yüzümde ki sızı kendini hatırlatmış, yine yaptığım şey gözümün önüne gelmişti. Nasıl bu kadar vahşileşmiştim? Anlayamıyordum. Bu düşüncelerden beni sıyırıp alan Arslan'ın konuşması olmuştu.

" Kaç yaşındasın? "

" 17 "

Düşünür bir halde baktı bana. Sessiz kalınca bende ona sormaya başladım.

" Sen peki? "

" 22 "

Yaşını göstermiyordu aksine daha genç duruyordu. Aklıma dank eden soruyla ona döndüm.

" Babamla alakan ne? "

" Dediğim gibi bir husumetimiz vardı. Baban olacak herif benim mallarımı benden habersiz başkalarına satmaya çalıştı. Boyundan büyük işlere kalktığı için onu uyarmıştım. Ama o lafımı anlamadı ve devam etti tam onu o gün o saatte işini halledecekken senin, benim yerime yaptığını gördüm. "

Gerçekten herşeyi görmüş müydü? Ciddi olamazdı. Ya beni şikayet ederse? Ama bunca zaman geçti etse ederdi. Peki benimle derdi neydi?

" H-her şeyi gördün mü? "

Gözlerime bakan gözler yere döndü. Bu bir sessiz kabullenişti. Bir süre sonra kendini toplayarak cevap verdi.

" Eve adımını attığın ve evden çıkarken ki adımına kadar gördüm Alya. "

Çok kötü hissediyordum. Ben bu olayı saklamaya çalışırken biri görmüş, resmen tanıklık etmişti. İkimiz de sessizliğimizi koruyorduk. Sesimi çıkmaya zorlamış son sorumu sormuştum.

" Peki benden ne istiyorsun? "

" Seni kurtarmak istiyorum. Belirli bir süreye kadar. "

" Neden? "

" Kardeşime benziyorsun. Kaderin ona benzemesin diye burdasın. Hem sana yardım etmesem, o şerefsiz babanın g*tüne taktığı borçlar sana kalıcaktı. Hemde rahat bırakmayacaklardı seni. "

" Ya burda durmak istemiyorsam? "

" Cezaevinde hem güvenli olursun hem cezanı çekersin."

Açık açık beni tehdit ediyordu. Karşımda ki adamın sadece adını biliyordum. Bana iyi mi? Kötü mü kestiremiyordum.

Aklıma gelen ilk fikirle yataktan kalktım. Odadan çıkacağım sırada sesini işittim.

" Nereye küçük hanım? "

" Tuvalette. Yasak mı yoksa? "

" Ne yasağı canım. Koridorda sağdan 3. Kapı. "

Başımı sallayarak odadan çıkacağım sırada telefonu çaldı. Telefonu açıp, kulağına götürdüğünde bende kapıdan çıkmış, kapıyı kapatmıştım. Kulağımı kapıya sayarak dinlemeye başladım.

" Evet,evet yanımda. Babası evde ölü bulunmuş. Polis her yerde onu arıyor. Biliyorum halledicem. En kısa zamanda, tuzağa düşürücem gerizekalı bişey zaten. Babasının suçuyla bizim suçlarımızı da üstlenecek. Bilmem belki kullanırım. Salak bişey ama güzel de. Babasını nasıl öldürmüş inanmak güç. "

Sonrası sessizlik. Duyduğum şeyler bende bir şok etkisi oluşturmuştu. Hemen merdivenlerden indim ve mutfağa yöneldim. Tezgahın üstünde duran bıçak kutusundan bir bıçak aldım. Namusuma göz dikmiş ve beni pisliklerini alet edicek bu adamı daha fazla nefes almasına izin vermeyecektim.

Anlık gelen sinirle aralarında en büyük bıçağı seçmiştim. Merdivenleri hızlı çıkmış, odanın kenarında dikiliyordum. Kapının açılmasını bekliyor ve beklemediği anda saldırmaya hazır şekilde duruyordum.

Ses gelmeyen odanın kapısı açıldı. Bir adım atıldı ve bende elimdeki bıçağı elime daha da yerleştirerek önüne geçtim tam o işe yaramaz, boşa atan kalbine sapliyordum ki, bıçak tutan elimi tek eliyle kavramıştı. Bıçağı kenara doğru savrulmasini sağlayarak elimden düşürdü. Beni iki eliyle yere fırlatmıştı. Bana bir an olsun üzüldüğünü düşündüğüm insanın şuan onu öldürmek için kullanacağım bıçağı alarak bana doğru gelmesi hem beni korkutmuştu hem de hayal kırıklığını dibine kadar hissediyordum.

" Vayy küçük hanım sende ne numaralar varmış öyle. Sence ben senin gibi gerizekalı mıyım? Kapıda beni dinlediğini anlayamıyor muyum? Ama kabul etmem gerekirse güzel saldırıştı. "

Hafifçe gülerek bana adımlarını sürdürdü. Bense geriye çekilmiyor onun atağa geçmesini bekliyordum.

" Aaa küçük hanım susucak mısın? Ben ölmeden önce yalvarışlarını duymak istiyorum. "

" O biraz sıkar. "

Bu söylediğimle üstüme geldi ve bıçağı iki eline alarak tam sapliyacakken ellerimle tutuyordum. Kendimi kurtarmak istiyordum. Ama üstümdeki pisliğe ayı desem az kalırdı. Bıçağın yönünü değiştirerek sert zemine saplanmasinı sağlayarak özel yerine tekme atmıştım. Bunu beklemiyordu. Bende beklemiyordum.

Yerdeki saplı olan bıçağı aldım ve yerde biraz olsun çırpınan adamın kucağına yerleşerek bıçağı karnına sapladım. Gözlerimin içine bakıyordu aynı babam gibi. İçine içine bakıyordu.

" Vayy gerçekten çok iyisin küçük kız beklemedim şeyleri yapman çok hoşuma gitti. "

Pis cümlelerini daha fazla duymak istemedim ve bu sefer sağ ve sol göğüsünün ortasına sapladım bıçağı bu sefer nefesi kesildi ve çırpınamadan gözleri açık bir şekilde can verdiğine şahitlik ettim.

Gözleri gözlerimde ölmüştü. Yine kendimi kaybetmiştim ve pişmanlık duyacağım bişey yapmıştım.

Bu bedende artık iki bedenin kanı ve ruhu vardı.


Lütfen düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın. Okuduğunuz için teşekkürler:))

Kan Davası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin